Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Mustafa Kocakaya

Mustafa Kocakaya
@mustafakocakaya
112 syf.
8/10 puan verdi
·
8 günde okudu
ÇOCUKLARIN UÇSUZ BUCAKSIZ HAYALLERİ YETİŞKİNLERİN İSE KUPKURU DÜNYASI
Küçük Prens
Küçük Prens
kitabını okumadan önce kitabın bir çocuk kitabı olduğunu düşünüyordum. Yani çocuklar için yazılan bir kitap. Ama okuduktan sonra hiçte öyle olmadığını anlamış oldum. Hem yetişkinler hem de çocuklar için okunması elzem olan bir kitap. Ama özellikle yetişkinler okumalı. Kitapta yetişkinlere büyük bir tenkit söz konusu. Yetişkinlerin hayal dünyasının gelişmediğini, hayal kuramadıklarını ( ya da hayale ihtiyaç duymadıklarını) , sayılar ile haşır neşir olduklarını, sayılar ile oynamaya bayıldıklarını, nitelikten çok niceliğe önem verdiklerini küçük bir çocuğun gözünden resmeder. Çocukların ise hayal dünyasının yetişkinlere nazaran daha çok geliştiğini, hayal kurmaktan zevk aldıklarını, niteliğe, güzelliğe daha çok değer verdiklerini belirtir. Kitabın ön sözünü ise sevgili
Ali Lidar
Ali Lidar
kaleme almış Ön söz en az kitap kadar etkileyici. İyi okumalar :)
Küçük Prens
Küçük PrensAntoine de Saint-Exupéry · İthaki Yayınları · 2016234,4bin okunma
Reklam
295 syf.
10/10 puan verdi
·
16 günde okudu
Türkiye'de sevilen bir dizi olan Behzat Ç. nin dizi olarak uyarlandığı romandır
Her Temas İz Bırakır
Her Temas İz Bırakır
Roman'da ne geçiyorsa dizide de geçiyor hatta daha fazlası var dizide. Duygularımızın temsilcisi Harun, psikolojimizin temsilcisi Akbaba, yalnızlığımızın temsilcisi Hayalet ve hayatın ta kendisi olan Behzat Ç. Dört insan ve dört mutsuz adam. Ya da mutlu olmayı, sevmeyi beceremeyen dört adam. Benim yorumum dizi romandan kat be kat daha iyi. Romanda ne okuduysam hemen dizide olan hali gözümün önünde canlanıyordu :) Dizide neşet ertaş ile yoğrulan sahneler romanda ise harflerin arasında hayat buluyordu. Dizinin son sahnesinin bende yeri çok ayrı :) Hapishanelere güneş doğmuyor :( Linki de bırakıyorum youtu.be/GSmpkJuaQNc
Her Temas İz Bırakır
Her Temas İz BırakırEmrah Serbes · İletişim Yayınları · 20215bin okunma
240 syf.
10/10 puan verdi
"İnsan olmaktan utanmamalıyız."
"Sadece
Hasan Ali Toptaş
Hasan Ali Toptaş
için bile Türkçe öğrenmeye değer." ifadesini kullanmış Almanya'da yayın yapan bir gazete. Gerçekten de çok doğru. "Bir dil ne kadar güzel ve ustaca kullanılabilir?" sorusunun cevabıdır Hasan Ali Toptaş. İncelemeye geçmeden önce romanın kapak fotoğrafındaki kuyu Nuri Bilge Ceylan'ın "Ahlat Ağacı" adlı filmindeki kuyunun ta kendisi. Roman'da Güldiyar adında genç bir kız her ağladığında gözünden yaşlar yerine taş akıyor garip bir şekilde. Bu olaydan haberdar olan insanlar, konu komşu kız için bir şeyler yapmak yerine Güldiyar'ı seyretmeye gelirler. Sürekli. Bununla da kalmaz Güldiyar'ı seyretmeye gelen insanları seyretmeye gelenler de olur. Ve bunun üzerinden para kazanan insanlar da olur acımasız bir şekilde.
Beni Kör Kuyularda
Beni Kör Kuyularda
adlı roman kısaca; İnsanlardaki duyarsızlaşmayı, empatiden yoksun kalmayı, seyir merakını, kendimizi karşımızdaki insanın yerine koyamayışımızı konu ediniyor diyebiliriz. Gerçekten bu roman okunmaya değer
Beni Kör Kuyularda
Beni Kör KuyulardaHasan Ali Toptaş · Everest Yayınları · 202010,2bin okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
120 syf.
