Öncelikle arkadaşlar bu incelemeyi bir pedagog bir öğretmen veya bir eğitimci edasıyla yazmadığımı belirtmek isterim. Kaleme alırken bir sosyolog ve 20 yıl bu eğitim sisteminin içinde olan bir fert olarak kaleme aldım. Elimden geldiğince bilimselliğe girmemeye sadece kendi alanımın noktalarına değinmeye çalışacağım. Önce kitap hakkında sonrada
Herkese merhaba.
Bizim için küçük yapan için çok büyük bir sorundan bahsetmek istiyorum. Okunan kitapların sağdan soldan kopyalanarak alınan incelemelerinden. Bu şekildeki okurların neyi ıspat etmek istediklerini anlamış değilim ve inanın sadece kendilerini kandırmaktan öte bir şey yaptıklarını sanmıyorum.
İki gündür iki farklı kadın arkadaşın
Herkes ve her durum için geçerli, kapsayıcı yargıların, kişiye özel ve spesifik durumları tanımlıyor gibi aktarılmasıyla, kişinin bilişsel yanılgıya düşmesine, Barnum(Forer) etkisi denir.
Beynimiz, mevcut durum ya da geçmiş ile ilgili verilen bilgilerin doğruluk oranına bakarak, gelecek ile ilgili bilgilerin, doğru olma olasılığını hesaplar.
Dönüşmektir kötü bir insan olmak.Dönüşmek bir daha geri dönüşü olmayacak şekilde, bütün güzelliklerini içinden yıkıp geçmek.
Herkesin acısına yetişmeye çalışan bir insan iken bir gün, aslında insan denilen şeyin kurtarılmaya değmeyecek şu anda ne yaşıyorsa onu hakettiğini anladığında dönüştüğü şeydir.
Ne ben bir kahramanmışım ne de insanlar
Erich Fromm ‘un Sevgi Üzerine Yaptığı 11 Tespit ile "sevginin" ne olduğu ve ne olmadığı hususunda bizleri aydınlatıyor.
İnsanın içinde geçen her "isteğin" adını sevgi koyması kadar "ucuz" bir tanım olamaz. Karşınızdaki insana karşı bir duygu barındırıyor olduğunuzda "ben onu seviyorum" triplerine girmeyin.
Benimle aynı fikirde olmak zorunda değilsiniz diye belirterek, derdini, daha doğrusu dert edindiklerini olabilecek en açık ifadeyle serimlemiş bir yazarın kitabına yorum yapmak denli zor bir girişim olamaz sanırım. Sırf bu sebeptendir ki bu bir inceleme, eleştiri yazısı olmayacak.. Kitap Aziz Nesin’in kendisi tarafından seçilmiş, Aydınlık
ANTİK ÇAĞDA GÜCÜN SİMGESİ ALTIN POST İLE MODERN VE FEMİNİST BİR ÇIĞLIK; MEDEA
MÖ 431 'de Büyük Dionysia bayramında Euripides'e üçüncülük getiren Medea trajedisi, Antik Yunan tragedyalarının en etkileyicisidir demek abartı sayılmaz. Trajediyi incelerken öncelikle kaynaklar, ardından olayların gelişimi ve sonlanışı, son olarak da günümüz
Kendini bilmek!
Burada kişisel bilgiden kültürel bilgiye kadar uzanan bir düşünceyi her zamanki gibi coşkulu bir anlatımla anlatır Ai Şeriati. Kendisini tanımlayan tiradı ile:
Sizi rahatsız etmeye geldim!
Özellikle katil çocuklarıyız dediğinde ciddi bir rahatsızlık ve farkındalıklarla düşüncelere daldığım oldu. Rahatsız etti. Kendini bil derken
Seni tanımadan önce ağaçların çiçek açtığı ve yaprak döktüğü mevsimleri hep kaçırırdım derdi resim yapmayı sevdiğim halde denizin mavisini bilmezdim yaprağın yeşilinin her mevsimde değiştiğine dikkat etmemiştim seni tanıdıktan sonra o güne kadar tabiat resmi yapmayı sevmediğim halde bir ağaç bir yaprak küçük bir ot bile çizmiş olmadığım halde ve
_Eğer birinin ruhunu görmek istiyorsanız, ona hayallerini sorun.
_İnsan doğasındaki en derin prensip, "takdir edilme" isteğidir.
_Alaycı tiplerin aslında acılarını gizlemeye çalıştığı gerçeği doğrudur.
_İnsanın dünyadaki durumu, kedinin kitaplıktaki durumu gibidir; görür ve duyar ama hiç bir şey anlayamaz.
_Yanlış anlayanlar tarafından
“Şimdi benim şerefimi kirlettin” dedi. Herkesten önce önce annesi rezil etti. Köyde Mari’nin döndüğü duyulunca, herkes onu görmeye koştu, bütün köy halkı kocakarının kulübesinde toplanmıştı. Yaşlılar, çocuklar, kadınlar, kızlar, hepsi de görmeye can atan, aceleci bir kalabalık hâlinde toplanmışlardı. Mari aç, perişan bir hâlde yerde, kocakarının
171 Nebî (s.a.v.)'den ve Ashâb (r.a.e.)'dan bazı rivâyetler yapılarak kadınla erkeğin birlikte oturup görüşmesinin, zarûret olmadan konuşmasının câiz olduğu şeklindeki yanlış inanışa verilecek cevap nedir?
İslam'da haremlik-selamlık meselesi Kur'ân ayetiyle ve Peygamber (s.a.v.)'in bu ayetler indikten sonraki uygulamalarıyla sabittir.
Alt başlık: Bir Koltukta Çok Karpuz
Merhabalardan bir demet sayın okuyucular. ≈) Bugün sizlere yapabildiğim kadarıyla ilklerin ismi Halit Kıvanç'ı anlatacağım.
Hoş geldiniz. -Biraz uzun... Çayınızı kahvenizi hazır edin isterseniz. ≈)-
Nereden başlasam bilemiyorum, alt başlıkta da dediğim gibi bir koltukta çok karpuz... -kitabı buraya
_Yaşam, ufacık şeylerden, küçük mutluluklardan oluşuyor. Hiçbir şey büyük ve kutsal değil. O yüzden sözde büyük olan şeylere ilgi duyarsan yaşamı ıskalarsın. Yaşam bir bardak çayı yudumlamak, bir dostla sohbet etmek, sabah yürüyüşe çıkmaktır, ama illa belli bir yere doğru değil, amaçsız, son belirlemeden hareket etmektir. Böylece herhangi bir