Mesela neden senin odanda duran, sen sandalyende ya da çalışma masanda otururken, uzanırken, ya da uyurken, seni bütünüyle gören mutlu bir dolap değilim? Neden değilim?
“Belki de tükenmişimdir. Bir şeyler için uğraşacak çabayı kendimde bulamıyorumdur. Benim de emek vermeden güzel giden şeylere ihtiyacım vardır. Hep ben yorulmak istemiyorumdur. Yeniden inanmaya ihtiyacım vardır. Beni bana geri vermek istiyorumdur."
“Bu dünyada sana kötülük yapmak isteyen insanlar çıkacak karşına ama unutma ki iyilik yapmak isteyen de çıkacak. Kimi insanın yüreği karanlık, kimininki aydınlıktır. Geceyle gündüz gibi! Dünyanın kötülüklerle dolu olduğunu düşünüp küsme, herkesin iyi olduğunu düşünüp hayal kırıklığına uğrama! Kendini koru kızım, insanlara karşı kendini koru.”
Erkek, ilkel toplumlarda kadından çok daha değerliydi. Kadın, sadece kendisi için değil, doğurduğu çocuğun hayatta kalabilmesi için de erkeğe muhtaçtı. Bu durum kim bilir kaç bin yıl devam etti ve beyinlerimize erkeğin üstünlüğü adeta kazındı. Şimdi belki de sadece son bir yüz yıldır kadın gücünü önce kendi fark etti, sonra da hayata geçirdi. Zamanla bu da kazınacak beyinlerimize ama daha erken ve erken olduğu kadar da gerçek. Bunu bir an önce fark edebilen erkekler için mutluluğu yakalamak çok daha kolay olacak gibi geliyor bana. Bu gerçeği reddetmek ise kadınlar kadar erkeklere de çok şey kaybettirecek.