10/10 puan verdi
Engin Geçtan
Engin Geçtan
yarattığı dokuz karakter ile bize bir grup psikoterapi örneği sunuyor. Nedir grup psikoterapi? Uzman bir doktor/hekim/terapist/psikiyatr liderliğinde gruptaki her birey ve grubun kendisi için maksimum tedavi edici etkiyi hedefleyen, bu amaçla en uygun bireylerin bir araya getirilerek çalışıldığı bir özel bir psikoterapi yöntemidir. Dr dışında sekiz üye bulunuyor grupta. Onların hikayeleri, hayatları, yaşadıkları acılar ve sessiz imdat çığlıkları, travmaşarı, yaşadıkşarı dehşet anıları, bir türlü unutamadıkları ve anlatmaktan çekindikleri her şeyleri yer alıyor kitapta. Terapi sürecinde yaşadıklarını anlatmalarıyla, dile dökmeleriyle, bir nevi nasıl rahatladıklarını, nasıl değiştiğini gözlemliyorsunuz. Kitaptaki olayların gerçeklerle hiçbir alakası bulunmamakta ancak yazarın otuz yıllık bir deneyimlerinden esinlenerek konuya ilgili okurlara örnek sunmak amacıyla hazırlanmıştır. Kitapta özellikle beğendiğim alıntı şuydu: "Bazen bir tokat, ilişkisizliğin yarattığı boşluktan daha az acıtır."
Orada Bir Arada
Orada Bir AradaEngin Geçtan · Metis Yayıncılık · 2017324 okunma
204 syf.
10/10 puan verdi
·
4 günde okudu
Beş yaş insanın en olgun çağıdır
Albert Camus
Albert Camus
değildir karakterimiz, Alper Kamudur karakterimiz. 5 yaşında sadece beşş! Bilge bir çocuk. Yetişkin bir çocuk. Olgun bir çocuk. Tanrı'ya kafa tutan filozof bir çocuktur :) Akranları, yaşıtları Oya ile Kaya' yı öğrenmeye çalışırken Alper Kamu ise Dostoyevski, Oğuz Atay okur. Çerez niyetine de pos bıyıklı Nietzsche'yi okur. Bir gece tanık olduğu bir cinayet olayından sonra dedektifliğe bürünür. Savcı'ya, Polis' e kafa tutmaya başlar. Onların yapamadığı işleri tek başına yapar Alper Kamu. Ve o cinayeti çözer tek başına kimseye söylemeden. Neden kimseye söylemez? Aşka duyduğu saygıdan dolayı...
Oğullar ve Rencide Ruhlar
Oğullar ve Rencide RuhlarAlper Canıgüz · İletişim Yayınları · 202010,9bin okunma
Reklam
115 syf.
10/10 puan verdi
Gariplerin Öyküleri...
Ethem Baran
Ethem Baran
dan okuduğum ilk kitaptı
Döngel Dünya
Döngel Dünya
Okuma sebebim ise 2020 Sait Faik Hikaye Ödülünün sahibi olması. Yoksa adını hiç duymadığım bir yazardır kendisi. Bu vesileyle tanımış oldum kendisini. Kitapta on beş tane kısa öykü yer alıyor. Ethem Baran'ın bu öykülerde kullanmış olduğu dil akıcı, naif, sürükleyici, okuduğunuzda sizi yormayan bir dil kullanmış. Kitabın üç öyküsünü çok sevdim. Bunlar; KUŞLAR, ÜÇ İYİDİR, YAMAÇTA YAĞMUR VAR Kuşlar öyküsündeki karakterin Ankara'daki Dost Kitabevi'den Hasan Ali Toptaş'ın bir romanını aldıktan sonra bindiği dolmuşta oturduğu koltuğun karşısında Hasan Ali Toptaş ile karşılaşmasını anlatıyor. Üç İyidir adlı öyküde ise seksen altı yaşında bir dedemizin askerlik celp kağıdının gelmesinden sonra torununun dedesinin yaşantısını, karakterini, hayatını nasıl sürdürdüğünü, geçmişinden neler yaşadığını bir bir anlatıyor. Yamaçta Yağmur Var isimli son öykümüzde ise (kitabın son öyküsüdür) bir yazarın (sanırım bu yazar Ethem Baran) doğup büyüdüğü kasabanın bir okuluna söyleşi ve kitap imzası için davet edilişini anlatıyor. Çok güzel bir kitaptı benim için. Tavsiye edilecek bir kitaptır
Döngel Dünya
Döngel Dünya
Döngel Dünya
Döngel DünyaEthem Baran · İletişim Yayınları · 2019591 okunma
240 syf.
