Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Dönüşüm
Vega bir gece elinde yeni aldığı üç kitapla çıka geldi ve içlerinden birini uyumama yardım etmesi için rastgele bana ödünç verdi. Tam tersi oldu: Bir daha eskisi gibi huzur içinde uyuyamadım. Kitap Franz Kafka'nın Dönüşüm'üydü.
Sayfa 296 - Can Yayınları
huzur, paket programlarla edinilebilecek bir şey değil, çünkü şey değil.
Reklam
Lakin huzur, paket programlarla edinilebilecek bir şey değil, çünkü şey değil.
Evet, Topkapı, dünyada benzeri olmayan, çok ilginç bir saraydır. Ancak "bütünlüğü olmayan" bu saray, dünyada bu yanıyla da benzersizdir. Yine dünyanın en güzel saray arazilerinden birinde gerçekleşmiş Topkapı Sarayı yerleşmelerinin rastgele olduğu, geçiştirilemez. Topkapı Sarayı biçimlenmesi ve gelişmesi, tek kişinin, yani padişahın huzur ve mutluluğuna dönüktür. Sarayda görevli öteki binlerce görevli, kendilerine ait yaşamlarından vazgeçmiş bir insan yığınıdır.
İnsanın hiç bir dile maruz kalmadan ne konuşacağı deneyi
VII. yüzyıl da Misir hükümdarı Psammetikos hiçbir şey duymadan yeni bir insan için ve hangi dilde konuştuğunu merak etmiştir. Bunu öğrenmek için de bir çobana, rastgele iki tane yeni doğmuş çocuk verir, bunların yanlarında hiç bir sözcük veya konuşma öğretilmeden büyütülmesini emreder. Çocukların yanında kimse ağzını açıp tek söz bile söylemeyecek, çocuklar ayrı bir odada kendi başlarına büyüyeceklerdi; çoban, bellis Keçileri alıp yanlarına götürecek süt içirip iyice doyuracak, sonra kendi işlerine b caktı. Yine bir gün çocukların karımlarını doyurmak için odaya giren çoban ön diz festa duran iki çocuğun ellerini uzatarak "Bekos!" diye bağırdıklarımı görür durum birkaç gün daha böyle devam edince çoban çocukları hükümdarın huzur çirartır. Psammetikos da çocukların "Bekos" dediğini duyar. "Bekos" Phrygia (Fr ya) dilinde "ekmek demektir. O zaman Psammetikos konuşmanın gereksinim doğduğu ve konuşulan ilk dilin Frigya dili olduğu kanısına varmıştır."
_Eğer birinin ruhunu görmek istiyorsanız, ona hayallerini sorun. _İnsan doğasındaki en derin prensip, "takdir edilme" isteğidir. _Alaycı tiplerin aslında acılarını gizlemeye çalıştığı gerçeği doğrudur. _İnsanın dünyadaki durumu, kedinin kitaplıktaki durumu gibidir; görür ve duyar ama hiç bir şey anlayamaz. _Yanlış anlayanlar tarafından
Reklam
Masonik Hiyerarşi _LUCİFER(İblis) : Mason İlahı _RT : 3 Kabbalistten oluşan En Üst Komuta Kademesi. (Tüm ezoterik bilgilere sahip Baş Hamam ve iki yardımcısı) ___ _13’ler Kraliyet Konseyi (Varlıklı Aileler) _33’ler Konseyi (Kıdemliler) _300’ler Konseyi - SANHEDRİN En Üst Yönetim Meclisi(Olimposlular) ___ _B’NAI B’RITH & BILDERBERG
_Edebini kaybeden kimse, kötülükten zevk alır. _Düşünmek, ruhun kendi kendine konuşmasıdır. _Adaletli olmak herkese eşit davranmak değildir, herkesin durumuna, konumuna göre davranmaktır. _Arzular ve duygular arabayı çeken iki at, akılsa onları yönlendiren arabacı olmalıdır. _Müziğin insanı götüreceği yer güzellik sevgisidir. _Görünen değişiyor,
_Evrenin sırlarını bulmak istiyorsanız; enerji, frekans ve titreşim cinsinden düşünmelisiniz. _3, 6 ve 9 sayılarının azametini bilseydiniz evrenin anahtarını elde edebilirdiniz. _Nefretiniz elektriğe dönüştürülebilseydi, bütün dünyayı aydınlatmaya yeterdi. _Evren enerjiyle doludur. Nesiller sonra makinelerimiz, evrendeki herhangi bir noktadan
_Sıradan sözcüğü neden bir küçümseme ya da bir hakaret ifadesidir? Neden sıradan olmayan sözcüğü, olağanüstü seçkin gibi takdir ifadelerini içinde barındırır? Neden sıradan olan her şey alçak ve bayağıdır? Sıradanlık, türün doğuştan sahip olduğu şey demektir. Onların kendilerine özgü alametifarikaları yoktur: Onlar tıpkı seri imalat mamulleri
Reklam
Kalbimde sıkıntılı bir huzur var ve dinginliğim tamamen kaderime razı olmamdan kaynaklanıyor. Bütün bunlar gelip geçiyor ve hiçbiri bana hiçbir şey ifade etmiyor, hepsi yazgıma yabancı - hatta kendi yazgılarını bile yabancı: Bilinçdışına ait şeylerden, insanın başına tuğla düşünce rastgele salladığı küfürlerden, bilinmeyen seslerin uzaklardaki yankılarından oluşan bir karışım - kolektif varoluş salatası.
