Nacizane görüşümü bildireyim: Öncelikle biz okurlar olarak romanların zorluk derecelerini değerlendirirken acemi bir görecelikle karar veriyoruz. Kurgu romanlarını zor ya da basit kılan kurgunun gidişatı ya da finali değildir. Yazım dilini de bir tarafa bırakırsak tam olarak vermek istediği mesajın yanında koca bir dönemin kritiğidir aslında. Özellikle klasik kitapları okurken o dönemde yaşamadığımız için anlatılanlar bize bazen zor bazen de aşırı basit gelebiliyor. Büyük emeklerle yazılmış, klasikleşmiş ve profesörlerin üzerine oturup makaleler yazdığı dünya klasiklerine bakıp "Ne yani bunu mu anlatıyordu bu kitap? Ne banal bir şey!" diye burun kıvırabiliyoruz.
Bir önceki listenizde Gurur Dünyası, bu listenizde de Gurur ve Önyargı kitapları vardı. İki kitap da benim üzerine tez yazdığım kitaplardı. Okununca konusu basit gelebilir. Karakterlerin davranışları da bizim kültürümüze garip gelebilir. Kitapları zorlaştıran olayları anlamak değil, verilen mesajları bireylerdeki psikolojik boyutuyla, toplumdaki sosyolojik boyutuyla anlamlandırabilmektir. O dönemdeki yozlaşmaları, önemli olayların insanların ve toplumların üzerindeki travmatik etkileri anlayabilmek zordur. Kitaplara zor etiketini yapıştıran da budur.
Daha basit bir dille anlatmak gerekirse, siz bu dönemde büyük bir emek vererek çocuk gelinlerden, töre cinayetlerinden bahseden kurgu bir kitap yazmış olsanız, bundan 100-200 yıl sonra farklı kültürden biri okuyup sadece kurguya odaklanarak "Ne hazımsız bir yazarmış" diyebilecektir. Oysaki siz zaten hazmedemediklerinizi kusmuşsunuzdur kitaba.
Yüzeysel okuduğumuzda fragman izlemiş olmaktan öteye gidemiyoruz, derinlemesine ve araştırarak okuduğumuzda daha çok yazara ve emeğe hak vermiş oluyoruz. Modern, post-modern, sosyolojik, psikolojik ve felsefe içerikli kitapların zaten anlaşılması kolay olmadığı için, onlara değil de klasik kitaplara değinmek istedim. Saygılar...