8/10 puan verdi
Altısı ruh sağlığı çalışanı olan yani alan içinden altı bilim insanı ve bir tanesi de alan dışından olup editörlüğünü
Kemal Sayar
Kemal Sayar
'ın yaptığı bu süreç için hazırlanan (Koronavirüs illeti için) ayrı ayrı makalelerden oluşan harika bir kitap hazırlanmış. Özellikle böyle bir dönemde ruh sağlığımızı nasıl diri tutmamız gerektiğini, korumamız gerektiğini, duygusal girdablara batmamak için ne gibi aktiviteler yapmak lazım geldiğini aktarıyor kitap. Bu salgının önceki salgınlarla ne gibi benzerlik-farklılıkları olduğunu, önceki salgınlarda insanların mücadele ederken ne gibi yöntemler uygulanmış, onları aktarıyor.
Erol Göka
Erol Göka
Kemal Sayar
Kemal Sayar
ve Zübeyde Çakır'ın makalelerinde bolca filozofun bu salgın hakkında ne düşündükleri, öngörülerinin ne olduğu belirtilmiş.
Giorgio Agamben
Giorgio Agamben
den tutun
Slavoj Zizek
Slavoj Zizek
e kadar. Böyle bir süreçte kesinlikle okunması gereken bir kitap.
Kaygı Çağı
Kaygı ÇağıKolektif · Kapı Yayınları · 2020126 okunma
113 syf.
10/10 puan verdi
·
25 saatte okudu
"Şehir böcekleriyiz biz!!"
Çok da uygun oldu bu ifade. Şehir Böceklerii!!! "Herkes birbirini tanıyor gibi. Herkes herkesle dostmuş gibi" görünür ama öyle değildir işte. Çok çok çok büyük şehirlerde yaşayan insanların çok çok çok küçük dertlerini anlatıyor roman. Çok fazla karakter çok fazla olay var eserde. Bir yumak iplik düşünün. Çektikçe ipi, geliyor yanınıza karakterler, çektikçe ipi, düşüyor önünüze olaylar. Hangi olaylar mı? Hayatın kendisi. Apartman sakinlerinin dertlerinden tutun evli çiftin dertlerine kadar her şeyi anlatmış yazar. O çok çok çok büyük sorunlarımızı resmetmiş
Barış Bıçakçı
Barış Bıçakçı
Ankara'yı görmediyseniz yazar sayesinde Ankara'yı da görmüş olursunuz. Çünkü olaylar Ankara'da geçiyor, gerisi çorap söküğü gibi... İyi okumalar!
Herkes Herkesle Dostmuş Gibi
Herkes Herkesle Dostmuş GibiBarış Bıçakçı · İletişim Yayınevi · 20211,814 okunma
420 syf.
10/10 puan verdi
·
8 günde okudu
Hakan Günday
Hakan Günday
yine yaptın yapacağını üstad. Gerçekleri insanın yüzüne yüzüne vurursun. Acımasız bir şekilde. Bir ülkede gerçekler gömülü ise ve siz de o gerçekleri gün yüzüne çıkarmayı kafaya koymuşsanız mecburen gireceksiniz yerin altına. Ve bu tür de Yeraltı Edebiyatı oluyor. İşte Türkiye'de Yeraltı Edebiyatı denildiğinde akla ilk gelen isimdir
Hakan Günday
Hakan Günday
Daha
DahaHakan Günday · Doğan Kitap · 202313,6bin okunma
183 syf.
8/10 puan verdi
Kahramanımız Zeze. Beş yaşındadır kendisi. Ailesi tarafından sürekli şiddet gören bir çocuktur. Şiddet görmesinin sebeplerinden bazıları ise haylazlık. Ama devamlı haylazlık yaptığı söylenemez. Aslında bu kitap yazarında hayatından izler taşıyan bir kitap. Çünkü yazarında bir tarafı Portekizli, bir tarafı Kızılderililere dayanıyor. Zeze'ninki de öyle. Yazar da çok yoksul bir hayat yaşamış. Zeze de yaşamış. Zaten yazarında ifadesiyle "Yirmi yıldan fazla bir zaman yüreğinde taşıdığını" ifade ediyor. Yani kitap yazarın hayatını anlatıyor. Dil aşırı derecede akıcı. Kitabı okurken sanki bir film, dizi izliyormuşum gibi okudum. O derece sürükleyici... Ve okumakta geç kaldığım bir kitap oldu kendisi...
