meryem

senin sevmen yeter onun kim olduğunu anlatmaya
Reklam
Koca imparator Sezar ölüp toprak olunca Bir deliği tıklayabilir rüzgara karşı Ey bir zamanlar dünyayı titreten kasırga Şimdi duvarda harç, kışın soğuğuna karşı.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
sürülmüş tarlada gördüğüm ezilmiş devedikeni, işte bu ölümü anımsattı bana.
insanlar, bu dünyaya gelişlerine katlandıkları gibi göçüp gitmeye de katlanabilmelidirler önemli olan, hazırlıklı olmaktır ölüm gelince
Reklam
bizi saran sıcaklığın. soğuyan gecelerin. ve geceleri büyüyen yıldızların. iki insanın sarılarak geçirdiği bu sarsıntı özü olmalı evrenin.
ben o günkü sen oldum, sen de o günkü ben... ruhlarımız tersine çevrilince, ihtilaf ve dava aynı kaldı
+ bir kişinin malı olan devlet, devlet değildir - devlet onu idare edenin değil midir + ancak bir çölde tek başına hakim olabilirsin
şimdi yeraltı tanrılarının kanlı tozları, delice sözler ve çılgın bir ruh, bir ışığı söndürüyor.
Reklam
Zavallı çocuklar! Sizin o mini mini elleriniz eski Asya vahşetinin kullandığı ve birkaç asırdan beri insanlığın ağır yükü altında inlediği esaret zincirlerini kırmak için değil, belki kendiniz gibi küçük kuşları, güzel çiçekleri okşamak içindir.
mezarlığım başka bir hayat kavgasının mahvolmuş kuvvetleriyle dolu, fakat henüz ölülerimin silsilesi bitmiş olmadı
yazdıklarım seninle ilgiliydi, orada senin göğsünde yakınamadıklarımdan yakınıyordum yalnızca.
çünkü aşk taçlandırdığı gibi çarmıha da gerer sizi. hem besler büyütür hem de budar sizi
bu güzel kitapta bilinmedik yerleri öğretecektir sana onun gözbebekleri
bu mezarda ne denli tutkulu, günahkar, isyankar bir yürek yatıyor olursa olsun, üzerinde yetişen çiçekler gene de masum gözleriyle uysal, sakin bakar bize: yalnızca ebedi huzurdan, doğanın kayıtsız büyük huzurundan değil, ölümsüz barıştan, sonsuz yaşamdan da söz ederler..
Reklam
bakın nasıl ağır ağır yürüyor nefesi ölüm kokan ares
talihsiz oidipus gördükten sonra senin yaman alınyazını inanmam artık insanların mutluluğuna
göğe çıkıp yıldızların ışıltısına ulaşmak yerine, şimdi üzerinde uyuduğumuz toprağın içine girmeyi hayal etmemiz doğru muydu?