Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gelelim Mustafa'nın Deniz'ini kaybettiği denizden gelen bebeğe... Türkiye'nin içinden çıkamadığ göçmen meselesine esaslı bir dokunuş yapmışsınız. Televizyonlardan kıyaya vuran bebekleri, insanları gördük. Adına ne dersek diyelim, Aylan, Samir, Hamid... Suriyeli, Afganlı, Pakistanlı.. İnsanlığın her anlamda can çekiştiği bir
Sayfa 131Kitabı okudu
Gelelim Mustafa'nın Denizini kaybettiği denizden gelen bebeğe... Türkiye'nin içinden çıkamadığ göçmen meselesine esaslı bir dokunuş yapmışsınız. Televizyonlardan kıyaya vuran bebekleri, insanları gördük. Adına ne dersek diyelim, Aylan, Samir, Hamid... Suriyeli, Afganlı, Pakistanlı.. İnsanlığın -her anlamda- can çekiştiği bir noktadayız. Kapitalizm
Sayfa 131Kitabı okudu
Reklam
Yazar olmak, kendine değer katmak isteyenler okusun.. Orada görüşürüz…
Ferrari'sini Satan Bilge ilk olarak çok az sayıda basıldı. Kimse kitaba çok şans tanımıyordu. Bazıları başlığın insanların dikkatini çekmeyeceğini söyledi. Bazıları hiç tanınmayan birisi olduğum için kitabın asla satılmayacağı varsayımında bulundu. Bazıları, kişisel gelişim alanının da zaten çok dolu olduğunu söyledi. İlk seminerime yirmi üç
En son insanlar, yani biz homosapiens tarım devrimi…
2,5 MiLYON YIL BOYUNCA İNSANLAR, müdahale etmedikleri bitki ve hayvanlar yiyerek yaşadılar. Homo erectus, Homo ergaster ve Neandertaller incirleri dallarından koparıp yabani koyunları avlarken, incir ağaçlarının nerede kök salacağını veya koyun sürülerinin hangi çayırda gezebileceğini ve hangi erkek keçinin hangi dişiyi dölleyeceğini düşünmüyorlardı. Homo sapiens Dogu Afrika'dan Ortadogu'ya, Avrupa'ya ve Asya'ya, son olarak da Avustralya ve Amerika' ya dogru yayıldı, her gittiği yerde de yabani bitkileri toplayıp hayvanlar avlayarak yaşamını sürdürdü. Yaşam tarzınız sizi gayet iyi besliyor ve zengin bir toplumsal yapı, dini inanç ve siyasi dinamik sağlıyorsa başka bir şey yapmanıza ne gerek var ki? Bütün bunlar 10 bin yıl önce, Sapiens tüm vaktini ve enerjisini birkaç hayvan ve bitki türünün yaşamını değiştirmeye adayınca değişti. Gün doğumundan gün batımına kadar insanlar tohum ektiler, bitki suladılar, kökleri topraktan söktüler ve koyunları bereketli çayırlara sürdüler. Bu çabanın onlara daha çok meyve, tahıl ve et olarak geri döneceğini düşünüyorlardı. İnsanların yaşamında bir devrimdi bu: Tarım Devrimi.
Mesela yeryüzünde var olmuş hemen her toplum, tarih boyunca insanları çeşitli şekillerde sınıflandırdı. Ama ilginç bir şekilde bu farklılıklar evrensel bir karakter taşımıyordu. Mesela Amerika kıtasında yaşayan bir insan için derisinin koyu renkte olması ölümcül bir meseleyken, Asya'daki insanlar açısından hangi renkte göründüğünün bir önemi yoktu. Diğer taraftan Hindistan 'ın tarihinde çok önemli bir yer tutan kast sistemi, Avrupa daki birçok devletin ilgisini çekmemiş basit bir detaydı sadece. Yani Otto, söz konusu hiyerarşi olduğunda toplumlar arasında her zaman farklılıklar olmuştu. Ama bunlardan sadece bir tanesi diğerlerinden çok farklıydı çünkü neredeyse yeryüzündeki bütün kültürlerin hepsinde egemen olmayı başarmıştı. Bu ortak hiyerarşinin adı, cinsiyet ayrımıydı.
Sayfa 114
İnsan olmak zordur: Bunun tek nedeni yalan müessesesinin insan yaşamının bir parçası olmasıdır. Yalan söylemeden, yani doğru olmayan bir şeyi doğru farz edip dile getirmeden insan olunmaz. Tüm keşif ve icatların anası yalandır. Kolomb, Batlamyüs'ün dünya yüzünde Avrupa ile Asya arasında başka bir kıta bulunmadığı ve dünyanın çevresinin küçük olduğu yalanlarına inanmasaydı Amerika'yı keşfedemezdi. O bu yalanlara inandı, gitti ve doğru olmadıklarını buldu, ama bunu Amerigo Vespucci fark etti. Suess, Constant Prevost’nun dünyanın büzüldüğü, bu yüzden de okyanusların büyük çökeler neticesi oluştuğu yalanına inanmasaydı, östatik hareketleri keşfedemez, Arzın Çehresi adlı anıtsal eserinde özetlediği muhteşem jeolojik sentezini yapamazdı. Einstein, Newton’un yalanlarını ciddiye almasaydı, izafiyet teorisi ortaya çıkmazdı.
