Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Hukuk Kadın hakları ve evlilik
Hititlerde de kadınlar mirasa ortak olabiliyorlardı. Erkekler gibi kadınlar da çıkarılmış bütün yasalardan faydalanırdı. Onlar da Toprak sahibi olabiliyor ve günlük yaşamda söz sahibi olarak görülüyorlardı. Kadınlar kız çocuklarının evlenmesi için yanlış durumlarda erkek çocuklarını evlatlıktan atar eşleriyle de boşanıyorlardı. Miras konusunda eşi ölen bir kadın yasal olarak payına düşen hissesini alırdı. Hititlerdeki arkeolojik buluntular da bulunan tabletlerde Kadınların haklarını yasal hale getiren ifadeler işlemişlerdi. Yeni evlilikte çiftlere evler verilirdi. Ancak genellikle kadın evlenince baba evinde yaşamını sürdürürdü. Yani damat iç güveyi olurdu. Kadın kocası öldüğü zaman, yasa gereği Daha doğrusu geleneklerden dolayı kayınbiraderi, kayınpederi, ya da yakın bir akrabasıyla evlenmek zorundaydı.
Sayfa 88 - Parola YayınlarıKitabı okudu
Dolayısıyla akıllı malzemeler bizi büyük soruları düşünmeye itiyor: Daha iyi bir yaşam için gerçekten de gerekliler mi? Hayatlarımızı daha rahat hale getirmek için basit nesnelerin karmaşıklık düzeylerini artırmayı, kıymetli enerjimizden daha çok harcamak, kıt kaynaklarımızı daha da tüketmek pahasına tercih etmek gerçekten doğru mu? Daha az enerji ve kaynak tüketmeleri halinde bile başka sorunlar çıkıyor: Kendini onarabilen malzemeler ürünlerin ömürlerini uzatacağından, imalat sanayii ve ticaret için yeni bir zorluk anlamına geliyor. Ekonomiler buna nasıl uyum sağlayacak? Akıllı teknolojiler sadece seçkin bir zengin sınıfına mı hizmet edecek? Hayatlarımızı otomatikleştirmede eğer akıllı malzemelere fazla bel bağlarsak, onlara bağımlı olma ya da eleştirel ve bağımsız düşünüş becerilerimizi yitirme riskiyle mi karşı karşıya kalırız? Arkeolojik buluntular, insanlığın öyküsünü anlatır. Bir gün müzelerde bu akıllı malzemelerden arta kalanlar sergilendiği zaman, müzeyi gezenler bizim hakkımızda neler söyleyecek?
Sayfa 149Kitabı okudu
Reklam
144 syf.
7/10 puan verdi
Kitap boyunca gördükleri dehşet şeylerin tasvirini merak ederek çeviriyorsunuz sayfalarını. Her cümlesinden önce gördüklerinin inanılmaz kötü, deliliğe fazlasıyla yakın ve akla uymayacak gerçek şeyler olduğunu vurgulayarak sizi bir beklentiye sokuyor. Beklentinizi karşılıyor mu derseniz, orası biraz sizin hayal gücünüze kalıyor ama benim az da olsa karşıladı. Çünkü keşfettikleri yeni bir yer, yeni bir tür, buldukları buluntular, eserler, sanat figürleri ve bir çağda insan olmayan başka bir varlığın buluntularını okumak bir arkeolog olarak beni heyecanlandırdı ve sanki gerçekmişte tüm gelişim tabaklarını öğreniyormuşcasına okudum olanları. Her şey yeni bir dağın keşfedilmesi ve orada belki de bilinen en eski çağlardan bile önce yaşamın olduğu, kalıntıların ve hala yaşayan canlıların bulunması ve araştırma ekibinin yok oluşuyla başlıyor. İmkansız ama dehşet bir hayal gücüyle yazılmış ve tam bir korku edebiyatı Lovecraft kaleminden çıkma, üstelik en çokta sevdiğim kitabı oldu. Korku sevenlerin, biraz bilimsel bulgulara düşkün olanların fazlasıyla seveceği bir kurgu.
Deliliğin Dağlarında
Deliliğin DağlarındaH. P. Lovecraft · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20231,700 okunma
Ancak ele geçen yeni buluntular, burada Khrysopolis isminde bilinen Grek şehrinin varlığını göstermiştir bize. Aslında ne kadar ilginç değil mi her gün üzerinden geçtiğimiz, vapura yetişmeye çalıştığımız ya da alışveriş yaptığımız yerlerin altında bambaşka bir tarih yatıyor nokta
156 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
16 saatte okudu
Atatürk'ün, Sümerliler hakkındaki çalışması ve arkeolojik tezi.
