Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
YUNANİSTAN’DA MÜSLÜMANLARA SOYKIRIM!...
“1821 ile 1913 yılları arasında sürmüş menfur bir soykırım var ki, bizler bunu unutmayı tercih etmiş. Ve bundan hiç ders almamışız. 1821 yılında Paskalya Pazarı arasında özgürlük adına Yunanlı Hıristiyanlar 15.000 Yunanlı Müslümanı işkenceyle öldürüyor ve mallarını yağmalayıp evlerini yakıyorlar! Yunanlı kahraman Kolokotronis, hiç vicdan azabı duymaksızın övünmüş; çünkü cesetler o kadar çokmuş ki, atının nalları Atina’nın şehir kapısıyla sitadel arasında yere asla değmemiş. Peloponez’de çoğu kadın ve çocuk olmak üzere binlerce Müslüman, etrafı çevrilerek kılıçtan geçirilmiş. Binlerce mabet ve camii yerle bir edilmiş; öyle ki, bugün artık Yunanistan’da ya bir ya da iki camii kalmış durumda...”
Sayfa 313Kitabı okudu
200 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Bu iri iri kentlerde eksikliği hissedilen şey,o şey,acaba nedir? Ne?
Rasim Özdenören’in kent ilişkileri adlı bu kitabı çeşitli denemelerden oluşmaktadır. 48 tane denemenin oluşturduğu bu kitap yazarın kentle ilgili görüşlerini samimi bir dille anlattığı ve kanıtlamak için özel bir çabaya girmediği edebi metinlerden oluşmaktadır. Yazar kitabın ön sözünde bu kitabı yazma amacının hiçbir zaman sosyolojik ve ekonomik
Kent İlişkileri
Kent İlişkileriRasim Özdenören · İz Yayıncılık · 2018116 okunma
Reklam
Vakit bir hayli olmuştu artık. Mabetsiz şehri terk ediyordum. Dönüyordum. Yola, önüme yaşlıca birisi çıktı ve bana sordu: "Oğlum bu civarda camii Şerif var mı?" "Babam, dedim burada nâşerifler, var." Anlamaz gibi yüzüme baktı. "Bu şehirde mabut yok! Mabet yok!.." "Ne var ya?" dedi. "Burada oturanların ekseriyetinin mabutları cebinde, mabudeleri de yataklarında... İki yüzlü mabutlar, bir gecelik mabudeler..." Yaşlı adam bunları sessizce dinledi. Elindeki değneği ile heykelleri göstererek: -Ya şunlar ne? dedi.
Yahudi-İran Dostluğu
"Yahudileri kurtaracak kılıç İran kılıcı olacaktır. Keyhüsrev yenilmez bir adamdır. Babil'i istila edecek ve Yahudileri esirlikten kurtaracaktır. Yahudiler Kudüs'e dönecek, yeni bir şehir ve yeni bir mabet inşa edeceklerdir. Bu gerçekten bir cennet olacaktır.''
224 syf.
·
Puan vermedi
·
102 günde okudu
Olmak veya olmamak
Cumhuriyet neslinin ilk öğretmenlerinden olan Ahmet Hamdi Tanpınar 23 Haziran 1901’de İstanbul’da doğmuştur. Babası çeşitli yerlerde nâiblik ve kadılık yaptığından çocukluğunda sürekli şehir değiştiren yazar, yeni yerler ve yeni insanlar ile karşılaşma fırsatı bulmuştur. Yolu isimlerini edebiyat dünyasında çok sık duyduğumuz Yahya Kemal Beyatlı
Beş Şehir
Beş ŞehirAhmet Hamdi Tanpınar · Dergah Yayınları · 201911,4bin okunma
Mabet-Şehir-Yol
Bütün tarih boyunca nâmütenahi aksini yaptığımız ve nâmütenahi uzak yaşadığımız nâmütenahi derin mâna: 205 – Mescitlerinizi sade ve ziynetsiz, şehirlerinizi de şerefli ve gösterişli bina ediniz!
Sayfa 71 - Büyük Doğu Yayınları
Reklam
İnsan sadece bir kez 20 yaşına girer. Aynı masada oturmuştuk da sen o genç edebiyatçıyla ilgilenmiştin Münevver.O çay boğazından ne güzel iniyordu öyle. Hiçbir kadın sigara içerken güzel olmaz ama sen bir başka oluyordun. Hiç ilgilenmiyordun benimle. Özenle taranmış ve pahalı bir şapka kondurulmuş o saçlara – o edebiyatçıya- ne çok şey
Gazze Ölüyor!...
