Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
“Bu programla ilgili sadece tek bir sorun var,” dedi yüksek sesle Martin. “Benim halihazırda biriyle randevum var.” Kızın gözlerinde hayal kırıklığı okunuyordu. “Hasta bir arkadaşa refakat etmen lazım sanırım?” diye sırıttı. Martin “Hayır, gerçek bir randevu, bir...” deyip duraksadı. “Bir kızla buluşacağım.” Martin iyi geceler dilemeden önce kızlarla birkaç dakika çene çaldı. Doğrudan eve gitmedi; gece nöbetlerini tuttuğu ağacın altında durup başını kaldırdı ve bir pencereye doğru bakıp mırıldandı: “Randevum seninleydi Ruth. Onu senin için sakladım.”
" Koskoca dünyada, yalnızca bir milyon tane gerçekten kötü adam var. Büyük güç sahibi olanlar ile zengin olanlar, yani kararları uygulanan bir milyon kişi. Sayıları on milyon olan a**** adamlar ise kötü adamların aldıkları kararları uygulamaya çalışan asker ve polislerden ibaret. Onlar, on iki anahtar ülke ile diğer yirmi ülkenin ordusu ve polis güçleri. Toplamda gerçek bir güce ya da yaptırıma sahip olmayan on milyon kişi var. Genellikle cesur insanlar olduklarına şüphe yok fakat aynı zamanda aptallar, çünkü hayatlarını onları satrançta birer piyonmuş gibi kullanan hükümet uğruna vermeye hazırlar. Oysa uzun vadede o hükümetler, onları her zaman hayal kırıklığına uğratıp bir başına bırakıyor. Ülkeler, savaş kahramanlarını görmezden geldiği kadar kimseye görmezden gelmemiştir. " " Yüz milyon korkağa gelince, onlar da kötü adamların bildiğini okumasına izin vererek başlarını diğer yana çeviren bürokratlar ve memurlar. Onlar bu bölümün başı,şu komitenin sekreteri ya da diğer kuruluşun başkanı. Müdürler, yetkililer, belediye başkanları, mahkeme görevlileri. Kanunları uyguladıklarını ya da sadece işlerini yaptıklarını ve bunu yapmazlarsa bir başkasının nasılsa yapacağını söyleyerek kendilerini savunurlar. Onlar neler olup bittiğini bilen ama bundan asla bahsetmeyen, bir adamı idam mangasının önüne götüren kağıdı imzalayan ya da bir milyon insanı aç bırakarak yavaş bir ölüme mahkum eden yüz milyon korkaktır. "
Reklam
İnsan büyük tutkuları olan bir varlıktır, "hem önceye hem sonraya bakar," “düşünceleri tüm ebediyeti dolaşır," faniliğine ve çürümeye isyan eder. Yok olduğunu hayal edemez; hem gelecekte hem geçmişte yaşar; o anda neyse o değil, olageldiği ve olacağı şeydir. Gerçek ve nihai durağı neresi olursa olsun, içinde hiçlikle ve yoklukla husumet içinde olan bir ruh vardır. Tüm yaşamın ve varoluşun özelliği budur.
"Tasarlamak gerçek bir şeydir; açığa vurulmuş düşler, denenmiş demektir. Bir hayal bir kere düşünülmeye görsün, öbür gerçeklerin arasındaki yerini alır ve bir daha asla yıkılmaz ama kolaylıkla saldırıya uğrayabilir."
Sayfa 39 - SEL yayıncılıkKitabı okuyor
Irkçılık-Turancılık Davası ve Dış Politika: Hem sanıklar, hem de birçok araştırıcı, Irkçılık-Turancılık Davası'nı, hükümetin dış politikasıyla ilişkili saymışlardır. Reha Oğuz Türkkan, yabancı araştırıcıların ve basının bu yöndeki görüşlerini aktarır: "Prof. Edward Weisband, 1974'te yayınlanan '2. Dünya Savaşında İnönü'nün
Hayal kurmak göründüğü kadar kolay değildir. Tam tersi. Tehlikeli hale gelebilir. Hayal kurduğumuzda güçlü enerjileri açığa çıkarırız ve hayatımızın gerçek anlamını, kendimizden, daha fazla gizlemeyi başaramayız. Hayal kurduğumuzda ödeyeceğimiz bedeli de seçmiş oluruz.
Sayfa 226 - Can Yayınları 1. BasımKitabı okudu
Reklam
“Gerçek dünyaya bakınca tek hissettiğimiz tiksinti ve öfke. Elimizde yalnızca hayal gücü kalıyor, Bayan Marketa.”
