Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
"İnsan gençliğini aşka vermezse, gençlik ne işe yarar?" "Ama kaybeden sonunda siz olmuşsunuz?" "Kayıp mı? Kaç kişi böylesine sevebilmiştir dünyada?" "Ama bir kucak korla kalan siz olmuşsunuz." "İyi ya boş değildi kucağım." "Ama yandınız, kül oldunuz." "Ama vardım, kül bunun kanıtı."
Sayfa 104Kitabı okudu
“Ya bu gözyaşları neden Friedrich?” “Bana ‘benim sevgili dostum’ demeniz. Daha önce ‘dost’ sözcüğünü sık sık kullandım, ama şu ana kadar bu sözcük asla tam anlamıyla benim olmamıştı. Hep, iki insanın yüce bir ideal uğruna bir araya gelecekleri bir dostluk hayal ederdim. İşte burada, şimdi bu gerçekleşti! Siz ve ben böyle bir yolda bir araya geldik! Birbirimizin benliklerinin üstesinden gelme yolunda mücadele verdik. Ben sizin dostunuzum. Siz de benim dostumsunuz. Biz dostuz. Biz, ikimiz dostuz.”
Sayfa 367Kitabı okudu
Reklam
Buraya kadar neyse ama, çocukları ana babaların görüşlerini, anlık beğeni ya da sıkıntılarını ifade eden isimlerle gülünç düşürmek gerçekten de çok ayıp, siz de takdir edersiniz ki bir isim bembeyaz bir sayfa olmalıdır ki, kişi ömrü boyunca yazabileceği ne varsa yazsın.
Bu kitabı, hayatının bir döneminde cinsel taciz ya da tecavüze uğramış, hem ülkemiz, hem de dünyadaki tüm cinsel taciz ve tecavüz mağdurlarına armağan ediyor ve onlara buradan sesleniyorum; kendinizi suçlamayın, kormayın, kirlenmiş ve damgalanmış hissetmeyin, bundan utanmayın, olanları içinize atmayın, konuşmaktan ve başınıza gelenleri anlatmaktan çekinmeyin. Aslında kirlenen siz değilsiniz, onlardır. Siz değil, bunu size yapanlar utansın.
Tek başına bir grup olmak böyle bir şey
"İnsan bütün hayatını, sonunda yalnız kalmak için yaşıyor sanırım." İnsan bütün hayatını gerçekten insan gibi yaşadığında yalnızlık kaçınılmaz oluyor. Bu çocukken de böyle değil miydi zaten ya sen kendini onlardan çekiyorsun ya da onlar seni dışlıyordu. Bir de "Sen değil biz kazandık." edasıyla yapıyorlardı bunu. Dışlamayı
Siyahım da ondan. Oturup kâğıt oynarlar, siyahım ya, beni oynatmazlar... Kokuyorsun diyorlar. Bana sorarsan, asıl siz leş gibi kokuyorsunuz.
Reklam
İyiye ya da kötüye, kazanmaya ya da kaybetmeye, zafere ya da hezimete, aşağıya ya da yukarıya inanmayın. İster en dipte ister zirvede olun; mutlu veya kederli, sakin veya kızgın... Her durumda, aynı kalan bir cevheriniz, çekirdeğiniz vardır. Önemli olan "siz" işte odur.
Sayfa 242Kitabı okudu
Ya siz, ey zulmün sahipleri, çirkinliğin kapıkulları, haysiyet yoksulları... sizin nefretinizin bir ölçüsü var mı peki? İnanacağınız bir tanrı, insan olacağınız bir merhamet kaldı mı? Bu kadar büyük bir mezarın üstünde nasıl oturacaksınız?
Belki de siz uçmayı bilerek doğdunuz ama bunun hiçbir önemi yok çünkü neyin içine doğduysanız ana belirleyici de o olacaktır. Ama uçanlar hep ilginizi çekecektir ya da kendinizi suyu överken, gökyüzünü yererken bulacaksınızdır.
Apo (yazı uzun amma okunmaya değer)
Asrın liderimiz, Apo'yla müzakere meselesine açıklık getirdi. "Herhalde kalkıp özel villa tahsis edecek halimiz yok" dedi. Ki, daha önce iki defa villada oturmuştu. Biri Lazkiye' de, biri Roma' da. Roma' daki villanın adresi, Quartiere Inferno, Via Male'ydi. Türkçesi... Cehennem mahallesi, Kötülük
Sayfa 28 - Kırmızı Kedi Yayınevi - Üçüncü Basım: Aralık 2017, İstanbulKitabı okuyor
Reklam
Savaşın soluğu, ilkin çocukların minik enselerinde hissedildi. Ya siz? Utançla karışık bir endişe duymuyor musunuz haberleri izlerken...
"Yoksullardı çünkü bu dünyada iyi şans denen şey sınırlı miktarda mevcuttu ve onlar da bundan en ufak pay almamışlardı. Eğer şans gökten düşüp kafanıza konmazsa, eğer şans her sabah uyanıp üzerine yapışmak için birini aramaya çıktığında gelip de sizi bulmazsa yapabileceğiniz hiçbir bok olmaz. Dünyadaki insan sayısı, mevcut şans miktarından daha fazladır. Bu yüzden, ya o şansın ortaya çıktığı tam o anda, siz de bir kez ve sonsuza dek doğru zamanda ve doğru yerde olursunuz... Ya da olamazsınız. İşte bu durumda da... Olur öyle. Böyleyken böyle. Yapcak bi'şey yok. "
"Düşüncelerinizle, hoşlandığınız ve hoşlanmadığınız şeylerle, yargılarınızla ve yorumlarınızla daha çok özdeşleştikçe, yani izleyen bilinç olarak orada daha az mevcut oldukça, siz bunun farkında olsanız da olmasanız da, duygusal enerji birikimi daha güçlü olacaktır. Eğer duygularınızı hissedemezseniz, eğer onlarla bağlantınız kesilmişse, en sonunda onları fiziksel düzeyde bir hastalık ya da hastalık belirtisi olarak deneyimleyeceksinizdir. Geçmiş yıllarda bu konu hakkında bir hayli şey yazılmıştır, o yüzden burada bu konuya girmemiz gerekmiyor. Güçlü bir bilinç-dışı duygusal kalıp sizin dışınızda, bir olay olarak bile tezahür edebilir. Örneğin, ben, içlerinde bir hayli öfke barındıran, ancak bunun farkında olmayan ve bu öfkeyi ifade etmeyen insanların diğer öfkeli insanların -çoğunlukla, görünürde bir neden olmadan- sözlü, hatta fiziksel saldırılarına uğradıklarını gözlemlemişimdir. Onların yaptıkları güçlü öfke yayını belirli insanlar tarafından bilinçaltı olarak algılanmakta ve unların gizli öfkelerini harekete geçirmektedir."
Bütün başarıların ve dünyadaki tüm zenginliğin başlangıcı bir düşünce ya da hayaldir. -Napoleon Hill
Sayfa 43 - Kreatif YayınlarıKitabı okuyor
“Peki ya siz,” dedi Martin, “atmacaların her güvercin bulduklarında onları yediklerine inanıyor musunuz?” “Elbette inanıyorum,” dedi Candide. “E o zaman!” dedi Martin. “Eğer atmacalar hep aynı huya sahip idiyse, insanlar niçin kendi huylarını değiştirsin istiyorsunuz ki?” “Ah ama, arada büyük bir fark var,” dedi Candide, “zira özgür irade…”
Sayfa 101 - Can yayınlarıKitabı okuyor
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.