_Bazı insanlar kendi güneş sistemlerinde yaşarlar. Onları orada ziyaret etmek gerekir.
_En derin denizlerde boğula boğula becerirsin tek bir nefesle yaşamayı. En yüksek uçurumlardan düşerken öğrenirsin uçmayı. En derin yaralarla başlar en derin gülücükler.
_Sevdiğiniz insanları düşünüyorsunuz, ama daha derine inin, sonunda sevdiğinizin onlar
_Medeniyet, insanların ne kadar para kazandığıyla ya da kaç tane lüks arabaları olduğuyla ölçülmez. Medeniyetin para birimi Sanat’tır. Sanat aristokrattır ve sanatla uğraşan kimseler de yükselerek seçkinleşirler. Müzelerimizde ve kütüphanelerimizde korunan da sanatın ta kendisidir. Sanat Müzesi'ni ziyaret ettiğinizde göreceğiniz, insanların
_İnsan nasıl canını kurtarmak için kaçarsa bir ayıdan, ben de öyle kaçıyorum karım olduğunu iddia eden o karıdan. Ben artık kendimin değilim. Ben bir eşeğim. Bir kadının kocasıyım. Üstümde hak iddia eden kadına aitim. Siz nasıl atınız üstünde hak iddia ediyorsanız o da benim üstümde öyle. Bir hayvana sahip çıkar gibi istiyor beni. Hani beni bir
_Leviathan, her şeye egemen olan Devlet, büyük bir Ejderha, ölümlü bir Tanrı’dır. Leviathan, tüm bireylerin bedenselleşmiş biçimidir ama yapay bir bedendir. Devlet’in var olma amacı Güvenlik ve Barış’tır. Savaş gelmeden büyük bir Canavar yaratılır ve kanatları altına sığınılır. Bu büyük Leviathan‘ın doğması demektir. Herkes hemfikir olduğunda
_Aristo ile Hegel, diyalektiği oldukça geniş biçimde incelemiştir. Oysa asıl diyalektik, bugünkü doğabilim için en önemli düşünme biçimidir, çünkü ancak o, doğada ortaya çıkan evrim süreçleri, genel olarak iç bağıntılar ve bir araştırma alanından ötekine geçiş için benzeşimler ve bununla birlikte açıklama yöntemleri verir.
_Boşinanların en boşu,
(Dilek Ağacı: Mahmud'un vurulduğu yer. Dalda, ateş rengi çaputların arasında hemen kendini gösteren yeşil murat mendili, Mahmud' un boynundan tanıdığımız... Akşam çökmektedir. Geride kızıl günbatımı.
(Yezida girer. Yıkkın, bitkin, omuzları düşmüş; ama mağrur bir yenilgi içerisinde, ağaca kadar yürür; kararlıdır belli. Dalgın, dünyadan elini-eteğini çekmiş gibi dursa da, adımları kararlıdır. Ağacın dibine kadar gelir. Ağaca bağlanmış murat mendilini görünce irkilir, kendini tutamaz, küçük bir haykırışı elleriyle hapseder ağzına, sonra mendili ağlayarak çözer ağaçtan ve toprağa kapanır. Toprağı yoklar. Mahmud'un kanı hâlâ taze durmaktadır toprakta. Yeşil murat mendilini boynuna kurbanlık bağlar gibi düğümlü bağladıktan sonra, yerden Mahmud'un kanını alır, alnına sürer. Daha sonra kuşağından kalınca bir tebeşir çıkarır, ağacı da, kendini de içine alan genişçe bir daire çizer. Sonra gider ağacın dibine, dairenin ortasına oturur. Ölümü beklemeye koyulur. Eli saçına gider, saçının ilk örüğünü çözerken,
Işıklar.
Tüm söylediğim zihin, vücut ve ruhunun potansiyelini serbest bırakmak için önce düş gücünü geliştirmen gerektiği. Görüyorsun ki her şey her zaman iki kez yaratılıyor; ilkin zihin atölyende ve sonra gerçekte. Bu süreci 'taslak hazırlama* olarak adlandırıyorum, çünkü dış dünyada yaptığın her şey iç dünyanda bir taslak olarak başlıyor, zihninin
Hayatta neler olur,olduğu için inanırız.İş hayale
binince itirazlar üst üste yağar.Çünkü sadece bir tasavvurdur,bir nazari yedir,hayatın kendisi değil.Ne kadar benzeri olursa olsun,kendisi değil .
Sayfa 43 - BÜYÜK DOĞU YAYINLARI , HÜSREVKitabı okudu
19. yüzyıl sonu ve 20. yüzyıl başı sanayi devrimi kimyasallardan otomobillere kadar birçok yeni teknolojinin gelişimine sahne oldu. Zamanın en takdir edilen ve on devrimci gelişmesi muhtemelen 1884'te Fransa'da hava gemisinin icadıyla başlayan motorlu uçuştu. Akabinde ABD'deki Wright kardeşler 1903 yılında uçakla tarihin ilk başarılı test uçuşunu yaptı. 1908 yılında Alman bir pilot adını aracın mucidi olan Ferdinand von Zeppelin'den alan bir zeplinle 12 saatten fazla havada kaldı. Askeri havacılık hizmetleri Fransa ve Almanya'da 1909'da Britanya'da ise 1912'de faaliyete geçti.
I
Biliyorsunuz parkların
Sizi çağıran tarafları
İnsanın gizli, karanlık köşeleriyle oranlı
Orada saklanıyor onlar
Çünkü her türlü saklanıyorlar orada
Bir yağmur öncesinin loş sokaklarıyla
— Ada turnesine kısa bir ara nerelim. Son konuşmalarımızda Öztürk Serengil’in adı sıkça geçiyor. Daha sonra unutmadan, sizin Serengil ile daha bir özel ilişkiniz var ki, bütün Türkiye biliyor: Yeşşeeee, temem, bilakis...
— Bu üç karışık anlamlı sözcük, 1960’larda çok ünlenen komik oyuncu Öztürk Serengil’i çağrıştırıyor değil mi?.. Günümüz
HAMDULLAH SUPHİ TANRIÖVER
DOĞUM YERİ VE YILI
Hamdullah Suphi, İstanbul Aksaray'da Horhor'daki Abdüllatif Suphi Paşa Konağı'nda doğmuştur. Bu konak onun ölümünden sonra İstanbul Üniversitesi tarafından satın alınarak, muhafaza altına alınmıştır. Doğum tarihi ile ilgili olarak muhtelif tarihler 1884, 1885 ve 1886 yılları