Sayfa 275 - PEGASUS
Çiz!
Çizim yapmak için çok iyi bir çizer olmamız gerekmiyor. Bir kağıdımız ve kalemimiz varsa hayal ettiğiniz her şeyi çizebiliriz. Çizince hayal ettiklerimizin gerçek olabileceğini görmüş oluruz. Moni, hayal ettiklerini çizerek görüyordu.
Hayatınızın her anında hayal ortakları ve hayal katilleriyle karşılaşacaksınız, eğer hayal katillerinin etkisinde kalırsanız, gerçekleştirmek istedikleriniz hep birer hayal olarak kalacak.
İçinde yaşamadan tuhaf bir yalnızlıkla kuşatılıyoruz. Bu, giderek bizi bir korkunun içine atıyor. Bilmediğimiz hayatları yaşamadan tüketiyoruz. Oysa, içinde yaşamak öyle mi? Önceden uzak bir merak olan hayatlar artık bizim hatıramız oluyor. Bizi, halka halka dünyanın sınırlarına taşıyor. Hayal, yaşamanın elifiyse, gerçek, büyümenin ve güzelliğin bütün harfleri oluyor.
Sayfa 51
Reklam
Düşündürücü
İmgelemek, hatırlamak veya güzel deneyimleri hayal etmek gerçek deneyimler sırasında açığa çıkan duygusal, hareketlendirici, duygusal ve bilişsel devrelerin bir çoğunu aynı şekilde aktif hale getirmektedir.
Elleri yatağın baş ucuna bağlı halde zar zor hareket edebiliyordu, ancak hareket etmeye çok da fazla gerek- sinim duymuyordu, çünkü Clay, onun yeniden cennette olmasını garantilemişti. Julia ona doğru hareket etmeye başladı tekrar, o da ritme uydu ve bir süre sonra ina- nılmaz günahkâr bir senkronizasyonun içine girdiler. "Yine boşalacaksın," dedi Clay sert bir şekilde, kendisini desteklemek için ellerini yatağın üzerine koyduğunda, göğsü Julia'nın sırtına değdi. Clay, Ju- lia'yı tamamen kapladı ve Julia'nın bu konuda çok fazla yapabileceği bir şey yoktu. Herhangi bir şey yapmaya ihtiyacı da yoktu, çünkü bunların hepsi iç- güdüydü, doğaldı, bedenini adeta param parça ederek yayılan hazdı. Clay, onun bağlı bileklerini sıkıca tuttu, sanki ona sahipmiş gibi, iyice derinliklerine gidecek şekilde becerdi Julia'yı. Bu gece için ona sahipti de. Ve her ne kadar Julia sahip olunmaktan nefret etse de şu anda bundan çok zevk alıyordu, tadını çıkarıyordu bunun. Üzerindeki güçlü adamın; hazzın en ufak damlasını ve bedeninin her bir alanını kontrol edişinin hissi Julia'yı heyecan- landırıyordu. Ne kadar yüksek ses çıkardığının, Clay'in, onun içine sonuna kadar girdiğinde attığı hayvanımsı çığlıkların hayal meyal farkındaydı. Ama bir süre sonra Clay'in sürdüğü uçuruma, or- gazma gitmeye başladılar dörtnala. "Seni yeniden bo- şaltırken yastığı ısır," dedi Clay.Julia diğer tarafa uzanıp, ateşli zevk cümbüşünün içinde parçalanırken çığlıklarını yastıkla bastırdı. "Beni çok sert, çok fena boşaltıyorsun Julia. Gerçek- ten. Çok. Fena," dedi bir kez daha içine girerken.
Sayfa 188
Gencin coşku­su derken bu coşkunun çoğu hayal kırıklığının taşması neti­cesinde oluşan keder coşkunluğu ve hayatiyet gibi de görü­lebilecek ölüm coşkusudur. İhtiyar coşkusuz ölür, genç eğer ölürse coşkuyla ölür. İtiraf edeyim, gençken ölmeyi çok is­terdim. Coşkuyla ölmek isterdim. Kendi gözümde kendim ancak böyle tam ve gerçek olabilirdim. Çok istedim, çok. Her yılı acaba bu yıl ölebilecek miyim diye umarak geçir­dim.
Sayfa 41 - iletişim yayınları, ikinci baskı, 2013
Yetmemişti hayal etmek. Bir de gerçek olsunlar istedim…
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.