Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Mizancı Mehmed Murad

Mizancı Mehmed MuradTurfanda mı Yoksa Turfa mı ? yazarı
Yazar
8.0/10
383 Kişi
1.697
Okunma
62
Beğeni
4.130
Görüntülenme

Hakkında

Mehmet Murat Bey, Mizancı Murat (1854, Dağıstan - 15 Nisan 1917, İstanbul), Türk politikacı, gazeteci, tarihçi ve yazar. Tanzimat ve II Meşrutiyet döneminin önemli bir fikir adamıdır. Adı, 1886 yılında yayımlamaya başladığı Mizan gazetesi ile özdeşleşmiştir; hemen hemen tüm kaynaklarda "Mizancı Murat" olarak anılır. Ülkede meşrutiyetin ilan edilmesi için mücadele verdi. Kısa bir süre liderliğini bile yapmış olmasına rağmen Jön Türkler'le farklı düşüncelere sahip olduğundan meşrutiyet ilan edildikten sonra İttihat ve Terakki yönetimine muhalefet etti; devletin resmi ideolojisinin Osmanlılık, kültürel ideolojisi ise İslam birliği olması gerektiğini savundu. Devrinde yetişen yeni nesle tarih bilinci aşılamada etkili oldu. 1853 yılında Dağıstan'ın Huraki köyünde dünyaya geldi. Babası, Hacı Mustafa Efendi'dir. Dağıstan'ın özgürlük savaşçısı Hacı Murat'a atfen kendisine Murat adı verildi. 1864'te rüştiye öğrenimini tamamladıktan sonra lise öğrenimini için Sivastopol'a gönderildi; 1873'te Sivastapol İdadisi'ni bitirdikten sonra İstanbul'a geldi. Maliye nazırı Dağıstanlı Şirvanizade Rüştü Paşa'nın konağına yerleşerek onun tarafından himaye edildi. Şirvanizade Halep valisi olarak atanınca onunla beraber Halep'e gitti. Şirvanizade'nin ölümü üzerine İstanbul'a dönüp Sait Molla'nın oğullarına ders vermek üzere onun yalısına yerleşti. Rusça ve Fransızcayı bilen Mehmet Murat, Hariciye Nezareti Matbuat Kalemi'nde (Dışişleri Bakanlığı Basın-Yayın Müşavirliği) çevirmen olarak iş buldu. 1877'de Hilmi Molla'nın kızı Hasibe Hanım ile evlendi. 1877'de Mülkiye Mektebinde tarih ve coğrafya dersleri; 1880'de Darülmuallimin'de tarih dersleri vermeye başladı; bu okulda müdürlük de yaptı. 1882 yılında da Maarif Nezareti Teftiş ve Muayene Heyeti üyeliğine getirildi. 1876-1877'de Vakit ve İttihad gazetelerinde siyasi konularla ilgili olarak düzenli bir şekilde yazılar yayımlamış olan Mehmet Murad Bey,1886 yılından itibaren "Mizan" Gazetesini yayınlamaya başladı. Yazılarında hürriyet ve meşrutiyet üzerinde durdu. Yönetime eleştiriler yöneltmesi, takibe alınmasına ve şiddetli bir şekilde baskı görmesine sebep oldu; gazetesi sansüre uğradı ve sık sık kapatıldı. 1890'da Mizan'ın yayımını durdurdu. 1891'de Düyun-u Umumiye komiserliği görevine getirildi ve dört yıl bu görevi sürdürdü. Memleketin kalkınması amacıyla hazırladığı reform teklifi de padişahtan ilgi görmeyince, İstanbul'dan ayrılmaya karar verdi. Düyun-u Umumiye'deki yabancıların da etkisiyle Avrupa'ya kaçtı. Kasım 1895 yılı sonunda Sivastopol üzerinden Dağıstan'a ve oradan da Kiev-Viyana yoluyla Paris'e giden Mehmed Murad, sürgün veya çeşitli vesilelerle yurt dışında bulunan Jön Türkler ile temas kurdu. Ardından Ermeni meselesine bir çözüm bulmak umuduyla Londra'da başbakan Lord Salisbury ve Ermeni komitacılarla görüştüyse de bir sonuç elde edemedi. Paris'e döndüğünde İttihat ve Terakki Partisi'nin Paris şubesi başkanlığını yürüten Ahmet Rıza'dan da ilgi görmeyince Kahire'ye gitti ve Mizan'ı orada yayımladı. Bu dönemde yazılarında II. Abdülhamit'e ağır eleştirilerde bulundu. Bir makalesinde Sultan'ı tahttan ayrılmaya davet ettiği için idama mahkum oldu 1896 yılının Temmuz ayında tekrar Paris'e giden Mehmet Murat Bey, Kasım 1896'da yapılan kongrede Ahmet Rıza karşıtlarının desteğiyle İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin başına geçti. Cemiyetin merkezini Cenevre'ye taşıdı ve Mizan gazetesinin yayımını Cenevre'de sürdürdü. Artık cemiyet, Mizancı Murat'ın başında olduğu Cenevre ve Ahmet Rıza'nın önderlik ettiği Paris kolu olmak üzere ikiye bölünmüştü. Mizancı Murat'ın cemiyet başkanlığı, 1897'de istifa etmesiyle sona erdi. O yıl, İstanbul'da tanınmış bütün Jön Türkler'i toplayıp Trablusgarp'a sürgüne gönderen padişah, Avrupa'daki Jön Türklerin İstanbul'a dönmesini ve Jön Türk gazetelerin kapatılmasını sağlamak için serhafiye Ahmet Celalettin Paşa'yı görevlendirmişti. Mizancı Murat; İstanbul'a dönmeye ikna olan Jön Türkler arasındaydı. Mizancı Murat, gazetesinin yayımını durdurup İstanbul'a döndüğünde Ahmet Celalettin Paşa'nın padişah adına verdiği reform vaatlerinin gerçekleşmediğini gördü. Talep ettiği fikir özgürlüğü sağlanmamış, gazeteci göz hapsine alınmıştı. 1899'da Şura-yı Devlet Maliye Dairesi üyeliğine getirildi. 1908'e kadar bu görevde bulundu. 1908'de II. Meşrutiyet'in ilanıyla birlikte görevinden ayrıldı ve Mizan'ı yeniden çıkarmaya başladı. Bu defa iktidardaki İttihat ve Terakki mensuplarına muhalefet etmekteydi, İslami bir çizgiye kaymıştı. Bir süre sonra gazetesi kapatıldı, kendisi göz altına alındı. İtihat ve Terakki yönetimine karşı başlatılan 31 Mart İsyanı'na karıştığı öne sürüldü; sıkıyönetim mahkemesinde yargılandıktan sonra müebbet kalebentlik cezası ile Rodos'a sürüldü. Rodos ve Midilli'de yaklaşıl dört yıl kadar geçirdi. Bu sırada on iki cilt olarak tasarladığı, "Tarih-i Ebülfaruk" adlı Osmanlı Tarihinin, Köprülüler bölümü dahil olan yedi ciltlik bölümünü yayımladı. 1912'de genel aftan yararlanarak İstanbul'a döndü. Tedavi olmak için bir süre İsviçre ve Fransa'da bulunduktan sonra tekrar İstanbul'a gitti. Bazı gazete ve dergileri yayımlamayı, İttihat ve Terakki'ye muhalefet etmeyi sürdürdü. 15 Nisan 1917'de Anadolu Hisarı'ndaki yalısında hayatını kaybetti Anılarını 1908'de Mücahede-i Milliye adı altında yayınlamıştır. Ayrıca 1892'de kaleme aldığı tek romanı "Turfanda mı Yoksa Turfa Mı" otobiyografik özellikler taşır.
Tam adı:
Mehmet Murad Bey / Mizancı Murat
Unvan:
Gazeteci, Fikir adamı, Tarihçi, Yazar
Doğum:
Dağıstan, 1854
Ölüm:
İstanbul, 15 Nisan 1917