Sayfa 161 - Ka KitapKitabı okudu
Reklam
emperyalizm işbirliği içinde olan bir girişimdir. Hem egemen hem de köle buna katılır ve eşitsiz de olsa ikisi de içinde büyür. Modern emperyalizmin dikkat çeken özelliklerinden biri de, bir çok yerde gayet bilinçli olarak yerlileri modernleştirmeye, geliştirmeye, öğretmeye ve uygarlaştırmaya koyulmasıdır. Asya, Afrika, Latin Amerika, Avrupa ve Amerika'daki okullar, misyonlar, üniversiteler, hastaneler bu bölümün sayfalarını doldurur ve sömürge bölgelerde, emperyalist egemenliğin sert yanlarını ılımlaştırma ve insanileştirme yanında sözde modernleştirici eğilimler oluşturma etkisi de vardır.
*** Devrime dair müthiş bir inanç taşıyorduk. Çok kısa bir zamanda gerçekleşecekti. Dünyanın her yerinden 60’lardan başlayarak kalkışmalar vardı. Latin Amerika, Asya, Afrika, Avrupa… Vietnam,Küba.. Che ölmüştü ama efsane devam ediyordu. ***
Sayfa 67 - Ayrıntı YayınlarıKitabı okudu
Son bin yıl içinde yayılmış belli başlı diller arasında Avrupa'dan Amerika kıtalarına ve Avustralya'ya yayılmış olan Hint-Avrupa dilleri, Doğu Avrupa'dan bütün Sibirya'ya yayılmış olan Rus dili, Orta Asya'dan batıya Türkiye'ye yayılmış olan (Altay dil ailesinden) Türkçe bulunmaktadır.
Sayfa 482Kitabı okudu
Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra kaybettiğimiz imparatorlukla beraber bu kültür hazinemiz de yağma edilmiştir. Yüz seneden beri Avrupa, Asya ve Amerika kıtalarındaki devletlerin müzelerini, kütüphanelerini süsleyen bazı eserler bizimdi. Daha da esef verici olan bizde kalanların da derlenip toparlanamamış olmasıdır. Bilinçsiz, bağnaz bir tutumla hazine değerindeki eserler ziyan edilmiştir. Bilinen odur ki kütüphaneler dolusu eser sokaklara atılmış, bu eserlerin değerini anlayan bir Bulgar tüccar da onları kamyonlarla Bulgaristan'a taşımıştır. Buna benzer ne acı ve hazin hikâyeler var.
Reklam
İnsanlar bana gülümsüyor, kapıları eğilerek açıyorlar, satın almak istediğim her șeyi satıyorlar. Ama içlerinden beni aşağılıyor ve benden nefret ediyorlar. Onların gözünde zengin olmuş bir barbardan başka bir șey değilim. Sırtımda en güzel İtalyan kostümü de olsa, manevi bakımdan onların gözünde bir baldırı çıplağım. Niçin? Çünkü yenilmiş bir halka, mağlup bir medeniyete aidim. Tarihin pek esirgemediği Asya, Afrika veya Latin Amerika'da bunu çok daha az hissediyorum. Ama Avrupa'da hissediyorum. Sen hissetmiyor musun?"
Sayfa 222Kitabı okudu
Bir yüzün Asya ey kalbim bir yüzün Afrika Öbür yanın Avrupa Amerika Saatler nasıl yorulmazlarsa işlemekten Sen de yorulmuyorsun ey kalbim büyümekten
"Yeni Dünya Paylaşım" Sisteminde Türkiye , Amerika ve Avrupa tarafından ufak devletçiklere bölünüp paylaşılacak ülkeler arasındadır. Türkiye'nin Güneyi ve Güneydoğusu Amerikan-İsrail planı dahilinde Ortadoğu yönetim bölgesine dahil edilecek. Doğu ve Kuzeyi ise Hazar ve Kafkas planlamasında yine Amerikan kontrolüne girecektir. Batı bölgelerimiz ise gelişmişlik düzeyi nispeten yüksek olduğu için Avrupa Birliği tarafından hazmedilebilir parçalar halinde Avrupa'ya bırakılmıştır. Bu planlamada iki gücün paylaşamadığı tek yer İstanbul'dur. Tek süper gücün kontrolü altına girmesi halinde küresel güç dengelerini etkileyebilecek bir stratejik değere sahip olan İstanbul'un ortak yönetimli global bir merkez olması düşünülmekte. Hong Kong tipi bir şehir devlet olarak planlanan İstanbul; Avrupa, Asya ve Ortadoğu üçgeninde ''büyük güçlerin ortak faydalanacağı bir finans, kapital merkezi olarak işlev görecek.
Sayfa 444 - Alfa - Aralık - 2018Kitabı okudu
128'in nerede olduğunu bulamadık. Anlaşılan bizimkiler memleketi sevmiyor.
Memleketini seven adam, ama yalnız bizim burda değil, her yerde, Asya'da, Avrupa'da, Amerika'da, Afrika'da, ama sahiden seven, hanı, hamamı, çıkarı için değil de şöyle candan, yürekten, halkın sevdiği gibi memleketini seven insan, ve kendi halkından korkacak iş yapmamış ve memleketini satmayan Türk olsun, Bulgar olsun, Fıransız, ne bileyim, Sumatrali, hatta Alaman, onların kazanmasını ister.
Sayfa 443
Yüreksiz İtalya, cür'etsiz İngiltere, cesaretsiz Amerika, yüzsüz Rusya... Muvazenesiz Avrupa... Özürsüz kabineler, cevapsız sözler, ifadesiz yüzler... Dilsiz Avrupa...
Sayfa 108Kitabı okudu
901 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.