l Paulo Coelho gençken anne ve babası tarafından üç kez akıl hastanesine gönderildi ve aylarca hastanede kaldı. Sakinleştiriciler ve elektroşok verilerek tedavi uygulanmaya çalışıldı. Yazarımızın bu deneyimleri üzerine kurulu bir kitap.
l Bir insan neden ölmek ister? Sevgisizlikten mi? Parasızlıktan mı? Yoksa toplumun belirlemiş olduğu güzellik
Bitmeyen Kavga yı. Bu 3.kitabı olacak. Steinbeck in anlatımını net bir şekilde ayırt edebiliyorsunuz. Kitabın başına hiç bakmadan bu kitabı okusaydım kesinlikle bunu Steinbeck yazmış derdim. Bu önemli bi durum bence. İşci sorunları, yerlilere daha fazla dokunma, toplumsal sorunlar, toprak meselesi
"Halam ütü yapıyor ...Halam hep ütü yapar çünkü o çamaşır yıkamak ve ütü yapmak göreviyle bu dünyaya gelmiş bir melek :)..hep dışa kıvrılmış kısa çorapları var ayağında ..sanırım halamin ayakları yok :)..Halam hep pilili etekle dolaşıyor, hiç pantolonu yok ...elbisesi de ..doğuştan pilili etekli halam :)
.. ay benim teni esmer kalbi bembeyaz
O geceyi anlatmaya çalışmak ne kadar doğru bilmiyorum, ya da ne kadar kendimi ifade ederim onu da bilmiyorum. Bazı acılara sözler anlam yüklemiyor, tesirsiz kalıyor. 2022'de Haziran ayında öğleleyin yatak alttan üstte doğru sıçradı tabi bu durum bana normal gelmedi. Herkesin dilinde bi maraş depremi vardı zaten, hep ne zaman olacak
Kitabın başlığı sizi kitaptan uzaklaştırır mı yoksa yakınlaştırır mı bilemiyorum ama ben kitaba ilgiyle başladım. Başlıktan anlaşıldığı üzere bir intihar olacağı su götürmez bir gerçekti. Fakat intiharlar sizi ölüme ve karanlığa da itebiliyorken, aynı zamanda yaşama da bağlayabilir.
Paulo Coelho 'nun Simyacı kitabına göre daha geniş kapsamlı bir
Uzun zaman olmuştu Sait Faik okumayalı. Sait Faik'i çok seven bir arkadaşım var ve en çok sevdiği kitabı da bu. Özellikle bu kitabı seçmemin sebebi de bu arkadaşım oldu. Kitabı okurken arkadaşımı düşündüm, hatırladım sık sık, neden çok sevdiğini anladım kitabı, çünkü o da bir çok hikâyede üzerinden geçen nice seneye rağmen muzipliği, orijinalliği
Kitabı okuyalı tamı tamına 5 ay oldu. Ama ben inceleme yapma yetisini daha yeni görüyorum kendimde. Ne cesaretle gidip elime bir Oğuz Atay kitabı almıştım, nasıl okumuştum bilmiyorum, sanki bir hayalden ibaret her şey.
Kitapta her şey o kadar belirsizdi ki, kitabı okudum mu, yoksa bir film izledim de onun repliklerini mi hatırlıyorum, yoksa Hikmet
YouTube kitap kanalımda Boyalı Kuş kitabını yorumladım: ytbe.one/danHMzhKVrY
Şubat 2014. İkinci Dünya Savaşı'nın 70 yıl sonrası.
Polonya'nın Oświęcim şehrindeki Auschwitz Birkenau toplama kampında dolaşıyorum. Soğuktan nefesim donuyor. Aynı doğduğum yeri hayatımın en başında belirleyemediğim gibi Auschwitz Birkenau'da da
Sessizlik açtırdı gözlerimi. Yatakta doğruldum. Karanlık gökyüzüne baktım pencereden. Uykularımda bile düşünceme yuva yapan bu hikayeyi “Hepsi sadece metafor, sadece birtakım kavram yığını...” diye zihnimden kovmaya çalıştım. Tam o sırada arkamdan ince bir ses duyar gibi oldum. İrkildim. Kumandandı bu. Apaçık onun sesiydi. Onu göremesem bile
BLAU, DEBORAH F. 16 Yaş
ÖNCEKİ HASTANELER: Yok
İLK TANI: ŞİZOFRENİ
"Hiçbir zaman soğuk ya da açlık tehdidiyle karşılaşmadı," kızına yeterince sevgi ve ilgi verdiğini düşünen bir babanın sözleri bunlar. "İnsanlar onu hiçbir zaman sevmemişti zaten." Bu da kızın düşüncesi?
Neden akıl hastanesine düşer insan?
Ya da neden
Şu an incelemesini okumakta olduğunuz bu kitap çok değerli bir insana ait. O insan ki sanata olan bağlılığı neticesinde nice yollardan geçmiş, nice tecrübeler edinmiş ve ortaya mükemmel işler çıkartmış birisidir. Kim midir o kişi? Sedat Anar'dır.
Sedat Anar Halfeti'de doğmuş, büyümüş ve üniversiteye kadar yaşamını Halfeti'de sürdürmüş birisidir.
2 Temmuz
Sivas, Pir Sultan Abdal Şenlikleri
Yanmış insan eti kokusu...
"İnsanın yaşayacağı en tahammül edilmez acı, yanık acısıdır. Bunu hiç unutmayın ve ne olur yanmış hastalarınızın önce acısını dindirin." (s. 101)
Batman Çayı
Boğularak öldürülmüş 15 yaşında bir kız, ismi Hatice.
İki kuzeni tecavüz ediyor, dedeleri azmettiriyor,
Az evvel bitirdiğim ve kalbimin orta yerine bir yumru gibi oturan Ordular'dan bahsedeceğim bugün. Çevirisi Sevgili Süleyman Doğru'ya ait bir Latin Amerika Edebiyatı eseri. Su gibi bir çeviri her zaman olduğu gibi. 2006 Tusquets Roman Ödülü ve 2009 The Independent Yabancı Roman Ödülü sahibi aynı zamanda Ordular.
Kolombiya'da
Kendinizden bir şeyler bulacağınızı düşündüğüm ikinci hikayem ile sizlerleyim.. İlk Hikayem--> #30131366
“Acıdan Doğar İnsan”
Bir yıl önce…
Gözlerini açmaya çalıştığında biraz sızladığını hissetti. Elini yanağına götürdü, yüzünde pütürlü bir şeyler olduğunu hissetti. Sanki denize girmiş ve kızgın güneşin kor alevinde deniz suyu