Şeker Portakalı
Şeker PortakalıJosé Mauro de Vasconcelos · Can Yayınları · 2022229,6bin okunma
Reklam
92 syf.
10/10 puan verdi
·
5 saatte okudu
"Tam anlamıyla Türkiye'nin Dostoyevski'si diyebileceğimiz türden bir yazar olduğunu düşünüyorum." Tabii ilk kitabını okuduktan sonra bu kanıya vardığımı belirtmek isterim. ***NOT: Bu incelemede kesinlikle spoiler yoktur. Yazar
Şule Gürbüz
Şule Gürbüz
' ü geç tanıdığım için kendisinden özür diliyorum. Çok az bir okur kitlesi bulunan bir yazarın kitlesine bir okuyucu daha eklendi. Yazar
Şule Gürbüz
Şule Gürbüz
ilk kitabı olan Kambur' u henüz 18 yaşındayken yazmış. Bu kadar erken bir yaşta böyle harika bir eserin ortaya çıkması tek kelimeyle mükemmel... İnanın ilk sayfalarını okurken Dostoyevski okuduğumu hissediyordum. (Özellikle Yeraltından Notlar) ve dönüp birkaç kez kitabın kapağına baktım emin olmak için. Çok ince bir kitap. 92 sayfa. İnceliğine aldanmamak gerek. Zaman ve mekandan yoksun, derin anlamlar içeren yoğun bir kitap. Tek seferde okunup geçilecek bir kitap olduğunu düşünmüyorum. Bence "Şule Gürbüz" okur sayısını artırmamız gerekir. :)
Kambur
KamburŞule Gürbüz · İletişim Yayıncılık · 20196,1bin okunma
184 syf.
8/10 puan verdi
·
4 günde okudu
Ben kimim? Sen kimsin? O kim? Biz kimiz? Siz kimsiniz? Onlar kim? Ben neden böyle davranıyorum? Sen neden böyle davranıyorsun? O neden böyle davranıyor? Biz neden böyle davranıyoruz? Siz neden böyle davranıyorsunuz? Onlar neden böyle davranıyor? İşte bu kitap bu sorulara ve nicelerine cevap veriyor. Neden bazen insanlara öfkeleniriz ve onlara düşmanlık duygusu besleriz? Neden bazen insanlardan korkarız? Neden bazen kendimizi değersiz hissederiz? Berbat bir duygu değil mi!! Neden kaygılanırız? Neden sorumluluklarımızı görevimizmiş gibi algılayıp sorumluluklarımızdan kaçarız? Neden bazen yalnızlaşırız ya da yalnız kalırız? Sınırlı bir zamana sahipken neden sanki sınırsız bir zamanımız varmış gibi yaşarız? İşte bu sorulara cevaplar veriyor. Peki bunların hepsinin yaşanmasında anne-baba ebeveyn tutumları etkili olabilir mi? Kesinlikle bunların altında yatan birinci neden ebeveyn tutumları. Sonra içinde büyüdüğümüz toplum, çevre, dünyayı algılayış biçimimiz, kültür, gelenek, görenek ve niceleri... Kitap bu konulardan bahsediyor ve bunların altında yatan nedenleri açıklamış. Ama bunlarla baş etme yollarından bahsetmemiş. Neden mi? Çünkü bu bir kişisel gelişim kitabı değildir. Ondan da öte bir kitap... Bu kitap bir defa da okunup bırakılacak bir kitap değil. Bu kitapla yaşamamız, bu kitabı içselleştirmemiz gerekiyor eğer et ve kemik yığınından oluşan insanın ruh dünyasını anlamak istiyorsak!!!
İnsan Olmak
İnsan OlmakEngin Geçtan · Metis Yayınları · 201922,9bin okunma
360 syf.
10/10 puan verdi
·
6 günde okudu
Belki de, seni az tanıyorum, demek, seni kendimden çok biliyorum, demektir.
