Her şey sonsuza dek yok olmak üzere!
Fincayra ve üzerinde yaşayan herkesin kaderi tehlike altında.
Rita Gawr ve ordusu Öbürdünya’dan geri dönüyor!
Merlin bu tehdit karşısında imkânsız olanı başarıp
tüm Fincayra’yı birleştirmeli ve aniden ortaya çıkan
esrarengiz bir düşmanın zarar vermeye başladığı Fincayralı çocukları korumalı. Bir seçim yapmak zorunda kalan genç büyücü herkesi kurtarabilecek mi?
En uzun kış gecesi başlıyor!
Merlin hakkında kimse Barron ile boy ölçüşemez.
Bu kitabıyla yedi diyara renk, derinlik ve sevgi katmış.
Hayranları bu kitaba bayılacak.
Merlin 5T. A. Barron · Parodi Yayınları · 2019173 okunma
Merlin, Fincayra'ya, gökyüzü ve yeryüzü arasında uzanan
bu büyülü adaya umut getirdi.
Ancak Fincayra hala büyük bir tehlike altında.
Üstelik bu tehlikenin ilk kurbanı da Merlin'in annesi!
Annesini kurtarmak için Merlin'in tek umudu
Bilgeliğin Yedi Ezgisi'ni harfiyen öğrenmektir.
Ama bunun için yenilgiye uğratması gereken dev bir engel vardır: En ufak bir bakışı bile ölüme yol açan
insan yiyen bir canavar.
Bu kitap hakkında söylemek istediğim çok şey var. Öncelikle yazara teşekkür etmek istiyorum. Uzun zamandır hiçbir kitap içimi bu kadar ısıtmamıştı. Zaten onun da amaçlarından biri buydu, kilometrelerce öteden yazılan bir kitabın kalbimizde varlığını hissettirmesi. Karakterler kitabın sonunda huzura kavuştuğu için mutluyum, benim de içim huzurla
Suç, Ceza ve Vicdan Azabı
Nasıl başlık ama, mükemmel estetik duruyor değil mi ? Romanı ilk okuduğumda 12-13 yaşımdayken falan aklıma bu başlık gelmişti. “Ben olsam kitabın adını böyle yapardım” demiştim. İyi ki ismini ben koymamışım berbat olurmuş.
Neyse konumuz bu değil, kitabı incelemeden önce biraz vicdan azabını tanıyalım. Bu yazılar
Oysa bizim düşüncemize göre asıl tehlike yedi başlı devrim yılanında değil, bazı çevrelerin geleneklere bağlılıkla gösterdikleri, ilerlememizi frenleyen ısrarlı direniştedir.
En büyük fetih ve zaferinle bile gurura kapılma.
Çünkü İbrahimleştikten sonra da tehlike içindesin.
İsmail'ini kestikten sonra dahi tehlikedesin.
Zira İblis yedi renkli, yetmiş tuzaklı bir düşmandır!
Dün seni aldatmak için Ismail'in hayatını bahane ederken bugün Ismail'i boğazlamanı senin gurur kaynağın yapabilir.
İstanbul’da oturmaktayız.İşim için İzmir’e gittim.
Tam işim bitti dönecektim ki,İzmir.
Seferhisar’da oturan arkadaşım bizde kalmadan dönmek olmaz deyince.
Seferhisar’ı gittim.
Tam evden içeri yeni girmiştim.Dep- rem oldu.Çok korktum.Ortadoğu okul yıllarından arkadaşım,yerbilimci
hocasını aradım.Olan depremi sordum.
“Bu deprem küçük deprem ama İzmir
Seferihisar merkezli yedi derece
büyüklüğünde deprem bekliyoruz.
Çünkü oradaki fay hatları çok diri hemde yeryüzüne çok yakın Yöneticileri uyarıyoruz Seferhisar tehlikeli bölge tsunamide olabilir.
Buradaki yerleşim birimini buradan taşıyın “diye.
Peki bizim İstanbul için tehlike yok mu evimiz çok katlı akıllı bina.
“Çok katlı binalar daha deprem görmediği için henüz bilmiyoruz “
dedi.
Olanları bilginiz olsun istedim.
