İnsanın yaşama nedeni sadece var olmak değildir. Hele ki var olup dünyevi hırslara gömülmek hiç değildir. Nitekim Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed ‘’ Her an ölecekmiş gibi ahirete, hiç ölmeyecekmiş gibi dünyaya çalış’’ derken insanın nasıl bir denge üzerinde durması gerektiğini söylemektedir. İnsanın yaşama amacı gerçeği bulmak, anlamak, yorumlamak ve açıklamaktır. Bu düşünce ve inanç dengesinde insana yol gösteren ise aklıdır .
İçimde ‘Allah’a inanma’ diyen bir ses duyuyorum . Çünkü bir şeyin varlığına bu kadar aşkla inanmak ancak onun yokluğu konusunda bir şüphe, bir merak duymakla olur anlıyor musun ?
- Korkuyorum bu kadar fazla güzel şeyden. İnanamıyorum. Güzel olmayan gizli bir yanı vardır gibime geliyor .
- Umutlarının öyle fazla coşmasına izin vermezsen, hayal kırıklıgına uğramazsın ..
Hayatın ideali bir yerde oturmaksa ne diye insanlar her tarafta demiryolları yapıyor, gemiler işletiyorlar? Bu adamlara teklif edelim, İlya, dursunlar: Bizim bir yere gitmeye niyetimiz yok diyelim, diyelim.
Onun istediği, hayatı basit görmek ve olduğu gibi almaktı. Hayat sorunlarını çöze çöze zorluklarını daha iyi takdir ediyor ve yolunun yanlış yönde gittiğini görüp de doğruyu bulunca bununla övünüyor ve mutlu oluyordu ..
Ellerim ve dudaklarım korkudan buz kesmişti. Titriyordum. Ses yeniden duyuldu. Nefeslerimiz tuttuk. Tanrım, bu ses neye, nasıl bir şeye aitti böyle? O ürkütücü sesin sahibinden başka içeride kimsenin olup olmadığını anlamaya çalışıyordu. Görünüşe göre yalnızdık, başka kimse yoktu. Bizim ve o şeyin dışında ... sonra kulağıma şöyle fısıldadı ...