Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"68. Vilâyete Seyahat”: Atsız'ın İlk ve Tek Yurt Dışı Gezisi O tarihte Türkiye'de 67 vilayet vardı. Mizahı çok seven Atsız, çok sayıda Türk'ün yaşadığı Almanya'dan 68. vilayet olarak bahsetmiştir.. 1969 yılının Ağustos ayında Atsız, ilk ve tek yurt dışı seyahatini yapar. 08 Ağustos sabahı uçakla, İstanbul'dan
Kim gelmiş, kim gitmiş, kim sevmiş, kim sevmemiş gerçekten umurumda bile değil. Aynanın karşısına ne zaman geçip kendime baksam, beni bir gülme alıyor. Diyorum ki, ne saçma insanlar ve olaylar için yormuşsun kendini. Gitmek isteyenlerin, yanımda kalmaları için uğraşmak mı dersin, kalbi olmayan insanlardan sevgi beklemek mi dersin. Kendimi açıklama yapmak zorunda olmadığım insanlara bir şeyleri anlamaları için dilimde tüy bitirmelerim mi dersin.
Sayfa 15 - ..Kitabı okudu
Reklam
Aynanın karşısına ne zaman geçip kendime baksam, beni bir gülme alıyor. Diyorum ki, ne saçma insanlar ve olaylar için yormuşsun kendini. Gitmek isteyenlerin, yanımda kalmaları için uğraşmak mı dersin, kalbi olmayan insanlardan sevgi beklemek mi dersin. Kendimi açıklama yapmak zorunda olmadığım insanlara bir şeyleri anlamaları için dilimde tüy bitirmelerim mi dersin, Neler neler...
Tom kapıdan dışarı çıkamadan, yaşlı kadın çevik adımlarla merdivenlerden aşağı inip, kemikli elini Tom’un omzuna attı. “O sensin, değil mi?” dedi. Gözleri heyecandan, alev alev parlıyordu. “Tablodaki çocuk sensin. Sonunda bizi kurtarmaya geldin.” Tom kadının elini kibarca tutup, başını salladı. “Üzgünüm,” dedi. "Bana benziyor; ama bunun mümkün olabileceğini sanmıyorum. Şimdi gitmek zorundayız.” Tom dışarı fırlayıp, parlak gün ışığıyla buluşmak için sabırsızlanıyordu. Yüzüğü bulmak zorundaydı. Görevleri buna bağlıydı!
Beyaz Balina YayınlarıKitabı okudu
_Hayat, sürprizlerle dolu bir kumardır ve hayatın ne olduğunu sadece kumarbazlar bilir. _Eğer cesur değilsen samimi olamazsın, sevemezsin, güvenemezsin, gerçeğin peşine düşemezsin. O yüzden önce cesaret gelir. Ve diğer her şey onu izler. _Risk al. Belirsizlik deme; merak de. Güvencesizlik deme; özgürlük de. Bu güvencesizlik, hayatın
_Yaşam, ufacık şeylerden, küçük mutluluklardan oluşuyor. Hiçbir şey büyük ve kutsal değil. O yüzden sözde büyük olan şeylere ilgi duyarsan yaşamı ıskalarsın. Yaşam bir bardak çayı yudumlamak, bir dostla sohbet etmek, sabah yürüyüşe çıkmaktır, ama illa belli bir yere doğru değil, amaçsız, son belirlemeden hareket etmektir. Böylece herhangi bir
Reklam
GİTMEK İÇİN Mİ GELDİN ? Bir gün köklerinden kopartıp atacağı bir çiçeği neden sular ki insan?