Okurlar

62 okur beğendi.
1.697 okur okudu.
28 okur okuyor.
482 okur okuyacak.
42 okur yarım bıraktı.
Reklam

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Günün iyisi de kötüsü de bulunabilir. Hüner katlanabilmektir.
Sayfa 267 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Tam insan olmak isteğinde olanlar geçim denilen savaşın acı ve tatlı deneyimlerinden pay almış olmalıdırlar.Açlık ve çıplaklık dünyasını öğrensinler ki tokluklarının da değerini bilsinler.
Reklam
Günün iyisi de kötüsü de bulunabilir.Hüner katlanabilmektir.
Sayfa 340Kitabı okudu
"Başka bir kimsenin canını yakmadım, lakin yüreğimi ezdim."
Sayfa 180 - Açık ve Gizli AşkKitabı okudu
İslam birliğinin oluşumunu sağlayacak şey kılıç değildir,eğitimdir.
Sayfa 178Kitabı okudu
Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları Türk Edebiyatı Klasikleri Serisi
bu yıl
F. Suna KOÇYİĞİT
F. Suna KOÇYİĞİT
suna hanım’ın heveslendirmesiyle
Sinem Aytop
Sinem Aytop
ile klasikleri okuma kararı aldık. kendim için liste hazırlarken güncel liste eksikliğini fark ettim. eksikliği gidermek için buradan da paylaşıyorum. 1) kuyruklu yıldız altında bir izdivaç
Kuyrukluyıldız Altında Bir İzdivaç
Kuyrukluyıldız Altında Bir İzdivaç
/ hüseyin rahmi gürpınar
Hüseyin Rahmi Gürpınar
Hüseyin Rahmi Gürpınar
2) mürebbiye
Mürebbiye
Mürebbiye
/ hüseyin rahmi gürpınar
Reklam

