İnsan soyunu zengin - fakir, iyi - kötü, asker - sivil, akıllı - aptal gibi pek çok bölüme ayırmak mümkündür, ama her insanın tanıdığı her yeni insanı farkında olmadan yerleştirdiği ve kesinlikle sevdiği bir ana bölüm vardır.
. İÇİMİZDEKİ ŞEYTAN
Sabahattin ALİ
Kitabı okumaya başladığımda basit bir aşk romanı olduğunu düşünmüştüm. Fakat kitabı bitirdiğimde asıl anlatılanın Ömeri'in "İçindeki Ben" i bulma mücadelesi olduğunu anladım.
Ömer; istediği gibi yaşyan, hayat amacı olmayan, hayatın anlamını henüz bulamamış, iyi bir aileye sahip devlet memurudur. Yolu Macide ile kesişince her şeyin tamamlandığına inansa da işler istediği gibi gitmez. Arayışı her geçen gün artar. Acaba aradığını bulabilecek mi?
Yazar insan psikolojisini çok iyi tahlil ettiği için romandaki her karakteri çok iyi yansıtmış. Hepsi aslında içimizden biri. Ama biz içlerinden hangisiyiz?
Kitapta bir çok cümle ve paragrafın altını çizdim.Yazarın, insan okuyabilme gücü ve edebiyat birleşince ortaya muhteşem bir eser çıkmış.
İçimizdeki ŞeytanSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 2019171,2bin okunma
Yalnızlık bir eksiklik duygusudur. Sen birine ihtiyaç duyarsın ve ihtiyaç duyduğun kişi yoktur... Tek başınalık yalnızlık değildir. Tek başınalık senin "tam olduğun" duygusudur.
Bazıları aşkı hayatına almakta zorlanırlar.
Bazıları da aşk için yaratılmıştır.
Ve bazı insanlarda onu ararlar kendilerini hakedecek şekilde sevecek birini ararlar.
Bu kitabı vaktimin azlığından, çok olan işlerimden ötürü çok uzun sürede bitirebilmiştim. Öncelikle size tavsiyem beyninizin boş olduğu, rahat olduğunuz bir zamanda okumanız.
Kitabımızın kahramanı Moscarda bize kendimizi sorgulatıyor. Çevremize karşı takındığımız maskeler, gerçekte kim olduğumuzu aslında hiç düşünmeyişimiz. Kendi içimizdeki biz, eşimize karşı, iş arkadaşlarımıza karşı binlerce farklı biz.
Peki hangisiyiz? Onlardan biri mi, hiç biri mi, yoksa... Binlercesi mi?
Ahlak nedir? Ya da ahlaklı olmak? Ahlaklı olan bir insanın davranışlarının sonucunda “iyiyi bulmak” mıdır önemli olan yoksa “iyi niyetlerle yapılması” mı? Kitap tam olarak bu ikilemin üzerinde dönüyor.
Albert Camus’un okuduğum 3. kitabı ve yine karşımızda kadınlara karşı duygu beslemeyen ve sadece cinsellik üzerine ilişki kuran bir karakterimiz
TOPRAK AĞLAR MI? AĞLIYOR İŞTE!
Toprak dile geliyor ve şöyle diyor Tolunay'a:
"Sen insansın, sen anlat!"
Ve bir insan olarak ne güzel anlatıyor Aytmatov güneşin doğuşunu. Doğan güneşin altında, ağaçların altında; doğan sevgilerin, altın başakların izlerini. Toprak ile doğup büyüyen insanlığı; karşılıksız veren, seven, koruyan
"İnsanlar" dedi ömrünce nasinini arar da durur. Kimi arar ama bulamaz kimi bulur ama bilemez.
Sen hangisisin Kâtip Efendi? Arayanlardan mısın bulanlardan mısın yoksa bulup da anlamayanlardan mısın?
1- Bilir. Bildiğini bilir. (Âlimdir. Âlim olduğunun farkındadır. İnsanlara ilmiyle faydalı olmaya çalışır.)
2- Bilir. Bildiğini bilmez. (Âlim bir insandır ama bunun farkında değildir. Bilmediğini, bilgisinin olmadığını sandığı için de insanlara faydalı olmaz.)
3- Bilmez. Bilmediğini bilir. (Bilmişlik taslamaz. 'Ben bilmiyorum' der ve bilmeye, öğrenmeye çalışır.)
4- Bilmez. Bilmediğini de bilmez. (İşte asıl cahil budur.
Kendini çok şey biliyormuş sanır. Kimseden bir istemez ve ister ki; kendisi, herkese bir şey öğretsin. İşte en zararlı olan kişi budur.) şey öğrenmek
Ne güzel tasnif... Rabbim, ilmimizi artırsın, bizleri birinci Sınıf insanlardan eylesin...