YouTube kitap kanalımdaki videodan Tolstoy'un hayatı, bütün kitapları ve kronolojik okuma sırası hakkında bilgi edinebilirsiniz: ytbe.one/bsTzvrg-Pi4
Tolstoy'un bir başka gereksiz abartılan kitabından hepinize merhabalar... Tolstoy için çok yakın bir zamanda okuma rehberi hazırlamış olacağım ama ondan önce bu kitap hakkındaki
Rus Klasikleri= Dostoyevski
Hikaye= Çehov
Neredeyim ben? Burası neresi? Evime, evime gitmek istiyorum!
Bir taşra kasabasında bulunan bir akıl hastanesinde geçen bir olayı, bir söyleyişi, bir çatışmayı anlatmaktadır. Hastanede bulunan eğitimli İvan Dmitriç ile doktor Andrey Yefimıç ile arasnda geçen felsefi konuşmalar daha kitabı elinize alır
Bu kitabı bir cümle ile özetle derseniz şunu söyleyebilirim:
Yalnızca okursanız anlayamazsınız, içine girerseniz çıkamazsınız!
Lou Salome küstahça sayılabilecek bir notla Dr. Breuer ile görüşme talebini iletmiş ve bunda başarılı olmasıyla olaylara ilk adımımızı atmış oluyoruz bizde. Her şeyin başı sayılabilecek bu notun sonrasında olanlar ise
Siz sıradan biri olsanız da gözlem yapın birçok suç sizin sayenizde aydınlanacaktır. Bu kitap gözlem yapmanın gücünü anlatır. Sadece seyirci kaldığınız olaylar gün gelir sizi ta içine çekebilir. Ve siz yaptığınız gözlemleriniz ile bir suça bir cinayete ışık tutabilirsiniz. Hele ki Rachel gibi hisleri sezgileri güçlü bir kız iseniz bu daha da kolaylaşır. Rachel her sabah aynı trene biner ,tren ışıklarda durduğunda evleri ve içinde yaşayanları izler. Başlangıçta o trendeki kızdır. Fakat kitabın ortalarına doğru olayların içine dalar. Trenden izlediği sokağın biraz ilerisinde bir kadın cinayeti gerçekleşir. Ve Rachel kendini bu cinayetin tam ortasında bulur. Acaba cinayeti kim işlemiştir ve Rachel'le ne alakası vardır? Kitabın sonlarına doğru şaşkınlıktan bayılabilirsiniz:) Kitap baştan sona sürükleyici bir polisiye roman. Ben kitabı bir solukta okudum. Roman öylesine heyecan dolu ki kalbinizin hızlı hızlı atmasına engel olamayacaksınız. Ayrıca polisiyeye bir kadın eli değince nasıl zarif oluyor bir görün istiyorum. Trendeki Kız romanını okurken kendinizi unutup Rachel'in dünyasına geçecek ve kaybolacaksınız. Ben kitabı okurken kayboldum ve kitabı hatırladıkça hâlâ kayboluyorum. Okuyun bu kitap size çok şey katacak. Keyifli okumalar
Neresinden tutarsanız tutun, Selahattin Demirtaş' ın Seher' i ve Devran 'ı, Türk Edebiyatı' nda çok önemli bir yer edindi kendisine ve hikayeciliği yönüyle zamana direnip yarınlara kalmaya devam edecektir. Bu basit bir ideolojik düşünceyle açıklanacak bir durum değildir. Tabi ki siyasi ideolojilerin canı cehenneme. Edebiyat alemi öyle bir alemdir
Cengiz Aytmatov, kalemi bir annenin ağzından toprağa, insana, insanlığa ve varoluşa sesleniyor. Sahi neydi bizi ayakta tutan sebepler?
İnsanlığın ihtiyacı olan toprak gani gani verilmişken neyin telaşı? Kimin savaşı?
Toprak da başlayan güzel aşk ve bu aşka hatta bütün insanlığa zarar veren korkunç savaş. Yetmezmiş gibi her gün bir parça sönen umut… Beklemek, kocanı, çocuğunu, yakınını.. Bence bu bekleyişler boşuna değil. Giden geri dönecek diye bir parça hissiyat kalmış, O yüzden insanoğlu hep gözü arkada beklemeyi seçiyor. Haklı da siz olsanız beklemez miydiniz?
Satırlar Tolganay’ın Toprak Anaya dert yanması ve savaşı çaresizliğini anlatmasıyla, bizleri içerisine alıyor. En önemlisi de sıkı sıkı tutuyor, daha da bırakmıyor. Hapsolduğum satırlar, savaşın insanları nasıl yoğurup, mevcut düzeni bertaraf ettiğini adeta gözler önüne sürüyor. Paylaşmak ama neyi? Son kalan yiyeceğimi umudu mu? İsterseniz buna siz karar verin. Keyifli okumalar...