"Dua da bir ibadettir." Gazze’de bebekler ölüyor… Gazze’de anneler ölüyor… Gazze’de soykırım kol geziyor… Gazze ölüyor ve dünya seyrediyor. Çareler tüketilmiş, çareler çaresizliğe dönüyor… İslam ülkeleri suskun… Vicdanlar suskun… İnsanlık suskun… Gazze’de çare başka yollarla bulunmalıydı, buna inanıyorum. O başka yolların neler
O Araplar ki irsiyeti bozulmamış bir soydan geliyorlar ama zulüm ve insaniyette dünyanın diğer yerlerindekilerden beter bir isyan ve taşkınlığın içindeler. Ziraat ve üretim yok. Hayat çoğunlukla ticarete bağlı yürüyor. Bir de tefeciliğe. Bizans altınları, Sasani gümüşleri, Yemen dinarları Mekke pazarlarında hassas terazilere konulup el değiştiriyor ve faiz kabara kabara, tefecilik katlana katlana gidiyor. Şehir, gerek kervanların uğrak yeri olması, gerekse ulu mabet Kabe'nin kutsallığı yüzünden pek çok ziyaretçi çekiyor.
Şehir mabet ve insan
Bir zamanlar şehir insanı bağrında barındıran,ona kucağını açan "emin belde /güvenilir yer " iken modern zamanlarda bu işlevini yavaş yavaş yitirir olmuş, insanların çeşitli vesilelerle kendisinden kaçıp uzaklaştığı yerler haline gelmiş. Şehir değişip mahalle ve sokaklar usulca kaybolurken mabetler de tarihten bu güne taşıdıkları işlev ve anlamı şehirlerin nezdinde yer yer yitirerek , şehirle aynı kaderi paylaşmıştır. İnsanoğlu gönül merkezli ve sevgi eksenli yaşamaya basladiginda hem şehirler hem mabetler yeniden gülümseyecektir sakinlerine.
Sayfa 236Kitabı okudu
Reklam
Şehir ve Mabet
"Ahiret öyle yakın seyredilen manzarada O kadar komşu ki dünyaya duvar yok arada" Yahya kemal
Yine aynı yer Bap 3'te öyle katı bir emir var ki, başka ilahlara kulluk edelim diyen kim olursa olsun öldürülecek, taşlanacak, bir şehir olursa kılıçtan geçirilecek. Çünkü İsrail halkı Allah'ın mukaddes kulu imiş. Rab onları yeryüzünde bütün kavimlerden üstün kendine has bir kavim olarak seçmiş. Buna rağmen onlar yine de baş tanrılara tapıyorlar.
PDF Kaynak yayınları, 5. Basım 2008
Dünyanın başka yerinde var mı bilmem! Türkiye’de mabetsiz bir şehir var... Ankara’nın Yenişehir’i... Vakit bir hayli olmuştu artık. Mabetsiz şehri terk ediyordum. Dönüyordum. Yola, önüme yaşlıca birisi çıktı ve bana sordu: “Oğlum bu civarda camii şerif var mı?” “Babam, dedim burada nâşerifler, var.” Anlamaz gibi yüzüme baktı. “Bu şehirde mabut yok! Mabet yok!..” “Ne var ya?” dedi. “Burada oturan insanların ekseriyetinin mabutları cebinde, mabudeleri de yataklarında... İki yüzlü mabutlar, bir gecelik mabudeler...” Yaşlı adam bunları sessizce dinledi. Elindeki değneği ile heykelleri göstererek: - Ya şunlar ne? dedi.
Galleria Ataköy'de dükkânı olan biri, bir gazeteciyle görüşmesinde Galleria'yı Kâbe'ye benzetmiş. Benzetme, gerçekten de çoğunluğun Galleria'yla neden ilişki kurduğunu açıklıyor. Galleria'ya gitmek için, bir yolculuk yapmak gerekiyor. Bu açıdan Galleria, örneğin Beşiktaş Pazarı gibi gidilen, Karaköy ya da Aksaray altgeçitlerindeki dükkânlar gibi geçerken girilen, Şişli'deki pasajlar ya da Beyoğlu’ndaki dükkânlar gibi iş, sinema ya da tiyatro çıkışı uğranabilen bir yer değil, ancak "ziyaret edilebilen" bir yer. Ama aslında ne bir çarşı, ne de bir mabet. Geleneksel, tanıdık kavramların hiçbiri onu açıklamaya yetmiyor. Birçok açıdan bir mesire yerine, en çok da malların sergilendiği ve seyredildiği, Meta'nın ziyaret edildiği bir fuara benziyor. Galleria, alışverişi şehir hayatının bir parçası olmaktan çıkarıp kendi başına bir amaç, malları kullanım değerleri bütünüyle silinmiş bir değişim değeri haline getirmekle kalmıyor, bakılanla kurulan ilişkiyi de önemli ölçüde değiştiriyor. İnsanlara kendi şehirlerinde turist olma imkânını veriyor; mekânla kurulabilecek tanışıklık ilişkisinin imkânlarını tümüyle ortadan kaldırarak.
Sayfa 30 - Vitrinde YaşamakKitabı okudu
61 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.