Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
“Yazalım albayım. İşte kalem, işte ıstırap albayım. Benden başlayalım albayım. Önce ben konuşurum. Sonra, gene ben konuşurum. Soldan girerim albayım. Akşam olmaktadır albayım. Bütün güzel oyunlarda, heyecanı arttırmak için akşam olur albayım: Işıklar yavaş yavaş söner. Güneş demek istiyorum albayım. Parantez içine yazılır albayım ‘hava kararmaktadır’ diye.”
İletişim yayınlarıKitabı okuyor
Uyurken kapatmıyordu o ışığı hiç.Kaçtığı gecenin karanlığı değildi; içindeki ışıklar yeniden sönerse diye korkuyordu...
Reklam
ışıklar bir başka dünyadanmışlar gibi pencerelerde perdeler kapatmıştı mayıs yıldızlarını şaşırmak birdenbire bir organdı bir yerlerimde
Sayfa 31
Dünya yüzündeki tüm ışıklar senin nurunun yanında bir rüzgarın esmesi gibi söner gider. Gece gider, gün biter ama senin ışığın hiç bitmez hiç sönmez Yaresulallah!
Dinle genç kız, senle tanışmadan önce mutluydum. …Evet, mutluydum, en azından öyle sanıyordum. Temiz bir insandım, ruhum berrak bir aydınlıkla doluydu. Hiç kimse başını benim kadar gururla ve ışıklar saçarak kaldıramazdı. Papazlar iffetlilik, bilginler bilim konusunda bana danışırlardı. Evet, bilim benim herşeyimdi, o kız kardeşimdi ve bir kız kardeş bana yetiyordu. Yaşım ilerledikçe aklıma başka düşünceler gelmeye başladı. Bir kadın yanımdan geçtiğinde birçok kez tüm bedenim sarsıldı. Delişmen bir yeniyetme olarak hayatım boyunca üstesinden geleceğimi sandığım erkek cinselliğinin ve kanının gücü, benim gibi bir sefili mihrabın soğuk taşlarına bağlayan o demirden iman zincirini şiddetle koparmaya çalışmıştı. Ama oruçlar, dualar, bilimsel çalışmalar, manastırın çileleri ruhumun bedenime yeniden hakim olmasını sağladı. Zaten zihnimdeki manevi bulutların bilimin heybeti karşısında dağılıp gitmesi için bir kitabın sayfalarını açmam yeterliydi.
Bir yanıp bir sönen ışıklar gibiyim Yumruk kadar yüreğimde sen varsın
Sayfa 31 - Seninle Kardeş Değiliz / (Allegro)Kitabı okuyor
Reklam
Sana boşluğu anlatayım mı? ışıklar söndüğünde ortaya çıkan boşluğu insanlar bir parçanızı koparıp gittiklerinde.. köklerinizden söküldüğünüzde..
Gülüşünde bir tatlılık var, Gözlerinden parlak ışıklar saçıyor Hayatım ancak onunla güzel Ama o...
AIDAN
DÖRT BİR YANINDAYIM. GIKIM ÇIKMIYOR. DİZİ DİZİ SUNUCULAR. KABLOLAR VE TİTREŞEN IŞIKLAR. BURADI BENİM MERKEZİM. KALBİM. VE O ARTIK İÇİNDE YAŞIYOR. HAVAYI KEDERİYLE DOLDURUYOR.
Telaşla koşturan insanlar. Uykusuz gözler. Yorgun bedenler. Kalabalık metro istasyonları. Tıka basa dolu otobüsler. Hızla gelip geçen dolmuşlar. Sarı taksiler. Birbirine karışan korna sesleri. Caddede eksilmeyen insan seli. Şehrin sonu gelmeyen koşturmacası, gürültüsü, yoğunluğu. Üst üste kutu gibi yığılmış evler. Nefes alamayan binalar. Çirkin
Sayfa 16
Reklam
Parlayan, aziz benzeri ruh hala psikolojik, sosyal ve hatta bazen ahlaki bir karmaşa içinde olabilir. Parlak ışıklar üst kattan yayılıyordur ama alt katlar karanlık ve dağınıktır
Jane Eyre
Saçlarımı toplarken aynada yüzüme baktım, artık renksiz bir yüz olmadığını düşündüm. Görünüşünde umut, renginde hayat vardı; gözlerim sanki dilek çeşmesine bakmış, parlak dalgacıklarından ışıklar almıştı. Genellikle ona bakmaktan kaçınırdım çünkü görünüşümden memnun olmayacağını düşünürdüm ama artık başımı kaldırıp ona bakabileceğimden, yüz ifademle içini soğutmayacağımdan emindim.
Sayfa 354 - can yayınları
Beyoğlu'nun, Cihangir'in o kışkırtıcı kalabalığında, tarif edilemeyen bir çekicilik vardı:Caddede birbirilerine çarpa çarpa yürüyen kızlı erkekli öğrenci kalabalığı, iki yana sıralanmış müzik dükkanlarından yükselen etnik müzik karmaşası, koftecilerden, hamburgercilerden yayılan kokular,genc kız kahkahaları, sinema afişleri,genç yüzleri parlatan ışıklar, sanat galerileri,çevreyi şaşkın şaşkın süzen turistler,rock,caz,hip-hop kulüpleri,türkü barlar,pos bıyıklı erkekler, travestiler, uzun saçlı küpeli oğlanlar, pavyonlardan çıkan yıpranmış, ağır makyajlı konsomatrisler, Balık Pazarı'nın çıldırtıcı yeme içme şehveti, çıplak ampuller altında pırıl pırıl pırıldayan balıklar,renk renk meyve,sebze yığınları, peynir, pastırma dükkanlarından yayılan çemen kokusuna karışan ağır anason...
Sait Faik'e bir süreliğine veda alıntısı olsun.
Bir pazartesi günüydü. Günler şu garip günler! Uykumuzun içinde saatleri başlayan günler! Uyandığımız zaman üçte birini arkada bırakmışızdır başlayan günün, kaldı mı üçte ikisi... Yap bakalım hesabını!.. Hey gidi pazartesi hey! Kaldı on saatin. Bir saat kavgaya say, bir saat konuşmaya, iki saat yürümeye, yarım saat düşünmeye koy, yeme içmeye de
Sayfa 79 - Lalettayun: gelişigüzel
Gözleri, yakaladığı bir anının düşüncesiyle taşmış görünüyor.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.