1923 yılı 23 Nisan'da Ankara'da Büyük Millet Meclisi kurulmuştu. Artık yeni bir çağ başlıyordu. Türklüğünü unutmuş Osmanlı ümmeti yerine, kendini bilen bir Türk milleti canlanıyordu. Fakat Meclis'in büyük bir kısmı Osman­lı kafasını taşıyan yobazlardan oluşuyordu. Bunları Atatürk'ün kafasındakilere yöneltmek çelikten bir kafesi
Atatürk ve Sumerliler
Atatürk ve SumerlilerMuazzez İlmiye Çığ · Kaynak Yayınları · 2009247 okunma
Esik Kurganı, "Altın Elbiseli Adam"
Esik kurganının bulunması gerçekten Türk dünyası için önemli bir dönüm noktası olmuştur. İlk "Elbiseli Adam"ın hikayesine gelince; 7 Haziran 1969 yılında Tanrı Dağlarının eteklerinde bulunan Issık Gölü'ndebüyük bir sel taşkını meydana gelmiş akabinde Tanrı Dağlarına bakan yamaçlarda içerisinde Saka Dönemi'ne ait kurganların
Sayfa 110 - YeditepeKitabı okudu
Reklam
İran'da ve Orta Asya'da icat edilen birçok şey dünyada Arapların icadı olarak kabul edildi. Yeni buluntular yapan bilim adamlarının asıl kimlikleri çoğu zaman unutulmuştu. Hindistan'da kullanılan rakamlar da hâlâ dünyada Arap rakamları olarak bilinir. Rakamlar bulunana kadar Araplar harfleri rakam yerine kullanıyorlardı.
Sayfa 80 - Türk Tarih Kurumu YayınlarıKitabı okudu
76 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
6 günde okudu
Kalanlar
Tezer Özlü, kısa ömrüne rağmen Türk edebiyatında iz bırakmış kadın yazarlardan biri. "Kalanlar" adı üstünde ölümünden sonra kardeşi tarafından yazılmış metinlerin derlenmesiyle oluşan bir kitap. Günlük, hatıra şeklinde yazılmış kısa notlar gayet yalın ve akıcı bir dille yazılmasına karşılık, gayet karamsar bir tablo çizmektedir. Kitap 7
Kalanlar
KalanlarTezer Özlü · Yapı Kredi Yayınları · 20196,1bin okunma
Paranthropus boisei
Başlangıçta Olduvai Gorge bölgesinde "Ceviz kıran adam" için yeni bir hominini türü olan Zinjanthropus ortaya atıldı (Görsel 5). Bugün elde edilebilen buluntularla ve anatomik değişkenliğe ilişkin sonuçlara bakıldığında, adını Leakey'in kazılarının ana finansörü olan Londralı iş insanı Charles Boise'den alan boisei türü Paranthropus türüne dahil edilmiştir. 530 cm hacimli beyni, Paranthropus aethiopicus'unkinden biraz daha büyüktür. Yüz çok büyük, kemik çıkıntısı ise güçlü bir şekilde biçimlenmiştir. Azı dişleri bazen 2 cm'den daha büyük bir genişliğe sahiptir. Bu türün jeolojik olarak en eski kalınhları Kuzey Malavi'den (Malema, Görsel 5, yaklaşık 2,5 milyon yaşında), diğer buluntular Omo bölgesinden ve Konso-Gardula'dan (Etiyopya) ve ayrıca Kuzey Tanzanya' daki Natron Gölü'nün doğu kıyısından gelmektedir.
Tabletlerin bulunuşu
Bu büyük destan yedi kil tabJet üzerine kaydedilmiş olup, hepi topu binden biraz fazla satırı kapsamaktadır. Gün ışığına çıkan ilk parçalar 1848 ile 1876 yılları arasında Austen H. Layard, Hormuzd Rassam ve George Smith tarafından Kral Asurbanipal'in (M.Ö. yak. 668630) Ninova'daki büyük kütüphanesinin yıkıntıları arasında bulunmuştur. 1902'den 1914'e kadar-Asur ülkesinin eski başkenti- Aşur'da kazı yapan Alman heyeti de araştırmaları sırasında toprak altından, Babil öyküsünün Asurca bir değişkesine ait birtakım parçalar (özellikle I, VI ve VII. tabletler) çıkardı; bu değişke, kimi nüshalarında Babil tanrılarının kıralı Marduk'un yerine Asur tanrılarının kıralı Aşur'un konmuş ve Labmu'yla Lal}amu'nun da Aşur'un ana-babası diye gösterilmiş olmasıyla ayrılmaktadır. 1924-1925'te, destanın bir Yeni Babike değişkesine ait hemen hemen tamam iki tablet, I ve VI. tabletler, Oxford Üniversitesi'yle Chicago Field Museum'un ortak araştırma heyeti t~trafın­ dan Kiş'te bulundu. Nihayet, 1928-1929'da Almanlar VII. tabietin oldukça büyük bir Yeni l3abilce parçasını Uruk'ta (Kitabı Mukaddes'teki Erech) buldular. Bütün bu buluntular ve başka parçaların da (ki çoğunun nereden geldikleri belli değildir) antikacılardan satın alın­ ması sayesinde, destan hemen hemen bütünh.iğü içinde yeniden kurulabildi; büyükçe bir bölümü bugün de eksik olan tek tablet V. tablettir.
