•Her çocuğun sevgiyi alışı kendine özgüdür. Çocukların (hatta herkesin) duygusal sevgiyi anlayıp konuştukları beş dil vardır. Bunlar: fiziksel temas, olumlama sözleri, kaliteli zaman, hediyeler ve hizmet eylemleridir.
•Çocuğunuzun baskın sevgi dilini konuşmanız onun daha sonra asileşmeyeceği anlamına gelmiyor. Bunun anlamı çocuğunuzun, kendisini sevdiğinizi bilmesidir ve bu ona hem güven hem de umut verir; çocuğunuzun sorumluluk sahibi bir yetişkine dönüşmesine yardımcı olur. SEVGİ ESASTIR.
Bir yazısında bakın ne diyor Camus: "Ne olursa olsun, her şeyin anlamsız olduğu, her şeyden umut kesmek gerektiği düşüncesiyle nasıl kalır insan?.. Her şeyin anlamsız olduğunu söylediğimiz anda bile anlamlı bir şey söylemiş oluyoruz. Dünyanın hiçbir anlamı yoktur demek, her çeşit değer yargısını ortadan kaldırmak olur. Ama, yaşamak ve örneğin, yiyip içmek kendiliğinden bir değer yargısıdır. Ölmeye yanaşmadığı sürece, insan yaşamayı seçiyor demektir. O zaman da, görece de olsa, yaşamaya bir değer veriyoruz demektir. Umutsuz bir edebiyat ne demek olabilir? Umutsuzluk susar. Kaldı ki susmak bile, eğer gözler konuşuyorsa, bir anlam taşır. Gerçek umutsuzluk can çekişme, mezar ya da uçurumdur. Umutsuzluk konuştu mu, hele yazdı mı, hemen bir kardeş el uzanır sana, ağaç anlam kazanır, sevgi doğar. Umutsuz edebiyat sözü birbirini tutmayan iki sözdür. Çünkü edebiyat olan her yerde umut vardır.”
"Yaşam ne kadar kötü gözükürse gözüksün, her zaman yapabileceğiniz bir şeyler vardır. Mutlaka başarabileceğiniz bir şeyler vardır. Yaşamın olduğu yerde, umut da vardır.”
İnsan en dibe düştüğünde bile ne zaman çıkacağını düşünür çünkü umut etmek en güzel teslimiyettir. Toparlanmamız hatta her şeye yeniden başlamamız gerektiğini biliriz. Tam da bu noktada geçmiş anıların yansıması ile iyi olacak yarınları düşlemeye başlarız. Bazen ufak bir cesaret kırıntısı her şeyi düzeltmeye yeter. En zor anda bile bir çıkış yolu vardır her zaman. Kendini bırakma karanlığa, gitme kendinden ; sen kendinden gidersen kimse uğramaz kalbine .Gülümsesin yarınların
Türkiye Birincisi
Asla yeterince iyi olamadım. Aileme, anneme babama, onların bana harcadığı paraya layık
olamadım. Hayır, serseri değildim, geri zekalı da değildim, bir amacım da vardı ve bunu
gerçekleştirmek istiyordum. Çalışkan olmak... istiyordum. Çalışkan olmak için oturup çalışmak
lazım ben de biliyorum, söyledim ya geri zekalı değilim.
Sevdiğim kadının omzuna yaslanıp, örneğin dağlık bir
bölgede akşamın dinginliğini, sanlı yeşilli çayırı, ağaçların gölgesini, çitlerin ardında kımıldamadan duran kara
somaklı koyunları ve kayalıkların arkasında yiten güneşi
görüyorsam ve onun yüzü aracılığıyla değil de şu haliyle,
dünyanın içinde sevdiğim kadının da aynı dünyayı gördüğünü, bu özdeşliğin dünyanın parçası olduğunu ve
aşkın tam o anda özdeş bir farkın çelişkisi olduğunu biliyorsam, işte o zaman aşk vardır ve daha da var olacağına
ilişkin umut verir.
İnsanlar her iki tarafı da dinlemek zorunda bırakılıyorsa her zaman umut vardır; yalnızca bir tarafı dinlerlerse hatalar katılaşıp önyargıya dönüşür, doğru da artık doğruluk etkisi yaratmaz olur, çünkü abartılarak yanlış haline getirilmiştir.
#1
"Elinizden geleni yapın. Hayatı bazen boşa harcıyor olsak dahi, uğraşmaya değer."
#2
"Söylediklerin, göz zevki olmayan birinin yaptığım bir tablo ya da müzik kulağı olmayan birinin yaptığım bir beste hakkında fikir beyan etmesinden daha fazla sıkmıyor canımı."
#3
"Uçamayan bir kuş sürüsü gösterseler ve tüylerini