Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Ameli Tavsiye: Dînî meseleleri, inandığı ve bunun neticesi olarak icra ettiği fiillerin doğruluğunu tayin edecek derecede, yani muhtasar bir sûrette elde etmeyi Allah bütün kullarına farz-ı ayn kılmıştır. Bundan dolayı evveliyetle sağlam bir "akaid" ve "ilmihal bilgisi"ne sahip olunmalıdır. Buna ilâveten lisan ve yazı itibariyle "Osmanlıca" öğrenmek de hayati bir zarûrettir. Bozuk Türkçeyle yazılmış kitapları boykot edip, asâletsiz, yabancı moda kelimeleri kullanmamak husûsunda bir hassasiyet ve dirâyet göstermek ise şahsiyetli olmanın belli başlı lâzımelerindendir. Böyle yapılmadığı takdirde fikri muhteva üzerine ârız olan zaaflardan kurtulmak imkânı yoktur.
Anı yaşayalım ;)
“ Makam ve şöhret peşinde koşmak, yarını düşünürken bugünü kaybetmek başka deyişle anı yaşayamamak ömrü kısaltır.”
Reklam
"Düşün! Bize, matematik dünyasının kurgusal ve sonsuz olduğu öğretildi. Bunu kabul ederim. 1'den sonra 2 gelir dendi. Bunu da kabul ederim. Ama sonra, 1 ile 2 arasındaki sonsuzluğu düşündüm. Peki o nereye gitti? irrasyonel sayılar varken bir sayıdan sonra diğer bir tam sayı nasıl gelebilir? Eğer 1'den sonra virgül konursa ve bunun da sonuna sonsuz sayı konabiliyorsa 2 nasıl gelir? İşte! Soru bu! Yanıtsız bir soru. Ve işte matematiğin hatası! Dolayısıyla matematik yok. Onun üzerine kurulmuş dünya düzeni de yok... Ama ben anlayabilirim. Anlayabilirim bu sorunu. Ve o zaman ortaya yaklaşık sayılar çıkar. Yani hiçbir sayı tam değildir. Hepsi tama yaklaşır. Ama varamaz. Demektir ki, 1,999...9'u bize 2 diye yutturmaya çalışan bir dünyanın çocuklarıyız. Ve dünya da aslında tam gibi görünürken, aslında bir irrasyonellik harikası. İşte bunun için hayat yoktur. Olsa dahi o da irrasyoneldir! Yani anlamsızdır. Ne bir başlama nedeni, ne de bir oluş nedeni vardır. Evrende uçuşan kocaman bir irrasyonellik. Tabii ki dünyanın bir anlamı olması gerekmiyor. Belki de onu anlamlandıran üzerinde yaşayan akıl sahibi yaratıklardır. Ama onların da bizi getirdiği nokta ortada!"
Güzellik, sadece ruhlarımızın büyülenmek için algılayabileceği bir gizemdir; muhakememizi felce uğratır, altüst eder, çünkü muhakeme yoluyla güzelliğin gerçekliğini sözle ifade edemeyiz. Güzellik, bakan kişi ile bakılan kişi arasındaki bakışta saklı bir akıştır. Gerçek güzellik, yeryüzünün derinliklerinden gelen, çiçeğin rengini ve kokusunu veren hayat gibi ruhun en gizli yanlarından yayılan ve bedeni ışıtan bir pırıltıdır. Gerçek güzellik, bir erkekle bir kadın arasında O tutkuyu yaratan ve onu bütün diğer tutkuların üzerine çıkaran dolaysız ve eksiksiz bir uyumdur aynı zamanda, aşk adını verdiğimiz o ruhsal çekiciliktir.
Sayfa 15 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
Bir insanın yalnızlığı üzerine söylenecek o kadar söz vardır ki! O kadar büyüktür ki yalnızlık. O kadar kalabalıktır ki. Dünyayı dolduran canlılardan uzak bir hayat yaşamak ya da binlerce bedenin arasında olup hiçbirini dinlemeden ilerlemek. Hepsi de, yalnızlığın türleridir.
