Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Bu dünyada adaletsizlikten ve şiddetten kaçıp sığınacak bir yer yok artık.
Sayfa 174 - İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okuyor
Kuşkusuz aşkımız yerinde duruyordu; ama yalnızca artık kullanılmaz durumdaydı; taşınması güç, içimizde bir taş gibi kımıltısız, cinayet ya da mahkûmiyet gibi kısırdı. Geleceği olmayan bir sabırdan ve inatçı bir bekleyişten başka bir şey değildi artık..
Sayfa 185 - Can YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
"... Önüne kesin bir hedef koyan her insan gibi, daha canlı ve daha azimli biri olup çıkıvermişti; ne istediğini ve bunun için neler yapması gerektiğini biliyordu. Yaşamakta olduğu değişim, yüzünden ve davranışlarından açıkça okunuyordu; artık kuşkucu, kararsız bir adam değildi."
Günümüzde sahtekarlık ve küstahlık artık sökmüyor beyefendi. Sahtekarlık ve küstahlıkla hiçbir yere varamazsınız beyefendi, ancak mahvolup gidersiniz o kadar.
Kendini öteki karşıtlığı üzerinden tanımlayan her özne sorunludur. Çünkü bu durumda karşı çıktığım ötekine ömür boyu bağımlı olurum. Kültür emperyalizmini alt etmenin yolu sürekli ona bağırıp çağırmak değil, onu yok sayacak ve umursamayaçak kadar birikim ve öz güven sahibi olmaktır. Batı kendini İslam yahut Doğu karşıtı olarak tanımlarken ne kadar hatalıysa biz de kendimizi Batı, Avrupa yahut Doğu karşıtı olarak tanımlamaya başladığımızda aynı tuzağa düşeriz. Ben, beni bir başkasının tanımlamasına izin verirsem artık kendim olamam.
"Sonunda, hayal kırıklığı içinde din yaşamını terkettim, başarısızlık ve yetersizlik yükünden kurtulunca da Tanrı inancımın sessizce kayıp gittiğini hissettim. Elimden geleni yapmış olmama karşın, Tanrı, yaşamımda hiçbir gerçek iz bırakmamıştı. Artık endişeli değildim, kendimi suçlu da hissetmiyordum. Tanrı, gerçeklik olamayacak kadar benden uzaklaşmıştı. Ama dinle olan ilişkim devam ediyordu ve Hristiyanlık tarihi ile dinsel deneyimin yapısıyla ilgili televizyon programları yaptım. Dinler tarihini daha fazla öğrendikçe, daha önceki korkularım daha çok doğrulandı. Çocukken sormadan kabul ettiğim öğretiler, gerçekten uzun bir zaman içinde ortaya çıkmış insan işiydi. Bilim Yaratıcı Tanrı'yı elden çıkarmış görünüyordu ve Kitabı Mukaddes üstüne çalışanlar İsa'nın hiçbir zaman tanrısallık iddia etmediğini kanıtlamışlardı. Saralı biri olarak, daha çok nevrotik nedenlerle görümler gördüğümü biliyordum azizlerin görüm ve vecdleri de böyle basit zihni tuhaflıklardan mı kaynaklanıyordu? Tanrı, gittikçe daha fazla insan soyunun kendisini kurtardığı sapkınlık olarak görünmeye başlamıştı."
Reklam
Ama sonra aklına bir şey takıldı: Ya her şey bir yanlışlıktan ibaretse? Ya bu cesaret sadece bir tür sarhoşluksa? Ya o cesaret aslında yalnızca mis kokulu havaya, harika günbatımına fiziksel acıların bitimine ve alt kattaki şarkılara bağlıysa? Ya birkaç dakika ya da bir saat sonra eski zayıf ve yeni Drogo’ya dönüşürse? Drogo’nun ayı görmeye vakti olacak mı yoksa daha önce mi gitmesi gerekecek? Odanın kapısı hafifçe sarsılıp gıcırdar. Belki bir esinti ya da böyle bahar akşamları görülen türden hafif bir rüzgardır. Belki de sessiz adımlarla gelen ve şimdi Drogo’nun koltuğuna yanaşan O’dur. Giovanni bir gayretle dikilir, bir eliyle üniformasının yakasını düzeltir, camdan dışarısı son bir göz atar, yıldızları son kez görebilmek için fırlatılan küçük bir bakıştır bu. Sonra karanlıkta, hiç kimsenin kendisini göremeyeceğini bilmesine rağmen gülümser. Halbuki, birisi ona "Yaşadığın sürece bu hep böyle olacak, sonuna kadar hep aynı şey." demiş olsaydı, o da kendine gelirdi. "Olamaz." derdi."muhakkak farklı bir şeyler olagelmeli, öyle bir şey ki, insan, 'artık sonuna gelmiş olsam bile beklemeye değmiş, diyebilmeli". Sonuçta dünyadan yapayalnızdı ve onu kendisinden başka sevecek kimse yoktu.
