Bu kitap yorumunu Instagram'daki "alintilarlayasiyorum" profilimde de okuyabilirsiniz: instagram.com/p/ChXgRAuNCSL
Bugün günlerden 17 Ağustos. Binlerce insanın hayatını kaybettiği o depremin üzerinden tam 23 yıl geçti. O yüzden gelin size 17 Ağustos 1999 gecesi yaşadıklarımı anlatayım.
Bilenler biliyordur, ben aslen
Kuran-ı Kerim hakkında kapsamlı, ilmi ya da ayrıntılı bir inceleme yapabilecek değilim, sadece belki de Kuran’ı yaşama ve anlama yolunda aynı yolun yolcuları ile hasbihal edip, okuma sürecinde düşündüklerimi paylaşmak niyetim.
Kuran-ı Kerim rehberliğinde yaşamaya başladığı ilk yıllarda; her inanan müslümanın kendince Kuran ayetlerini tefekkür
Az bir zaman oldu bu kitabı okuyalı ama nedense inceleme yazmadığımı fark ettim. Neden diye sorguladım da adının verildiği kitap kahramanının bir kadın olarak bende oluşturduğu silik sıradan tipi miydi acaba demekten kendimi alıkoyamadım.
Sıradan silik desem de okumakta tereddüt etmeyin aman sakın! Sıkıcı sıradan bir yaşamdan sıradan
Çünkü biri kayıp.
Sanrıların ortasında yokluğa doğru kayan, yasaklanmışı, kaybolanı düşünüp duran, tümümüzü yutacak o büyük yarığın farkında olan, kimi zaman bir filmin ortasına hapsolmuş, mışıl mışıl uyumanın hayalini kuran Anton Ssliharf mi kayıp yoksa?
Ya da o harf mi?
Rastlantı sonucu adı Gayb olan insanlar mı?
Ya da üstü kapalı olarak
Ben kendi Sosyolojik okuma geçmişimi ikiye ayırıyorum: Bauman öncesi ve Bauman sonrası...
Bauman öncesi dönemde akademik kavramlar arasına sıkışmış, gündelik deneyimlerle sosyolojinin savunduğu görüşleri bir türlü birleştiremiyordum. Sorunun benden kaynaklı olduğunu düşünüyor ve bir yetersizlik duygusuna kapılıyordum. Sosyoloji disiplinine özel
1)Kürk Mantolu Madonna'yı okumadan girmeyin hiçbir alıntıyı anlayamazsınız.
2) Fotograf veya ismine göre kimseyi takip etme. Ilgi alanların giren Kitapları okuyanları seç zaten ilerde herkesin huyunu suyunu nasil yazdığını anlarsın.
3) Siyasi yorum yapanlarla ağız dalaşına girme arkada destekleyeni var onun da çünkü pusuda bekliyor.
4)Yaşamın boyunca okuduğun kitapları bir günde işaretliyeceğim diye kendini heba etme yavaş yavaş yaparsın kimse az mı okudun diye yargılanmıyor burada.
5) Sabahlara kadar alıntı yazma. Kişinin az ve sürekli alıntı yapanı sevilir burda.
6) Sitedeki genel konu "yalnızlık" bunu sakın unutma.
7)Son olarak eski topraklara bulaşma. Onlar örgüttür. Burda herkes birbirini tanır. Her konusmaya ortasindan dalma mazisini bilmiyorsun. :)
Ben sitede bir-iki haftalık üye olarak bunları çıkardım var mi artıran :))
Kitabımı şuan bitirdim ve hemen bir inceleme yazmalıyım. Dex yayınlarının korku klasiklerini teker teker okuyorum. İlk olarak "Drakula'' yı okumuştum ve çok çok beğenmiştim. İkinci olarak ''Frankeinstein'' ı seçtim. Kitap hakkında tek bildiğim şey, farklı ceset parçalarının bir araya getirilip oluşturulan yaratığın hikayesi oluşuydu. Esere
Kitabı bitirdikten sonra aklıma babamla diyaloğumuz geldi. Bu sene ben de sınava gireceğim görürsün bak coğrafya ve tarihi tama yakın yapacağım özellikle tarihi dedi :D o kadar tv dizileri izliyorum diye de ekleyiverdi.