Mevcut hayat tarzını reddedemeyen Müslüman, farkında olmadan kendisini reddediyor ve kendi değerlerine yabancılaşıyor. Mevcut hayat tarzı içinde, insan, kendini eşyaya hükümran sanmaktadır. Fakat aslında eşyanın kendisine hükümran olduğunu bilmemektedir. Her fert, kendi ekonomik bağımsızlığını istemektedir, fakat bu yolla ekonomiye bağlandığını hissetmemektedir. Eşya hevesi gitgide artmaktadır, fakat bu hevesine bir sınır çekmeye gücü yetmemektedir, daha doğrusu bu hevesi için bir sınır olabileciğini tahayyül edememektedir. Çok sayıda küçük küçük ilahları var da, bu ilahlara tapındığının farkında değildir. Çünkü “kulluğunun farkında değildir, unutmuştur. Gene unutmuştur ki, Allah’tan başka ilâh tanıyana Allah her şeyi ilâh kılar. Allah’tan başkasına kulluk edeni de Allah her şeye kul eder.
Hayat Yalan, Ölüm Hakikat
Her hazanda birbiri üzerine dökülen ağaç yaprakları gibi insanlar da birbiri ardına toprağa yatarak yok oluyor. Bu değişmez, umumi bir kanun niçin endişe etmeli? Şu dünyada erilen başka ne var? Hayat yalan... Ölüm hakikat...
Yaptığın her şey arkanda bir iz bırakır. Yaşadığın hayat, okumasını bilenler için bir kitap gibi üzerine yazılır.
Sayfa 191Kitabı okudu
Reklam
Bazı çağların düşünsel temelini oluşturduğunu düşündüğüm fikirlere çok kısaca değineceğim. Klasik Yunan’da bu, varlık fikriydi - birlikli, tözsel ve tanrısal bir varlık; ama panteizmde olduğu gibi şekilsiz değil, anlamlı somut formlarda var olan ve o formlar içinde şekillendirilebilecek bir varlık. Ortaçağ Hıristiyanlıgı’nda bunun yerini Tanrı
Günümüz insanını ne bilgisizlik ne doğa ne de hastalık öldürecektir. Şimdiki muazzam ve silahlı uygarlığı yok etmekle tehdit eden tehlike yine insanın kendisidir. "O her zamankinden iyi yaşayabilir, ama nasıl yaşaması gerektiğini her zamankinden daha mı az bilmektedir?" İnsan kim olduğunu bilmeden başka bir şeyden nasıl söz edebilir?17
Sayfa 28 - Fecr Yayınları: 811 / 1. Baskı: Mart 2024
Ona göre yaşam, bir hastanın gözlerini acıtacak denli parlak ve güçlü bir ışığa benziyordu. Bilinçli anlarında etrafındaki hayat ham, parlak bir ışık olarak üzerine çöküyordu. Acıtıyordu. Dayanılmayacak kadar acı veriyordu.
Sayfa 515Kitabı okudu
Var olmanın ancak temelsiz bir sarhoşluk içinde kalınırsa çeşnisi vardır; o çakırkeyif hal olmasa varlığın elinde olumlu hiçbir şey kalmaz. Tolstoy bunalımdan önce “yaşam sarhoşu” olduğu konusunda bizi temin ettiğinde, onun yaşayıp gittiğini, yani kafasının her canlı varlık kadar iyi olduğunu anlamak gerekir bundan. bunun üzerine çıkagelen ayıkıklık, mukadderat çehresine bürünür. ne yapmalı? Sarhoş olacak malzememiz vardır, ama yapamayız bunu; hayat doluyken yaşamın içinde değilizdir, onun bir parçası değilizdir; onu delip geçer ve gerçekdışılığını ayırt ederiz, zira ayıklık zihin berraklığı ve uyanıştır. Neye uyanırız, ölüme değilse?
Sayfa 110Kitabı okudu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.