Cengiz Bektaş
Batılılaşma sürecine girdiğimizden bu yana Türkiye üç kefeli
bir terazidir. Terazinin bir kefesi üzerinde yaşadığımız toprakların gayri müslim karakterini öne
çıkarma taraftarı olanların doldurduğu kefedir. Bir diğerinde din faktörü belirleyici olmamakla
birlikte “yerlilik” ve “biz” duygusu sahibi olanlar yer tutarlar. Terazinin üçüncü kefesinde
1872 aralığında, 5. Süvari Birliği’nden Binbaşı Brown kumandasındaki üç bölüğü, Rio Gila ve Salt River Apaçilerine karşı gönderdi. Özellikle, başında Tshunts isimli bir şefin bulunduğu, taşkın kabileyi etkisiz hâle getirmek istiyordu. İzlendiğini hisseden bu grup, kanyonun yamacındaki ulaşılması güç bir yere sığındı. Buraya açtıkları mağarayı
_Rüya, gören olmadan da var olabilir. Rüya gören olmadan rüya mevcut olduğunda ise bu özgün gerçeklik gibi gelir. Siz yoksunuz ama kozmik bir akıl var. Brahma var. Bu yüzden bütün alemin Brahma'nın gördüğü bir rüya olduğunu söylerler. Bütün bu dünya bir rüyadır, bir mayadır. Ama bu her şeyin, tümün bir rüyasıdır. Kişisel bir rüya değildir.
Roma İmparatorluğu'nun büyüklüğü ve devamlılığı, kararlılık ve iyi talihe dayanmaktaydı ki bunları elde etme yolunda cesaret, mukavemet ve disiplin gibi konularda tüm herkesten daha üstün durumdaydılar. Egemenliklerini istikrarlı bir zemine oturtana kadar ne elde ettikleri başarılarla yetindiler ne de başlarına gelen felaketler nedeniyle geri adım attılar. Kimi zaman tek bir günde yirmi bin, kimi zaman kırk bin ve bir keresinde de elli bin adamlarını yitirmelerine ve şehirleri çoğu zaman tehlike altında olmasına rağmen hırslarını hiç kaybetmediler. Yedi yüz yıllık süreç boyunca çeşitli sıkıntılara ve tehlikelere rağmen, bu noktaya ulaşana ve kararlılıkları sayesinde refaha kavuşana kadar ne kıtlık dönemleri ne arka arkaya gelen vebalar ne siyasi karışıklıklar ne de başlarına bela olan buna benzer felaketler onların kararlı tutumuna zarar verebildi.
"Oysa bizim düşüncemize göre asıl tehlike yedi başlı devrim yılanında değil, bazı çevrelerin geleneklere bağlılıkla gösterdikleri, ilerlememizi frenleyen ısrarlı direniştedir..."
28 şubat'a kadar yanlış tekliflerle de olsa düzen değişimi isteyen Müslümanlar, o tarihten sonra artık düzen değişimi iddialarını terk ettiler. Zaten
"aman oyuna gelmeyelim","bu iş edebiyatla olur", diyerek fikir ve kavgadan kaçanların samimiyetle istemedikleri İslam düzeni İslam inkılabı davası artık hiç dillendirilmez oldu....
Onlar düzenin değişmesini istemediler çünkü düzen onlara belirli makamlar verdi: milletvekili oldular,
"yedi Güzel adam" oldular haklarında dizi yapıldı belediye,gazete ve üniversitelerde yer tuttular "külli irade"lerini
"ana vatanlarını" ürkütmekten hep çekindiler bu tavırlarını sürdürebilmek için kendilerini külli iradeleri için Bir tehlike bildikleri Büyük Doğu-İBDA' yı daima ve en adi şekilde yok sayma karalama ve karikatürize etmeye çalıştılar.
Fransız öğretmenler, Rusların evlerinde eşsiz bir konuma sahipti. Rusya'nın etrafını çevreleyen coğrafi, siyasi ve dil kaynaklı bariyerlere rağmen birçok Fransız öğretmen, 18. ve 19. yüzyılda buraya akın etti. Onları çok sayıda İngiliz dadı takip etti. Bu öğretmen ve dadılar, Rusya'nın Batılılaşmasında büyük rol oynadı. Rus eğitim ve
Evrenin Yapısı'nı okumak kolay değildir. Yedi bin dört yüz dizesi, Homeros'un Yunancasına öyküden Vergilius ve Ovidius gibi Latin ozanlarının epik şiirlerinde başvurdukları kafiyesiz altılı ölçüyle (heksametros) yazılmıştır. Başlıksız altı kitaba bölünen şiir yoğun lirik güzelliği, din konulu felsefi düşünceleri, hazzı, ölümü, maddi dünyanın karmaşık kuramlarını, insan topluluklarının evrimini, cinselliğin tehlike ve sevinçlerini ve hastalığın doğasını iç içe örer. Dili çoğu zaman çapraşık ve zor, sözdizimi karmaşık, genel entelektüel düzeyi şaşırtıcı derecede yüksektir.