Reklam
490 syf.
8/10 puan verdi
·
29 günde okudu
Tarih yazıyla başlar. Yazıdan önceki buluntular, arkeolojik eserler hep yoruma tabidir, ne için yapıldıkları, nasıl yapıldıkları, ne amaçla kullanıldıkları ve daha nicesi hep yorumdur aslında. Ama yazı öyle mi? Yazı size anlatır her şeyi, yorumlamanıza gerek bırakmaz. Savaşı anlatır, barışı anlatır, yönetimi anlatır, kuralları, toplumsal hayatı,
Tarih Sümer'de Başlar
Tarih Sümer'de BaşlarSamuel Noah Kramer · Kabalcı Yayınevi · 2020572 okunma
Her şeyin ulaşılabilir olduğu bir dünyada hiçbir şeyin anlamı yoktur. İnanç da böyle değil midir? İnanmak için yüzde yüz kanıtsal buluntular dünyada bir anlam bırakır mıydı ki? İnancın değeri, önemi kalır mıydı?
Mezapotamya da ilk bulunan kanıtlar
Bu buluntular arasında hemen hemen en önemlisi, Kuzey Suriye'de, eski adı Ugarit," yeni adı Rasşamra'da çıkan tabletlerdir. Burada 1926 yıllarında kazı yapılmış. Bulunan bu tabletler çiviyazısından geliştirilmiş bir harf yazısıyla Batı Sami dilinde yazılmıştır.¹¹ Bu dildeki kelimelerin birçoğu İbrani kelimeleriyle paralel. Diğer taraftan alfabede sesli harfler var. Halbuki İbrani yazısında, Arapça gibi, sesli harf yok. Bu yüzden eski İbraniceyi okumak çok zor. Tevrat'ın aslı eski İbranice yazılmış. Bunu okuyup anlayabilmek için, bilimadamları Yunancası ile karşılaştırarak anlamaya çalışıyorlardı.¹² Ugaritçedeki vokaller yoluyla birçok şehir adları okunabildi. Diğer taraftan Ugarit metinlerinde yerli halk olan Kenanlıların inanışları, efsaneleri yazıldığı için, bunlarla Tevrat'taki bazı hikâyelerin ve dinsel inanışların anlaşılması mümkün olmuştur. 11 Ugarit, harf yazısında Finikelilere önderlik etmiştir. 12 Eski Tevrat, 10. 3. yüzyılda İskenderiye'de Yunancaya çevrilmiş, Tevrat'ın bir kitap halinde yazılması, 10. 4. yüzyılın içinde, Babil tutsaklığından sonra. Özellikle yaratılış, Adem, cennet, Tufan efsanelerinin Kenan'da olmaması, bu kısımların Babil tutsaklığından sonra yazıldığına kanıt oluyor.
Sayfa 24 - Kaynak yayınlarıKitabı okudu
412 syf.
8/10 puan verdi
·
17 günde okudu
"Tanrılaşan Hayvan: İnsan"
"Oysa Tarihte Adalet yoktur." Tarihi seven-sevmeyen birçok kişi tarafından dünya çapında okunan ve beğenilen bir eser olan
Hayvanlardan Tanrılara: Sapiens
Hayvanlardan Tanrılara: Sapiens
kitabı nihayet bende okuma fırsatı buldum. Kitap 4 ana başlıktan oluşmakta; 1. Bilişsel Devrim 2. Tarım Devrimi 3. İnsanoğlunun Birleşmesi 4. Bilimsel Devrim Kitabı incelemeden önce yazar hakkında
Hayvanlardan Tanrılara: Sapiens
Hayvanlardan Tanrılara: SapiensYuval Noah Harari · Kolektif Kitap · 201936,3bin okunma
270 syf.
·
Puan vermedi
·
8 günde okudu
M.Ö 12. Yüzyıl'da Orta Doğu coğrafyasında egemen olan Mısır, Hitit, Kenanlı, Asur Miken ve Minos uygarlıkları yaklaşık 100 yıl süren bir süreç içerisinde yıkıldı. İlk arkeolojik buluntular bu yıkımı depremlere savaşlara bağlasa da yapılan yeni kazılar sonucu ortaya çıkan kanıtlarla bu yıkıma kesin olmamakla birlikte kuraklık, kıtlık, depremler, ekonomik sistemlerin çöküşü, savaş ve istilaları kapsayan karmaşık bir felaketler zincirinin sebep olduğu ortaya konuluyor. Kitap yıkılan bu medeniyetleri birbirleri ile ilişkileri hükümdarları ve egemenlik alanları ile inceleyip yıkılışlarına sebep olan etkenleri Arkeolojik buluntularıyla okuyucuya sunuyor.
M.Ö. 1177 Medeniyetin Çöktüğü Yıl
M.Ö. 1177 Medeniyetin Çöktüğü YılEric H. Cline · Bilge Kültür Sanat Yayınları · 2018120 okunma
64 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.