Benim pek sevgili, çok sevgili, en sevgili yobaz Türkiyem. Adetim olmasa da yazıyorum bu satırları, bil ki, seni sevdiğim, haline üzüldüğümdendir dökülen satırlarım.
Cehaletin şeref nişanesi olan yobazlığı ne zaman silip atacaksın göğsünden? Ne zaman düşünen, sorgulayan, ışık saçan bir cevhere döneceksin? Bugün eleştireceğim seni, bugün kızacağım
Yurtseverlik, hürriyet, millet kavramlarını Türk fikir hayatına ve edebiyatına sokan kişi olmak ne büyük şeref. Ayakta alkışlanası, ne büyük onur. Ki yaşadığı dönem gözönünde bulundurulunca. Şuan bile düşününce ne zor birşeyi başarmış.
Ulu önderimiz Mustafa Kemal Atatürk'ün bile ne derece etkilendiği şu sözleri ile anlaşılabilir;
"Benim bedenimin babası Ali Rıza Efendi, duygularımın babası Namık Kemal, fikirlerimin babası ise Ziya Gökalp'tir der."
Namık Kemal’in ilk tiyatro yapıtı olan eser, Türk edebiyatı'nda romantik tiyatronun ilk örneklerindendir.
Eserin ilk sahnelenmesinden sonra izleyicilerin heyecana gelerek başlattıkları gösteri ve olaylar; yazarın tutuklanarak Mağusa'ya sürülmesine sebep olmuştur.
Eserin gerçek adı “Vatan”dır. Eser yayınlandıktan sonra uygulanan yasaklar ve sansür nedeniyle “Silistre” adı ile oynanmış ve yayınlanmıştır. Daha sonra da “Vatan yahut Silistre” adı ile yaygınlaşmış ve bu isimle kabul görmüştür.
Kısacık okurken tiyatroyu gözünüzde canlandırarak okuyacaksınız. Kitabın maneviyatını, taşıdığı ruhu hissettikten sonra okumamak elde değil. Okuyunuz okutunuz bu ruhu yaşatınız efenim.
" Yara erlerin tenine madalyadır.
Ölüm ise askerin son rütbesidir
Altıda bir, üste birdir yerin
Arş Yiğitler vatan imdadına! "
( youtu.be/5ZBpbbn_Ang)
Bu sahne kitabı okumak için bir sebep daha.)
Asım'ın Neslinden Beklenen Gençlik
Cumhuriyet döneminin büyük Türk mütefekkirlerinden olan Nurettin Topçu'nun Türkiye'nin Maarif Davası eseri, daha sonra öğrencileri tarafından derlenen 1939-1973 yılları arasındaki maarif konusuyla alakalı yazılarından ve konferanslarından oluşmaktadır. Maarif kelimesi anlam olarak eğitim ve
بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
KAHRAMAN ORDUMUZA
👉1-Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak;
İstiklal Marşımız "korkma" diye başlar. Biliyorsun ki bu, Resûl-i Ekrem'in Sevr mağarasında Ebû Bekir'e söylediğidir. Bunlar tesadüf değil." (İsmet ÖZEL)
İstiklâl Marşı'nın ilk kelimesi KORKMAdır. Buradaki korku ne can
Öncelikle söze, hiç Atay okumamış biri, Atay okumaya bu kitapla başlayıp da kitabı yarım bırakma gafletine düşmesin diye başlamak istiyorum.
Atay'ı okumaya başlamadan önce biraz araştırma yapmak gerekiyor. Nasıl bir dönemde yaşamış, kimlerle birlikte olmuş, kimlerden etkilenmiş vs. Tabii bu durum bütün yazarlar ve kitaplar için geçerli ama eğer
> İncelememi kaleme aldığım bu günün, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramımız ve güzel bir tesadüf olmasının vermiş olduğu keyifle başladım incelememe. Evet, gene geldik bir kitabımızın sonuna ve biz gerçek okurlar için sondan sonra olan en güzel kısmına. Güzel kısmına diyorum çünkü her okur okuduğu kitaba dair düşünce ve görüşlerini katarak iyi bir
Sembollerle dolu olan ve müthiş bir edebi/tarihi birikim içeren bu kitabı incelemek, dolayısıyla hakkını vermek oldukça zor. Mesela kitabın ana kahramanı Selim Pusat'ın askerlik yıllarında intihar eden yakın arkadaşı Şeref'in, aslında Selim Pusat'ın kendi şerefi olabileceğini size nasıl kolay yoldan anlatabilirim, bilmiyorum. Küçük bir deneme
Kızılderililerin Şeref Yasaları;
1 – Dua etmek için güneşle birlikte kalk. Tek başına dua et, sık sık dua et. Büyük Ruh dinler..
2 – Yollarında kaybolmuş olanlara karşı anlayışlı ol. Cehalet, kibir, öfke, kıskançlık ve açgözlülük, kayıp bir ruhtan kaynaklanır. Rehberlik bulmaları için dua et.
3 – Kendini, kendi kendine araştır, keşfet.
Momo..
Seninle tanışmamız 9 yıl öncesine dayanıyor. Dün gibi hatırlıyorum, 11 yaşına yeni girmiştim. Babamdan hediye olarak kitap almasını isterdim hep. Babam da ismine, kırmızı punto ile yazılmış olmasına, içerisindeki resimlere bakarak Momo'nun bir çocuk kitabı olduğuna kanaat getirmiş olsa gerek, elinde Momo'yla çıkagelmişti. Ee daha küçüğüm.
Bütün umutları tükenmiş, bütün imkanları elinden alınmış birinin zindanda yazdığı, benim de sıcak evimde, rahat koltuğumda mahcubiyet duygusu içerisinde okuduğum kitabın ilk cümlesiydi ve bu cümlenin sırf daha edebî bir giriş olsun diye öylesine yazılmamış olduğuna yazarın hayatı şahitti. Beni bu kadar etkilemesinin nedeni de buydu galiba.
Bu Hayatta bir Anam var, bir diğeri Zübeyde Hanımdır!
Bu Hayatta bir Babam var, bir diğeri Ali Rıza Efendi’dir!
Bu Hayatta bir tek ATATÜRK’üm var!
O da; Başkomutan!
Türkiye Cumhuriyeti’nin Kurucusu,
Anafartalar Kumandanı! Gazi! Mareşal! Başbuğ!
Mustafa Kemal ATATÜRK’tür….!!!
1908’de ki Mustafa Kemal düşmanları kim ise; 1915’te ki de onlardır.
bu kitap ne ciddi kavgaların, ne büyük ve yaygın sıkıntıların, ne de ezilen insanların romanıdır; bu kitap, mustarip bir ruhun iç çekişlerinin romanıdır. Sizlere hizmetten şeref duyan yayınevimiz iftiharla sunar: Tutunamayanlar..
“Roma’nın güneşi battı.”
Shakespere ve Eseri Hakkında:
William Shakespeare… Onu her incelemede uzun uzun anlatmaya gerek yok. İngiliz edebiyatının en büyük isimlerinden biri olmasının yanı sıra, dünya edebiyatı da ona çok şey borçlu. Antik Yunan’dan devraldığı tragedya sanatı bayrağını gururla ve büyük bir başarıyla taşıyan Shakespeare’in her