Yorumlar ve İncelemeler

Tümünü Gör
320 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
Yenisine mi tâbiyiz, çürük olanına mı?
1891 yılında ilk basımı yapılan kitap, gazeteci ve Jön Türkler'in öncülerinden Mizancı Murat tarafından kaleme alınmıştır. Yazarın ilk ve tek romanıdır. Bulunduğu dönemde mevcut olan romanların sade aşk, sevgili konularını işlemesi ve millî roman olarak adlandırılması Mizancı Murat'ı çok rahatsız etmiştir. Bunu dile getirmiş ve bazı eleştirilere maruz kalmıştır. "Tenkit ve itirazda bulunmak kolaydır. Hüner, öyle bir eseri meydana koymaktır." şeklinde şahsına yapılan eleştirilere cevap olarak bu eseri yazdığını açıklamıştır. Romanın başkarakteri Mansur Bey, Cezayir'de yaşayan köklü bir ailenin oğludur. Roman, Mansur Bey'in İstanbul'a gelmesi ile başlar. Kendisi doktor olan Mansur Bey, eğitimci kişiliği ve devletine, dinine bağlılığı ile örnek bir Osmanlı vatandaşını canlandırmaktadır. Onun vasıtası ile dönem içinde mevcut olan ahlak, ekonomi, din ve aile yozlaşmasını görmüş oluyoruz. Mansur'un eleştirileri ve çabası bugün bile bize örnek olacak düzeydedir. Hem dönemin şartları hakkında bilgi edinmek hem de bugün için dersler çıkarmak için gözden kaçmaması gereken bir eser olduğunu düşünüyorum.
Turfanda mı Yoksa Turfa mı?
Turfanda mı Yoksa Turfa mı?Mizancı Mehmed Murad · Bilge Kültür Sanat · 20121,681 okunma
296 syf.
8/10 puan verdi
·
4 günde okudu
MAARİF VE HİZMET HER ŞEYDİR
- Bu hayatta sevmediğin şey ne? Onu söyle. - Her şey; durmadan öteye beriye koşmalar, küçük ihtiras oyunları, hele de açgözlülükler, rekabetler, dedikodular, birbirine çelme atmalar, birbirini tepeden tırnağa süzmeler. (...) Bunlar arasında insanlık nerede? İnsanlık ufak paralar haline gelmiş. (İvan Gonçarov, Oblomov, s. 213) Tanzimat Fermanı’yla
Turfanda mı Yoksa Turfa mı ?
Turfanda mı Yoksa Turfa mı ?Mizancı Mehmed Murad · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20191,681 okunma
352 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
Abdülhamid döneminde yaşanan olaylar ve toplumun bakış açısı. Olması gereken ve olan durumun arasındaki büyük fark. Yaşananlar, yapılması gerekenler ve bunlar için çırpınan bir genç: Mansur Bey. Mansur Bey bildiğimiz ‘Gelecekçi’ yahut bilinen adıyla Fütürist bir kişiliktir ve okuduğum eski dönem yazılı eserlerine göre bunu belirten ilk yazarlardandır. Öyle sanıyorum ki ilktir. Yaptığı nedir? Kaybolmuş bir dönemde oluruna bırakmak yerine Köylerden başlayarak Kente doğru yapılan bir gelişmeden söz eder. Bunun adı da GÖÇ değil KALKINMA tabi! Dönemin tüm yazarları gibi dışa bağlı eserlerden etkilenen yazarlarımızın mutlaka kullandığı AŞK konusunu da ihmal etmeyen yazarımız bunun yanında daha çok yapılması gerekenleri anlatıyor. Kitap sizi biraz bunaltabilir (özellikle Parıltı Yayıncılık kazığını yediyseniz) ancak okudukça ve gördükçe fark edeceğiniz üzere çok güzel bir konuya değindiğini fark edeceksiniz. İyi akşamlar ve keyifli okumalar diliyorum..
Turfanda mı Yoksa Turfa mı
Turfanda mı Yoksa Turfa mıMizancı Mehmed Murad · Özgür Yayınları · 20081,681 okunma