Ahmet Cevdet Paşa'nın yazdığı kitabı yayınlarken Ahmet Cevdet Paşa'nın kim olduğu bilgisini de -derin bir şekilde- veren bu kaynak kitabının başlangıcıyda oldukça güzeldi.
Ahmet Cevdet kendi deyimiyle 27 Mart 1823'te dünyaya gelmiş, ismi Ahmet olup Cevdet mahlasını İstanbul'da eğitim görürken Şair Süleyman Fehim Efendi'den almıştır. Devrin en
"İclâl gidiyor. İşte, Vediacığım, sevmesini bunlar biliyorlar. Susarak sevmesini. Erkek susar, kadın da. " Beni seviyor musun?"lar yok. "Daha az mı çok mu?"lar yok. Maziden ve istikbalden şüpheler yok . Emniyet yüzde yüz. Fedakârlık bitirmiş. "Ben seninim sen benimsin. "O kadar: "Sözlüyüm" diyorlar.
Kitabı okurken şunları düşünmeden edememiştim. Yahudiler Dünya tarihinde neden hep istenmeyen ırk oldular ? Kenan topraklarını düşünün Nebukadnezar neden onları sürdü ? Peki ya neden Mısırdan atıldılar ? Daha yakın tarihe gelelim Kutsal Roma İmparatorluğu savaşlarla bitip tükenmiş olan hazineyi Yahudi halktan daha fazla vergi alarak hatta daha ileriye giderek tüccarların mallarına el koyarak doldurmaya çalışırdı. Yahudileri sahiplenen ve Almanyayı soykırım ile suçlayan Fransızlar ve İngilizler tarihlerinde defalarca kez en ağırını yaşatmışlardır. Yurtsuz John ve Fransa kralı Philippe augustus savaştan öyle yorgun bir ekonomi ile çıkmışlardı ki. Bunun bedelini hiç taraf tutmayan kendi topraklarında yaşayan Yahudilere yıktılar. 1210'da İngiltere, 1182'de Fransa'da Yahudiler sınır dışı edilmiş mallarına, hazinelerine el koyulmuş ve hapislere atılmıştır.
Tarih böyle olaylar ile doludur. Nazi Almanya'sı barış dolu bir yer değildi evet doğru bunu kabul edebiliriz. Ama diğer devletlerin savaştan sonra masum rolü yapmaları kabul edilemez. Bu soykırım cinayetini bütün Avrupa hatta bütün Dünya işledi. Bunun farkına varanlar için kitap çok daha yalın olacaktır.
Bir kamyon arkasında, çadır içinde yaşayarak, yemek sıkıntısı çekerek iş bulmak umuduyla göç eden bir ailenin dramını okuyoruz. Birçok aile de onlarla aynı kaderi paylaşmakta. Okurken memleketlerini bırakıp göçmek zorunda kalan insanların halinden biraz daha anlıyoruz.
Bu kitabı okurken bizim ülkemize yapılan göçleri düşündüm. Son birkaç yıldır bizde kucak açıyoruz zor durumda kalıp da gelene. Herkes bir değildir ama bazıları buna karşı çıkıyor diye kucak açanlara ve bazıları ihanet ediyor diye de masum zavallılara haksızlık etmek yakışmaz kimseye. Her iki taraf da bilinçli olmalı, kucak açan ev sahibi olduğunu gelen de misafir olduğunu ve kardeşçe yaşamaları gerektiğini bilirse insan, daha huzurlu bir dünya olur.
Gazap ÜzümleriJohn Steinbeck · Sel Yayınları · 202035,2bin okunma
İnsanın içini karartan, karabasan dönüşen bir ruh ortamında var olmak bilinç ve direnç gerektirir. Duygulara kapılmadan sağlıklı bir düşünüş ile yaşamak ise böylesi bir zamanda oldukça güç. İnsanlığı savuran büyük bir kasırga var. Bedenselliğin ötesinde ruhlarda yaşanıyor büyük sarsıntı ve savrulma.
İnsanların genelinde düşünmenin ötesinde
İnsanların çevresine yapabileceği vahşetin sınırı nedir ?
İnsanların çevresine göstereceği sevgi ve merhametin sınırı nedir?
İkisinin de sınırı yok her halde. Peki insanları vahşet veya sevgi davranışlarına iten sebepler neler olabilir? Çok cevabı var bu sorunun. Biraz daraltalım o zaman. Beş yaşında kız çocuğuna tecavüz ederek ölümüne sebep
Sizce savaşmak nedir?
İki farklı milletin toprak, hammadde gibi şeyler yüzünden askerlerle bir meydana gelip birbirlerine bilimum silahlar ile saldırması mıdır?
Ya da
İki devlet başkanının, yöneticisinin birbirlerine sözlü hakaretler, tehditler savurması mıdır?
Ya da
İkinci Dünya Savaşı'nda ABD'nin Japon sivillerinin üzerine iki tane nükleer
ALINTIDIR
HKP'den İzmir'de 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Eylemi: Emperyalizme, Gericiliğe, Kadına Şiddete, Çocuk İstismarına HAYIR!
Halkın Kurtuluş Partisi, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar günü dolayısıyla İzmir Karşıyaka Çarşı’da basın açıklaması gerçekleştirdi. Yapılan açıklamada, ''8 Mart, dünya halklarının baş düşmanı, başta kadın ve çocuklar
"Gelecekte başka bir hayatın olacağına inanmayan pintiler için her şey içinde bulundukları yaşamdan ibarettir." diyor Balzac.
Ne de güzel demiş. Günümüzde sayısı gitgide artan, paradan gözü dönmüş insanları Grandet baba modeliyle bizlere sunuyor kitap. Yani 19.yüzyıl Fransa'sında tasvir ettiği bir insanı günümüzde bulmak mümkündür.
Necip G. yazmıştır.
4.
Bu yolculuk gelecek bin yılın belki de binlerce yılın nasıl şekilleneceği konusunda hayati önemdeydi. İşlerin çığrından çıktığı 2066 yılından
Her taraf yalnız kendi serbest zulmü için hürriyet istiyor, bu yüzden karşısındakine istibdat isnat ediyor; ve bu arada rn masum tavır, hürriyet ve demokrasi düşmanları olarak ortaya çıkacak insanlara kalıyor.
Ölüm makinesi Takeshi Kovacs’ın maceraları devam ediyor. (Yalnız o soyadının sonu Sırpçadaki gibi –ç diye okunacak) Bu sefer kendileri bir isyan sonucu uzak bir gezegen sisteminde başlayan savaşta kiralık asker olarak boy gösteriyor. Tabii rahat durmuyor ve savaş bitmeden, savaşa etki edeceğini düşündüğü arkeolojik bir maceraya atılıyor. Türlü
#göbeğinideğilkitabınıerit
yaz için elimde olan kitapları nasıl eritebilirim’in üzerine durup hem kitapları okumaya hem de yorumlamaya çalıştığım etiket olacak kendisi. daha önce şöyle bir şeyler yazmıştım. nasıl’ı görmek için,
kargadankadindi.tumblr.com/post/1741836750...
üç gün önce okuyup ancak yorumunu
"Zaten çocukluktan uyanışımdan beri bütün hayatım bir bekleyişten, senin iradeni bekleyişten başka neydi ki!"
Bu yakarışı haklı bulmayan ve böyle yakarışlara rağmen imkanlar içinde imkansızlıklar doğuran bilinmeyen kadına hafif bir sinirle incelememe başlayayım. Uzun olursa affola (:
Stefan Zweig'den okuduğum ilk kitap olduğu için