Ölüm çok güzel olsa gerek. Kahverengi yumuşak toprağa uzanmak, başının üzerinde dalgalanan çimenlerle sessizliği dinlemek. Dünün ve yarının olmaması. Zamanı unutmak, hayatı unutmak, huzur içinde olmak..
Fısıltı dehlizlerinin kulağı vardır.
.
.
.
Nedamet. Kim istemez ki. O zaman etraflıca anlatayım size. Kefaret. Beni cezalandırın, lütfen. Ellerinde ne büyük silah. Doktordan da yargıçtan da güçlüler. Kadınlar ölüp bitiyor bu tür işlere. Ben mırın da kırın. Peki, falan da filan yaptın mi? Ve neden? Başını eğip yüzüğüne bakıp bir bahane arar. Fısıltı dehlizlerinin kulağı vardır. Bir bakmış kocası da duyuvermiş. Tanrı'nın küçük bir şakası. Sonra kadın dışarı çıkar. Dokusuna nüfuz eden bir pişmanlık. Hoş bir utanç hali. Bir sunakta duasını da etti mi. Huzurundayım Meryem, yüce Meryem. Çiçekler, buhur, eriyen mumlar. Yüzüne çöken pembeliği gizler. Selamet Ordusu'nun bariz bir taklidi. Doğru yola ermiş fahişe, cemaatimize seslenecek. Tanrı'yı nasıl keşfettim. Şu Roma'dakiler pek duyarlı beyler olsa gerek: tüm gösteriyi onlar yönetiyor. Paraya gelberi yapanlar da onlar değil mi? Miraslar da cabası: tamamen kendi takdirine göre kullansın diye tüm mal mülk rahip efendiye. Benim ruhumun huzur bulması için, halka açık ayinler. Rahiplere ayrı, rahibelere ayrı manastırlar. Fermanagh rahibinin tanık sandalyesinde yer alması. Sindirmenin imkânı var mı onu. Her şeye hazır cevabı vardı adamın. Kutsal anamızın kilisesinin serbestiyeti ve yüceliği. Kilisenin doktorları: bütün ilahiyatın resmini çıkarmışlar.
.
Syf 79
Bu konuşmayı Avrupa'da yayımlamak ya da bastırmak gibi bir niyeti kesinlikle yoktu Tuiavii'nin. Bunlar sadece kendi Polinezyalı halkı için düşünülmüştü. Ben onun bilgisi dışında ve kuşkusuz ona rağmen bu yerlinin konuşmalarını Avrupa'nın okur çevresine yine de aktarıyorsam bunun elbette bir nedeni var: Doğayla henüz iç içe bir insanın bizim
Her kadınla erkeğin amacı bu değil midir? Dostunda değişmez bir huzur, akışı bozulmayan bir ruh bulmak. Aşkın temeli budur ve bundan uzaklaştık mı ıstırap başlar. Kadınla erkek arasındaki ilişkilerin en yüksek şekli de bu olsa gerek.
_Eğer birinin ruhunu görmek istiyorsanız, ona hayallerini sorun.
_İnsan doğasındaki en derin prensip, "takdir edilme" isteğidir.
_Alaycı tiplerin aslında acılarını gizlemeye çalıştığı gerçeği doğrudur.
_İnsanın dünyadaki durumu, kedinin kitaplıktaki durumu gibidir; görür ve duyar ama hiç bir şey anlayamaz.
_Yanlış anlayanlar tarafından
Bu insanların içinde yaşadıkları huzur ve güven ortamını görünce cinsiyetlerin bu yakın benzerliğinin ne de olsa beklenebilir olduğunu hissettim; çünkü erkeğin iktidarı ve kadının yumuşaklığı, aile kurumu ve mesleklerin ayrımı, bir fiziksel güç çağının saldırgan gereklilikleridir yalnızca. Nüfusun dengeli ve bereketli olduğu yerde çok çocuk doğurmak Devlet'e lütuftan çok bela olur; şiddetin pek nadir uğradığı ve evlatların güvende olduğu yerde verimli bir aile kurma gerekliliği daha azdır -aslında hiç yoktur- ve cinslerin, çocuklarının ihtiyaçlarına bağlı olarak ihtisas kazanmalarına gerek kalmaz.
Bir keresinde, on bir yaşındaki oğlu ölen bir kadın, bir intihar girişiminden sonra hastaneme kabul edilmişti. Dr. Kurt Kocourek, kadını bir terapi grubuna katılmaya çağırmıştı ve bir psikodrama seansı yürütmekle olduğu odaya kaza eseri girmiştim.
Çocuğu ölen kadın, çocuk felcinden ötürü sakat olan oğluyla baş başa kalmış. Zavallı çocuk
Aşırıya kaçmadan, tamamen ihmal de etmeden işleri orta yolu takip ederek mu'tedil bir tarzda yürütmek, dosdoğru olmak bakımından büyük önem taşımaktadır. İnsan, ifrat veya tefrite düşerse, istikameti de kaybeder.Demek oluyor ki, orta yolu tutmak, istikamettir. Mu'tedil olmak,müstakîm olmak demektir. Hislerde, duygularda ve davranışlarda