Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Gıdıl İsmet...
Beni merak ediyorsanız bu resimden bana bakın. dropbox.com/s/josp2eiqbczyc... Üzerimde duran küllük, yeşile çalan taşlı çakmak ve yarım bırakılmış bir Maltepe sigarasından ibaret. Gerisi alabildiğine toz, toprak. Unuttular bizi, işe yarar yanlarımızı söküp bir boş tarlaya çektiler hurdamızı. Şimdi kurda kuşa yuva
KISA BİR HİKAYE - Kendime Notlar (2)
Oturduğu bankta sessizlikten doğan gerginliğin yarattığı rahatsızlığı hissettirmek için kıpırdandı. Ona bir asırmış gibi gelen ve düşüncelerin beynine akın etiği bu zaman dilimi, taş çatlasın 10 dakika kadar ya var ya yoktu. Bunu kendisi de biliyordu. Ama içten içe inkar ediyordu. ( Çünkü ona göre dalgın zihinler hep böyleydi; Ne zaman ki
Reklam
Tünaydınlar Efendim....!! Kahveler hazırsa, {Ç News} yayında...! Pazar, pazar kimler çalışıyor? Ben çalışıyorum mesela..! Ne kadar hoş! Pazar günü izninizi AVM'lere gidip saçma sapan dolaşın tamam mı. İhtiyacınız olmayan eşyalar alın. İş yerinizde üstünüzden yediğiniz lafları, yaptığınız dedikoduların sinirini, eşinizin, sevgilinizin
Karlar usulca eriyip nisan güneşiyle, terkederken sıradağların doruklarını, yemyeşil bir alev sardı ovayı. Artık sıkıcı değil yaşam; düşün bir kelebeğin sevincini, dünyanın büyüklüğünü ve hayal kur. Çiçekli erik ağacıyla, yemyeşil ova, sahilin mavimsi yeşil buğusuyla, dalların oya gibi işlenmiş hâli, beyazlanan ilk böğürtlenler ve bu tatlı esinti yeniyor ölümü ve mezar taşını... Yine de bu keder beni boğuyor zaman hala O'nu bekleyerek geçiyor…
Sayfa 85
Yoruma bak seviyorum seni adam böyle sindire sindire...
-yaz saatinden, kış saatinden habersiz, sekiz buçuğun artık dokuz buçuk olduğunu öğrenmeye tenezzül etmeyen- mavimsi gökyüzünün büyük bir bölümü hâlâ biraz aydınlıktı.
Kızılca Karanlık
Kızılca Karanlık isimli öyküm, Edebiyatist dergisinin 27. sayısında yayınlandı:
Edebiyatist - Sayı 27
Edebiyatist - Sayı 27
imgyukle.com/i/Vhb63y imgyukle.com/i/VhbwHh Zaman ne kadar da yavaş ilerliyor bu bozkır şehrinde… Yıllardır ne doğasını ne de insanlarını sevebildim. Böyle söyleyince zannedilir ki bu
Reklam
Şiir yazmayı çoktan bırakmıştı, ama batı rüzgarı estiğinde, akıntının ve sarı sazların ardındaki mavimsi dağların eğimini ve bulutların gittiği yolları izlerken ya da akşamları yüzyıllık parktaki ulu ağaçların hışırtısını duyduğunda, hiçbir zaman yazmayacağı, sözcükleri olmayan uzun şiirler düşünürdü.
"Ey mavimsi zaman salla beni artık Salla, uyut ve uyandır beşiğinde..."
Sayfa 56 - Bilgi YayineviKitabı okudu
Yapılacak bir işimiz var, Altınay, dedi. Bu fidanları senin için getirdim. simdi onları birlikte dikeceğiz. Onlar büyüyüp güçlendikçe sen de büyüyüp güçlenecek, dünyanın en iyi kadını olacaksın. Temiz bir yüreğin, sağlam bir kafan var. Bilgin olacaksın sen; evet adım gibi biliyorum, bilgin olacaksın. Bu fidanlar da senin gibi genç, senin gibi ince. Onları kendi ellerimizle dikelim, Altınay. Okumak sana mutluluk getirsin, benim sevgili yıldızım... Fidanlar benim boyumdaydı; mavimsi gövdeleri vardı. Onları tam dikmiştik ki, incecik yapraklara dokunarak, hayat vererek bir rüzgar esti dağlardan. Yapraklar titredi, kavaklar salındı. Gerileyerek, sevinçle: Bak, ne güzel! dedi Duysen. su ilerideki kaynaktan bir de su yolu açarız buraya. Göreceksin, kocaman olacaklar! Bu tepede iki karides gibi, yan yana duracaklar. iyi insanlar, onları uzaktan gördükçe sevinecek. Hayat da daha değişik olacak o zaman, Altınay. Önümüzde güzel günler var...
Aşk ne zaman ete kemiğe büründü ? ✏️MAVİMSİ RESSAM
Reklam
O zaman mavimsi ufuklar, bahçeler, kaymaktaşı içinde ağlayan su jetleri, öpücükler, sabah ve akşam şarkı söyleyen kuşlar hayal edeceğim...
Bazen gözlerim öyle dalıp gider ki uzaklara; O uzaklar öyle bir şey ki, En yakındakini bile düşünmek için uzaklara dalmak gerekir,, Bazen yeşilimsidir düşler, bazense mavimsi, Bazende, tebessümlü gülüşlerle dalarım uzaklara,, Çoğu zaman, o kahreden karamsarlığım yok mu benim? İşte o hiç bitmek tükenmek bilmeyen tükenişimdir,,, Sanki dalarken başka bir dünya kurarım kafamda,, Ve aklım, oltaya takılan balıklar gibi her seferinde ona takılır,, Yeni hayallerim olur, ve o an o hayallerin içinde yaşarım,, Aslında onu düşünmekte çok fakirdir yüreğim,, Çok büyük hayaler kuramam, kaldırmaz yüreğim,, Aslında özlemek, hayal kurmak yada sevmek parayla değilde,, Yinede boyumdan büyük hayaller kuramam,, Sevdamın boyutu haddimdir benim,,, Hayal işte, hayal kalacak bilirim,, Aslında dalmaktada üstüme yoktur diyebilirim,, Çünkü, bir okyanus gibi derindir özlemim,, Ve, her gerçekleşmeyen hayalin peşinden dalar giderim...(mechul)
Nisan bundan böyle onun için mavimsi bir acı demekti... Evet, Nisan ona hep böyle hissettirmişti; bir şeylerin yarım kaldığı bir ay. Evet, nisan ona her zaman böyle hissettirmişti; bir şeylerin yerine getirilmediği bir ay. Eskiden şarkılarda söylendiği gibi, aşkın nisanı. Onun tamamlanmayan nisanı...
. Ey mavimsi zaman salla beni artık Salla uyut ve uyandır beşiğinde Bir kocaman kapıdan içeriye sok Kalmış bugüne bir flütün eşliğinde Ve giden geleceğe kutsal susuzluk .
Uzakta dağlar. Yakında dağlar. Daha çok dağlar; hiçbir zaman ulaşılamayacak mavimsi güzellikler (...)
Sayfa 180Kitabı okudu
121 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.