Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
27 Temmuz l656'da, Houtgracht'taki büyük sinagogun ka­pısına İbranice yazılmış olan aşağıdaki metin asıldı: Uzun zamandır şeytani göriiş ve faaliyetleri bilinen Baruch de Spinoza'nın, bu şer yolundan dönmesi için ma'amad efendileri (cemaat tarafından yönetici olmaya layık görülenler), çeşitli yollar deneyerek onu ikna etmeye
Sayfa 182 - İletişim Yayınları
Mesele adil olmak
Mesele asla adalet değildi. Adalet hukuka başvurmayı gerektirirdi; daima kanun adamlarının kapris ve önyargılarına bağlı olan hukuksa oynak bir metres olabilirdi. Hayır, asıl mesele çok daha derin bir kavram olan adillikti. Hakkında hüküm verilen kişi, bu hükmün adil olduğunu hissetmeliydi.
Reklam
Hem daha fenası; bu, çok kere de böyle olacaktı. Programdaki bu iki madde çatışıyordu. Öyle işler çıkacaktı ki vicdan "yap" derken kanun "yapma" diye nehyedecekti. Keza, kanunun istediği bazı şeyler vicdana dokunacaktı. Bu vaziyet karşısında ne yapmak lâzımdı?...
"Kanunlar adalet için vardır Doğru olanın yanında olmakla övünür. Ama kimbilir kaç kanun, adaletsizlik için kullanılmıştır!"
208 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
2 saatte okudu
Halley'in çarpma tehlikesine karşı heyecanla tit­ reyip duruyordu. Bu korkunun pek yersiz olduğunu, kö­ tülük istercesine yayılan bu haberlere rağmen kimsenin başı bile ağrımayacağını ön sözde temin etmiştim. İş de­ diğim gibi oldu. Korkutanlar, Halley'in dünya sakinlerine bir şey hissetirmeksizin nezaketle geçip gittiğini görünce, kaç zamandır bulaşıcı bir hastalık haline gelen umumi korkuyu yeniden ortaya çıkarmak için dünyaya çatmak üzere yıldızın geri döneceğini iddia garipliğine kadar var­ maktan çekinmediler... İnsanların yalancılıktaki cüretlerine bundan büyük ör­ nek mi olur! Halley geri dönecektir. Fakat yetmiş beş sene sonra!.. Şu satırlara bakanlar içinde rumi 1401 senesine1 204 kadar hayatta kalacak bahtiyarlar bulunursa geçirdikleri şu tecrübeye dayanarak gelecekteki evlatlarımıza yalanla­ ra itibar etmeme lüzumunu tekrar etsinler. Her sonbaharda birbiri üzerine dökülen ağaç yaprak­ ları gibi insanlar da birbirleri ardına toprağa yatarak yok oluyor. Bu değişmez, umumi bir kanun... Niçin endişe etmeli? Şu dünyada erilen başka ne var? Hayat yalan. . . Ölüm hakikat...
Kuyruklu Yıldız Altında Bir İzdivaç
Kuyruklu Yıldız Altında Bir İzdivaçHüseyin Rahmi Gürpınar · İthaki Yayınları · 202117,2bin okunma
Her hazanda birbiri üzerine dökülen ağaç yaprakları gibi insanlar da birbiri ardına toprağa yatarak yok oluyor.Bu değişmez, umumi bir kanun. Niçin endişe etmeli? Şu dünyada erilen başka ne var? HAYAT YALAN...ÖLÜM HAKİKAT...
Sayfa 150Kitabı okudu
Reklam
Hücresindeki çengine uzandı, sazı tımbırdatmaya başladı. Arapların kanun denen çalgısına, Rumların lyrasına, Frenklerin zitherine benzeyen çok telli bir sazdı bu; o dönemin Türk ellerinde ve genellikle doğu ülkelerinde çok yaygındı. Kanunun tersine, yatık tutularak, diz üstüne konularak değil, lyra yahut arp gibi dik tutularak çalınırdı. Yüzyıllar sonra, tarihçi Neşri, onu bu çengi ile anacaktı: Ve de Hû Kemal derlerdi, bir Torlak vardı; kendi kafadarı birkaç yüz Torlak ve gençler ile yanında çengler, çeganeler ile illerde gezerek, türlü türlü fesad ederlerdi.
Torlak Hû Kemal, Manisa kalesi, MevlevihaneKitabı okudu
Hamdullah Suphi, gazetedeki bu pasajı okuduğu zaman gülmeye başladım. Anlaşılan benim Maarif Vekili olduğumu yazıyordu. Tabiî, gazete, kanun dışı böyle âsi kadına hücum ediyor ve din taassubunu tahrike çalışıyordu. Bundan memnun olmadım. Çünkü, ben hiçbir maddî şeref, yahut mükâfat peşinde değildim. Memleketimizde Erzurum’dan, İzmir’e kadar kanlı bir yol vardır. Orada ölenlerin her biri isimsiz ve memleketlerini esirlikten kurtarıp hür ve müstakil bir yurt yaratmak için canlarını vermişlerdir. Onlardan biri olmak ve o yolda can vermek benim için daima kâfi bir mükâfattı.