Zamanı azaldı artık, zorlanmış bedenimin, Olduğum gibi ölmeliyim, olduğum gibi... Aşk, bağ ve hiçbir utkuyu düşünmeden Kalıvermeliyim öylece kaskatı!
Sayfa 80
Mutfakta saat on ikiyi vurdu. Zaman artık var olmadığına göre, ne saçmalık! Anlamsız, tedirgin edici çan sesleri sonsuza dek var olan bir Olgu'nun, saniyeler ve dakikalar boyutunun dışında, güzellik, anlam, yoğunluk, derinleşen gizem boyutunda sürekli değişken bir Şimdi'nin orta yerinde yankılandı.
Sayfa 324 - İthaki YayınlarıKitabı okudu
" İçimde bir şeyler değişmişti ve artık olan olmuştu. Doğru ya da yanlış, mazur görülebilir ya da görülemez, olan olmuştu artık."
Sayfa 151Kitabı okudu
Reklam
"Rose'u 1603'ten beri görmemiştim ama aşk hâlâ taptaze, hâlâ çok güçlüydü ve artık bana acı veriyordu. Hiçbir fiziksel acının boy ölçüşemeyeceği kadar büyük bir acı."
Sayfa 25 - Domingo Yayıncılık
Ben de çok üzüldüm...insan, her daim insan..
MÖ 1274, Kral Murşili'nin Hitit tabletlerinden çevrilen VEBA DUASI: Ey tanrılar! Nedir bu yaptığınız? Ülkeye veba saldınız... Hatti ülkesi ölüyor, bu nedenle ekmek pişirip, içkiler sunamıyor! Tanrı'nın tarlasını süren çiftçiler de öldü. Veba bitmedi ve Hatti ülkesinde insanlar, ölmeye devam ediyor. Bense; yüreğimin acısına ve ruhumun kederine artık DAYANAMIYORUM... Hatti'nin Fırtına Tanrısı Efendim! Hayatımı bağışla, önünde diz çöküp yalvarıyorum. Merhamet et! Vebayı, Hatti'den uzaklaştır!... Efendim! İnsanın, günahkar olduğu doğru! Babam da günah işledi ve Size karşı geldi...ama ben hiçbir şekilde günah işlemedim. Babanın günahı oğula geçer, bana da babamın günahı geçti. Doğrudur!
Hakim'in Müstedrek'inde rivayet edip sahih dediği ve Zehebi'nin de buna katıldığı şu rivayete bakınız: "Esleme Ebu Arman anlatıyor: Kostantiniyye'de savaşırken (İstanbul'un muhasarası esnasında) muhacirlerden biri kendini tek başına düşmanın içine attı ve yakılarak öldürüldü. Bunun üzerine bazıları dedi ki: "Kendi eliyle kendini tehlikeye attı." Ebu Eyyub el-Ensari de bizimle birlikte savaşıyordu. İnsanların böyle konuşmalarını duyunca dedi ki: "Ey insanlar, biz bu ayetin manasını en iyi bilenleriz. Bu ayet bizim hakkımızda indi. Biz Allah Resulüne arkadaşlık yaptık. Onunla birlikte birçok savaşa katıldık. Ona yardım ettik. Ne zaman ki İslâm muzaffer oldu ve her tarafa yayıldı, biz de Ensar olarak bir araya toplandık ve sevinerek şöyle dedik: 'Allah bizi Resulullah'a sahabî kılmakla şereflendirdi. Çok şükür İslâm muzaffer oldu ve Müslümanlar çoğaldı. Malımızdan ve evlatlarımızdan bu yolda uzak kalmıştık. Savaşlar da bitti. Öyleyse ailemizin ve evlatlarımızın yanlarına dönüp bağımızla bahçemizle meşgul olalım, artık İslâm'ın bize ihtiyacı kalmadı.' Derken “Allah yolunda infak edin. Kendi ellerinizle kendinizi tehlikeye atmayın..." ayeti nazil oldu. (Hakim, Müstedrek) İşte buradaki tehlike cihadı terk ederek aile ve mallarla meşgul olmaktır.
Altın klozetlere sıçan Arap ayıları uyuşturucudan ve viagradan ölmeye devam edecek; biz ise şimdi ve hep, bütün politik, ekonomik, askerî bok püsür kavramları bir kenara iterek; "Yaşasın Türkistan, Yaşasın Güzel Türkistan" diyeceğiz. Ne işe yarayacaksa artık, bunu diyeceğiz. Umulur ki bir gün devletimiz şanına layık bir biçimde yönetilir ve biz de lafla ve romantizmle değil icraatla mazlumların sesi olan bir ülke oluruz.
Sayfa 115
Kendi yararlarına düşkün, açgözlü kimseler başa geçer ve başta olmayı keselerini doldurmak için bir yol sayarlarsa, orada artık iyi bir düzen arama. Çünkü herkes başa geçmek için birbirini ezecek ve bu iç kavgada hem kendilerinin hem de devletin başını yiyecekler.
Sayfa 239 - İş bankası kültür yayınlarıKitabı okudu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.