Turgut yetkili merci rolünde buyurun sizi dinliyorum yalnız fazla vaktim yok sizin gibi birçok insan kapıda bekliyor biraz acele edin ah ben aceleye gelemem acele denince şaşırırım bağırarak Turgut beni dinlemeye mecbursun karşıma insanlık olarak dikilemezsin kimsenin bu hüviyete bürünmesini istemiyorum karşımda artık ben öldüm Turgut ölümle
Anahtarın kilitte dönme sesini ve ardından da kapının kapandığını duydum. Ayak sesleri usulca dairenin diğer ucuna doğru ilerliyordu. Bun, "Henry!" diye bağırdı. "Sen mi geldin?" Ayak sesleri durdu. Sonra hızla mutfağa doğru gelmeye başladı Henry mutfak kapısına kadar geldi ve orada durup ifadesiz bir yüzle gözlerini
Sayfa 162Kitabı okudu
_Psişe, insan zihninin, bilincinin ve bilinç dışının tamamıdır. Galaksilerin ardında tanrıyı aramayı hayal edemeyiz. Her şey psişenin ürünüdür. Eski yunanca'daki psyche sözcüğü, "kelebek" anlamına gelir." Latince'deki animus ruh ve anima can, eski yunanca anemos rüzgar sözcüğüyle aynı köktendir. _Vücudun merkezi de başta
Reklam
Annesinin vefatını anlatıyor Şeyh İsmail Çetin Hazretleri...
Annem yatalaktı. Beni uykudan uyandırdı. Yanına vardım. Babam kendisine somya gibi bir taht yapmıştı. Benden su istedi. Testi büyük olduğundan zapt edemedim, yuvarlandı, ama yine de yarım bardak kadar su aldım, anama verdim. Lamba yanıyor, lambanın ışığında bütün dikkatiyle bana baktığını gördüm... 'Gel öpeyim.' dedi, öptü... 'He
Sayfa 41 - Dilara YayınlarıKitabı okuyor
Dünden Kalanlar, Benden Gidenler..: ''Önce, büyük büyük düşündüm. Sonra, büyük büyük yaşadım. Ne varsa, onlar aldı. Şimdi, bana – küçük / bir ölüm kaldı.'' Nasıl mıyım? Bunu bir mektup gibi farz et. Gitmesi için yazılmış ama gitmesi gerekene hiç ulaşamayacak bir mektup gibi.. Ben kaç gündür sadece dua ediyor ve yazıyorum başka
Bir çocukluk travmam daha geri döndü. Misafire 'Hoş geldin' demek. Yakın akraba, uzak akraba, konu komşu fark etmez. Eve kim gelirse gelsin odamdan çıkıp gelenlere hoş geldiniz demek zorundaydım. Demesine deriz hadi mesele değil de el öpmek gerekir mi? Öpmek istersin, "O kadar yaşlı mıyım?" diyen olur, öpmezsin, "Öpsene ulan!" diye elini zorla dudağına yapıştıran olur. Tokalaşmak için elini uzatırsın, sıkmayan olur. Elini verip kolunu kaptırdığın olur. Şapır şupur suratını yalayan olur. Ne kadar büyüdüğüne şaşıran mı istersin yoksa birbirinden gereksiz çocukluk anılarını tekrar tekrar anlatan mı? E illa ki okul durumunu soran da çıkar içlerinden. Açıköğretim okuduğunu söylersin, annen gurur yapar. Lafa girmek zorunda hisseder kendini. "Puanı şehirdışını tutuyodu da gitmek istemedi. Kendi kendine okuyor valla. Böyle koca koca kitaplar odasında, ne ders anlatan var ne bi' şey. Odasından çıkmıyo çocuk. Gece-gündüz çalışıyor bi' başına. Normal okuldan daha zor."
Atamın çok değer verdiği köylünün öğretmenlere göstermediği değer:
Gani Çavuş'un odasında oturuyoruz. Şubatın yirmi biri. Eşini görmediğim yaman bir tipi, sokakları süpürüyor. Derde, sıkıntıya ilişkin acıklı konuşmaların bini bir paraya. Bu sırada kapı açıldı, efendi kılıklı bir genç girdi içeri. Bir elinde ufak bir bavul var. Paltosunun yakalarını kaldırıp çengelliiğneyle tutturmuş. Bir elinde de, kapının
104 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.