Sayfa 32 - Can YayınlarıKitabı okuyor
Rastgele, gelişigüzel, tesadüfi, kaba, gündelik cinsel ilişkiler kurmakdan ve özellikle evlenmeden önce cinsel ilişki kurmaktan kaçının
Yenilenebilme! Nitelik uzayındaki yaşamlar, sorgular, eleştirir; yanlışını, özrünü, eksiğini görür; haddini bilir, kendini tanır; üleşmeyi başarabildiği için tartışır, diyaloğa girer, öteki insanlardan, toplumlardan, kültürlerden öğrenir; sorgulama sorgulaşmaya dönüşür, değişir, yenilenir. Yenilenebilme, cesaret işidir. İşte, nitelikli yaşam,
Kalbimde sıkıntılı bir huzur var ve dinginliğim tamamen kaderime razı olmamdan kaynaklanıyor. Bütün bunlar gelip geçiyor ve hiçbiri bana hiçbir şey ifade etmiyor, hepsi yazgıma yabancı- hatta kendi yazgılarına da yabancı: bilinç dışına ait şeylerden, insanın başına tuğla düşünce rastgele salladığı küfürlerden, bilinmeyen seslerin uzaklardaki yakınlarından oluşan bir karışım- kolektif varoluş salatası.
tramvaydayım, her zamanki gibi, insanların bütün somut ayrıntılarını ağır ağır gözden geçirmekteyim. benim için ayrıntılar birer varlıktır, bir kelime, bir harf. karşımda oturan genç kızın üstündeki elbiseyi öğelerine ayırıyorum: alelade bir kumaş olarak değil de elbise olarak gördüğüm için, kumaşı bir tarafa, dikişe verilen emeği bir tarafa; ve ayrışma sırası yaka hizasındaki özenli işlemeye geliyor; ipek iplikler bir yana, sarf edilen emek de öbür yana. ve birden, ilkel bir ekonomi politik kitabı okurcasına, fabrikalar, çeşit çeşit faaliyetler gözümün önüne seriliveriyor - kumaşın dokunduğu fabrika; elbisenin boynu saran yerini kıvrım kıvrım motiflerle süslemekte kullandıkları, kumaşın bir ton koyusu ipeklerin büküldüğü fabrika; ve fabrikaların içinde atölyeler -makineler, işçiler, terzi kızlar- , gözlerimi içeri çevirip yazıhanelere dalıyor, bir parça huzur peşindeki müdürleri görüyorum, muhasebe defterlerini nasıl tuttuklarına bakıyorum; ama bu kadarla kalmıyorum; hepsinin ötesinde gününü bu fabrikalarda, yazıhanelerde geçiren insanların ev hallerini görüyorum... bütün dünya gözümün önüne geliyor, sırf öbür ucunda kim bilir hangi kafayı taşıyan o esmer boynu saran, yeşil elbise üstüne daha koyu bir yeşille, rastgele işlenmiş, muntazam bir nakış karşımda duruyor diye. koca toplumsal hayat uzanıyor gözümün önünde. dahası, bir tramvayda, karşımda duran bir kadının fani boynunun etrafını, yeşil kumaş üstüne koyu yeşil ibrişimlerin kıvrım kıvrım sıradanlığı kuşatsın diye emek vermiş herkesin ruhunu, aşklarını, küçük sırlarını seziyorum.
Sayfa 369
78 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.