Hakan Günday
Hakan Günday
kitapları arasında en iyisi hangisi diye sorsalar kesinlikle bu kitabın adını verirdim. Kitabın ismine aldanıp da "az" olduğuna bakmayın. Kitabın içi çok ama çok doluu.. Belki de 'az' her şey demektir. Kitap iki karakter üzerinde yoğunlaşmış. İki karakterin adı da Derda. Biri kadın olan Derda. Biri de erkek olan Derda. Tek farkı
Az
AzHakan Günday · Doğan Kitap · 201921,2bin okunma
112 syf.
10/10 puan verdi
·
3 günde okudu
"Bu dünyada kadın olmak zor, bu coğrafyada daha zor, hele bu ülkede daha daha zor!" Neden daha daha zor biliyor musunuz? Daha bugün bir kız, bir kadın öz babası tarafından öldürüldü. Yanlış duymadınız öz babası. (Sebep, neden her ne olursa olsun insan yaşamı her şeyin ama her şeyin üzerindedir.) Kitabın geçtiği yer olan Mısır'da daha üç gün önce aktivist "Sarah Hegazi" adında bir kadın sırf cinsel tercihlerinden dolayı tutuklanıp işkence gördü. Ve sonra "Ey dünya: Çok acımasızdın" diyip intihar etti. Yahu insan hayatı bu kadar mı değersiz yaa! Yazık, yazık gerçekten yazık!!! Kitabın kahramanı olan Firdevs'de - ki Firdevs gerçek bir kadının öyküsüdür - tutuklanıp idam ediliyor. Kitap ile ilgili hiçbir şey yazmayacağım, hiçbir şey belirtmeyeceğim. Bazı kitaplar vardır ya da bazı hayatlar vardır aranızdaki bağı kimsenin bilmemesi gerekiyor. Bu kitap da işte bu tür bir kitaplardan biri. Okuyun ama mutlaka okuyun bu kitabı, bu hayatı. Yazarın da belirttiği gibi kendimden, yaşamımdan, hırslarımdan, yalanlarımdan, ihtiraslarımdan utandım. Çünkü Firdevs gerçekleri haykırdı. Yara bere içinde bu yollardan geçti, yara bere içinde kaldı ama vazgeçmedi. ÇÜNKÜ O ÖZGÜR BİR KADINDI. ÇÜNKÜ O CESUR BİR KADINDI. FİRDEVS'E SELAM OLSUN! FİRDEVS GİBİ KADINLARA SELAM OLSUN!!!
Sıfır Noktasındaki Kadın
Sıfır Noktasındaki KadınNevâl El-Seddavi · Metis Yayınları · 201613,4bin okunma
140 syf.
8/10 puan verdi
·
4 günde okudu
dostoyevski'nin okuduğum ilk kitabı oldu. Kitap iki kısımdan oluşuyor. İlk kısım "Yeraltı" ikinci kısım "notlar" Birinci kısım ikinci kısıma göre dil olarak daha ağır bir üsluba sahip. Dikkati fazla vererek okunmalı. "Yeraltı" kısmında insanoğluna dair derin tahliller yer almakta. Yeraltı adamının anlık değişimlerini, ruhsal sorunlarını kendisini diğer insanlardan soyutlayışını ve bir o kadar da onlardan daha üstün gördüğünü muazzam bir şekilde ele almakta Dosto. İkinci kısımda ise yeraltı adamının fikirleriyle, düşünceleriyle örtüşen bir öyküye yer verilmiş. Ayrıca bu kitap Türkiye'de ünlü yönetmen Zeki Demirkubuz tarafından filme uyarlanmıştır. Kitap genel olarak bunalım, sıkıntı, dert, depresyon, melankoli, isteri yönleri ağır basan bir kitap.
Sadık Hidayet
Sadık Hidayet
-
Kör Baykuş
Kör Baykuş
ile Dostoyevski'nin Yeraltından Notları arasından hangisi daha bunalımlı, daha depresif bir karaktere sahip diye bir seçim yapmamı isteseler benim açımdan bu Sadık Hidayet'in Kör Baykuşu olurdu kesinlikle. Bu tür kitapları tok bir ruh haliyle okumakta yarar var çünkü bu tür kitaplar insanı intihara kadar sürükleyebilir.
Yeraltından Notlar
Yeraltından NotlarFyodor Dostoyevski · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2020127,9bin okunma
33 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.