Kast Sisteminin Ortaya Çıkışı
Büyük kanun koyucusu Manu'nun formüle etmiş olduğu kast sisteminin temeli, hayranlık uyandırıcıydı. Manu, insanların, doğal evrim çerçevesinde dört büyük sınıfa ayrıldığını açıkça görmüş: Bedensel emekleriyle topluma hizmet sunabilecekler (Sudralar); zekâ, yetenek, tarım, alışveriş, ticaret yani genel olarak iş hayatıyla hizmet verebilecekler (Vaisyalar); yönetimle ilgili, idareci, ve koruyucu yeteneklere sahip olanlar yanı yöneticiler ve savaşçılar (Kşatriyalar); doğası düşünceye yatkın, ruhsal sezgilere açık ve ilham verici olanlar (Brahminler). "Bir insanın iki defa doğmuş olduğuna (yani Brahmin olduğuna), ne doğum, ne kutsal ayinler, ne çalışma, ne de ecdat karar verebilir," diye bildirir Mahabharata, "bunu sadece karakter ve davranış belirler." Manu, topluma, kendi bireylerine karşı, bilgelik, erdem, yaş, akrabalık veya son olarak servetlerine göre saygı göstermeyi öğretmiştir. Vedalar'ın Hindistan'ında, sadece istiflemek için saklanan veya hayır işlerinde kullanılmayan maddî zenginlikler daima hor görülmüştür. Büyük servetlere sahip cimri insanlar, toplumda düşük bir sınıf olarak değerlendirilmiştir.
Sayfa 392Kitabı okudu
Her hazanda birbiri üzerine dökülen ağaç yaprakları gibi insanlar da birbiri ardına toprağa yatarak yok oluyor. Bu değişmez, umumi bir kanun... Niçin endişe etmeli? Şu dünyada erilen başka ne var? Hayat yalan... Ölüm hakikat...
Sayfa 150Kitabı okudu
Reklam
"Yapmamayı Tercih Ederim"
Vaktiyle, New York'ta, Atlantik'in son dalgalarının gelip çarptığı kör kayaların birkaç yüz metre ötesinde, bir adam kendini ölüme terk etmişti. Bir kanun adamının yanında kâtiplik yapıyordu. Bir paravananın arkasında duran yazı masasında oturur, hiç kımıldamazdı. Zencefilli çöreklerle beslenirdi. Pencereden elini uzatsa neredeyse dokunabileceği kararmış tuğlalardan bir duvara bakardı. Ondan herhangi bir şey yapmasını, bir metni yeniden okumasını ya da postaneye gitmesini istemek boşunaydı. Ne tehditler ne de ricalar etki ederdi ona. Sonunda, hemen hemen kör oldu. Onu kovmak zorunda kaldılar. Binanın merdivenlerine yerleşti. Onu içeri tıktırdılar, o da hapishanenin avlusunda oturdu ve önüne konan yemeklere el sürmedi.
Sayfa 97 - Metis YayınlarıKitabı okudu
Van den Eden de, inancın kişisel bir mesele ol­duğunu ve hiçbir kurumun inanç üzerinde tekel kurmaması gerektigini savunuyordu. Gerçek dindarlık Tanrı ve komşu sevgisinden müteşekkildir; - Spinoza'nın Teolojik-Politik Ince­ leme'sinde ortaya koyacagı gibi "Kanun ve Peygamberlerin toplamı budur".Bu sevginin gösteriliş biçimi ya da kamusal alanda büründügü ibadet şekli bir şey ifade etmez, batıllıga kapı açar.
İletişim Yayınları
Kanun kağıtlarda kaldı. Böyle yaz. İşte böyle yaz!
Sayfa 361 - ykyKitabı okudu
Diğer bir ifadeyle, eski kanun zamanında elde edilmiş hakların yeni kanun zamanında da sürmesine “kazanılmış hak” denir. Kazanılmış hak, bir hukuk kuralının yürürlüğü sırasında, kişilerin o kurala uygun olarak bütün sonuçlarıyla elde ettikleri hakları ifade eder.
A.KURAL: KANUNLARIN GEÇMİŞE UYGULANMAMASI İLKESİ
Kanunlar kural olarak yürürlüğe girdikten sonra uygulanabilir. Dolayısıyla bir kanun, yürürlüğe girdiği tarihten önceki olaylara kural olarak uygulanamaz. Buna “kanunların geçmişe uygulanmaması (kanunların makable şamil olmaması) ilkesi (principle ofnon-retroactivity oflaws)” denmektedir. Bu ilkenin temelinde, hukuk güvenliği ilkesi yatmaktadır.
1.500 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.