‘Bu dünyadan insanlar göçüp gider ama yaptıkları iyi şeyler kalır.’
Toprak AnaCengiz Aytmatov · Ötüken Neşriyat · 202261,5bin okunma
Sevgili dostlar merhaba;
Bu sitede bulunduğumuza göre hepimiz kitaplara, edebiyata, felsefeye, öykülere ilgi duyuyoruz demektir. Elbette bazılarımız da okumanın yanında kendini yazarak ifade etme yolunu seçebiliyor. Bana göre eğer kendi düşüncelerinizi kağıda aktarıyorsanız, bunu sırf kendiniz için bile yapıyor olsanız da siz bir yazarsınız. Bana da yazmak üzerine birçok soru geliyor. Bulunduğum senaryo yazarlığı atölyesinde her dönem yeni yazarlarla tanışıyorum. Bu yazarların genel olarak ortak özellikleri monolog yazılar yazmaları. Elbette hepsi çok değerli fakat hikaye yaratabilmek için yeterli değil. Yazarlar genelde kendi hayat ve düşüncelerini yazdığından, hikayenin içine başka bir karakter eklemekte zorlanıyorlar. Bunun yanında başka yazarların ürettiği çizelgeleri, diyalog yazım tekniklerini en azından okumak, kendimize uygun olan parçaları (birebir kopyasını değil) almak yazma konusunda işimizi kolaylaştırabiliyor. Kendimin ve yazma işiyle uğraşan insanların bilgi ve tecrübelerini aktardığım çalışmamı siz yazar arkadaşlarımla ücretsiz olarak paylaşmaktan mutluluk duyuyorum. Elbette bu çalışmada çok büyük bir iddiam yok. Fakat herhangi bir yazara ufacık bir fayda sağlaması bile beni çok gururlandırır. Çalışmama bu link üzerinden, Google Play Kitaplardan ulaşabilirsiniz: play.google.com/store/books/det...
Yaşasın Edebiyat!
Herkese merhaba! Uzun zamandır inceleme yazmıyordum. Bunun kesinlikle yapamamamdan kaynaklandığını düşünmeyin. Söylemek istediğim o kadar çok şey oluyor ki anca bir video ile anlatabilirim. Şimdi elimden geldiğince anlatacağım. Eğer yeterli gelmezse lütfen belirtin. Daha derinlere inebilirim. Ayrıca şunu da söylemek zorundayım. Benim uzun
Spoiler içerir.*
Bugün, normalden biraz daha uzun konuşacağım. Okuyor olduğunuz sayfaya bir ayraç yerleştirin, geliverin hemen. Çünkü, edebiyat camiasını ikiye bölmüş bir kitap hakkında düşüncelerimi belli edeceğim.
Bir ergen düşünün şimdi. Ya da kendi ergenliğinizi. Karakterimiz, cinsellik kelimesinin ne olduğunu iyi bilen ve dilinden bir türlü
“Ne inanılmaz, ne şaşırtıcı bir şaheserdir beyin. Ve bizler de ne şanslıyız ki, dikkatimizi ona yoğunlaştırmamıza olanak sağlayan teknoloji ve iradeye sahip bir neslin üyeleriyiz. Evrende keşfetmiş olduğumuz en harikulade şey bu: Beynimiz, yani ta kendimiz.”
Son zamanlarda okuduğum en iyi kitaplardan birini olabilecek en iyi şekilde tanıtıp
"Üşüyorum albayım, aceleden ceketimi giymeyi unutmuşum. Bakın ben bu konularda akıllı değilimdir işte: Sokağa nasıl çıkılacağını bilmem meselâ. Bende hayat bilgisi zayıf albayım.”
Rabia Nur
Peki siz Tehlikeli Oyunlar'ın albayına ne söylemek istersiniz?
......................................... albayım.
Gelin boşlukları doldurup dertleşelim 💫
Yorumunuzun sonuna başka bir okuru etiketlemeyi unutmayın. 🌸
Sizinle başlayalım
“Babalar alnımıza yazılan yalnızlıklardır” (H.Ali
Topbaş).
Franz Kafka’nın “
Babaya Mektup”unu okurken yalnızca dünya edebiyatında değil, bizim edebiyatımızda da baba oğul ilişkisini anlatan birçok hikâyenin ve romanın olduğunu fark ettim. Nitekim Oğuz Atay’ın “Korkuyu Beklerken”deki “Babama Mektup”undan Orhan