Dayanamadım önüne deneme koydum haydi çöz çöz diye tempo tuttum okurken yavaş yavaş okuyuşu donuk bakışları arada kendi kendine
Genelde Sabahattin Ali denilince akla ilk ”Kürk Mantolu Madonna” gelir ama benim için ilk sırada İçimizdeki Şeytan var. Başından sonuna kadar içine çeken, bağlayıcı ve sürükleyici bir tadı bulunmaktadır. Eserde Sabahattin Ali toplumsal gündemin kişilikler üzerindeki baskısını ve güçsüz insanın "kapana kısılmışlığını" etkileyici bir
Âdemoğlunun Maişetini Kazanması İçin Geceyi Gündüze Çevirebilir Mi? ”Hayır! O Halde, “Ey Geceden Sonra Güneşi Getiren, Arza Hayat Veren,Bütün Acziyetimize Rağmen Bizi Huzuruna Kabul Eden Kâdiri Mutlak! Sana Hamd Olsun!{20}
Eğer Dünyaya Gündüz Hükmünü Verseydin, Senden Başka Kim İnsanların Dinlenmesi İçin Geceyi Getirebilirdi? Gündüz Vur Ha Vur Çalışıp Yorulan Kulların İstirahat Etsin Diye Geceyi Getiren Kayyûm! Binlerce Defa Hamd Olsun. Ölüden Diriyi,
Diriden Ölüyü, Yumurtadan Tavuğu, Tavuktan Yumurtayı Çıkaran, Arza Hayat Veren, Yoktan Var Eden, Çürüyen Kemiklere Hayat Veren Muhyî Ve Mümît!{21}Sana Hamd Olsun!
Kulları Ne Kadar İsterse Onlara O Kadar Huzurunda Kalma Müsadesi Veren,Huzurda Kalışa Vesile Olan Kıraati Ne Kadar Uzatırlarsa Ecri De O Kadar Artıran Rabbim, Sana Hamd Olsun!
20 Bkz. Kasas, 28/71.
21 Rûm, 30/19.
Sayfa 24 - #Hüküm
Basın Yayın Dağıtım
Pazarlama
Abdullah KADIOĞLU
Karagümrük Mahallesi
Zeynelağa Sokak
No:12/1 Fatih / İstanbulKitabı okudu
Hayat da zamanın oyuncağıdır.
Ama tüm dünyaya hükmeden zamanın da
Er ya da geç bir sonu olmak zorundadır.
(William Shakespeare, Kral IV. Henry - 1, s. 128)
İlk olarak 1925 yılında, Raci’nin Hatıraları adıyla yayımlanan A’mâk-ı Hayal, Batılı bir anlayış içeren romanlardan farklı bir kurguda yazılmasıyla dikkat çeker. Nesir olarak kaleme alınan,
Bir inceleme yazısı için okumak istemeyeceğiniz kadar uzun arkadaşlar o yüzden hiç başlamamanızı tavsiye ederim.
Yaşadığımız çağda her iki cenahta da gerek sosyal platformlar gerek sözlü müzakereler yoluyla tartışma değerini sürekli koruyan kadının çalışması konusunda müstakil olarak kaleme alınan kitap sayısı yok denecek kadar azdır. (Nefes
"Eski Roma'da köleler çalışarak özgürlüklerini
satın alabiliyorlardı. Siz de kazandığınız
mevcut parayla özgürlüğünüzü satın almak
ister misiniz?"
Liseler, üniversiteler de okusak, yetmedi yüksek lisans doktoralar da yapsak birçoğumuz ekonomik olarak geleceğimize yatırım yapmayı bilmiyoruz. Mesleğimize göre küçük/büyük paralar
Bir süredir gotik edebiyattan bir şeyler okumak istiyordum. Aklımdaki,
Jane Eyre misali şato tarzı bir ev, çatıya kapatılmış bir ev sakini, yahut gizli saklı işleri olan bir uşak, geçmişi kazdıkça ortaya çıkan esrarengiz örtülü olaylar, hayaletli sihirli mihirli şeylerdi yahut