Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Freud'un rüya yorumu
"Yani insan bir şeyi unutmak için ne kadar uğraşırsa, bilinçdışında o kadar çok mu düşünür onu?" "Aynen. Bu yüzden de bilinçdışının gönderdiği sinyallere dikkat etmek gerekir. Freud'a göre bilinçdışının kapısını açabilecek 'altın anahtar' rüyalarımızdı. Nitekim en önemli eserlerinden biri de, 1900'de yayımlanan
Sayfa 493Kitabı okudu
Kendini İnandırma Sanatı
Genelde batıl inançlarım da yoktur, ama Chloe ile birlikte, önemsiz bile görünse bir dizi ayrıntıyı içgüdüsel olarak zaten hissettiklerimizin bir kanıtı olarak görmeye başladık; birbirimiz için yaratılmıştık biz . İkimiz de çift rakamlı yılların aynı ayında gece yarısı sularında (o 23.45'te, ben 01.15'te) doğmuşuz. Çocukluğumuzda klarnet çalmışız, okul piyeslerinde Bir Yaz Gecesi Rüyası 'nda (o Helena, ben Theseus'un uşağı) rol almışız. Sol ayaklarımızın baş parmaklarında iki büyük ben, arkadaki azıdişlerimizde ikimizin de dolgusu var. Güneşli havalarda ikimizi de hapşırık tutuyor, ikimizde de ketçapı şişesinden bıçakla sıyırarak alma huyu var. Hatta kütüphanelerimizdeki Anna Karenina 'ların baskısı bile (eski Oxford baskısı) aynı - bunlar küçük ayrıntılar belki ama inananlar yeni bir dini nasıl kuruyorlar dersiniz?
Sayfa 11
Reklam
İngilizler savaş sırasında övünülecek bir yönetim sergilememişlerdi. Demokrasiye hazırladıklarını iddia ettikleri bir ülkeyi askeri diktatörlük ile yönetmişlerdi. İnsanlık tarihinin gördüğü en berbat kıtlıklarından biri olan 1943 tarihindeki Bengal kıtlığına sebep olmuşlardı. Bizzat Churchill'in talimatı ile açlıktan ölmek üzere olan
_Mustafa Kemal, bir Türk’tü; Türk olmaktan gurur duyuyor; “Türkiye Türklerindir” parolasıyla yaşıyordu. Ne Tanrı’dan, ne bir kişiden ne de kurumdan çekinmeyen, tam bir devrimciydi. Onun için resmi ya da kutsal olan hiçbir şey yoktu. Türkiye’yi Padişah’ın ehliyetsizliğinden ve despotizminden olduğu kadar, yabancıların pençelerinden kurtarmakla
_Düşler, bilinçaltına giden kraliyet yoludur. Freud _Düşlerde akıl hastalarının yaşadıklarını yaşarız. Wundt _Deli, uyanık bir düş görendir. Düşler bize, gizli doğamızı göstermek ve ne olduğumuzu değil, eğer başka bicimde yetiştirilseydik ne olabileceğimizi ortaya koymak için vardır. Kant _Düşte insanın gerçek karakteri ortaya çıkar. Düşler, kısa
Aktörlük Sanatı, Sanat Kuramları, Görme Biçimleri
_Medeniyet, insanların ne kadar para kazandığıyla ya da kaç tane lüks arabaları olduğuyla ölçülmez. Medeniyetin para birimi Sanat’tır. Sanat aristokrattır ve sanatla uğraşan kimseler de yükselerek seçkinleşirler. Müzelerimizde ve kütüphanelerimizde korunan da sanatın ta kendisidir. Sanat Müzesi'ni ziyaret ettiğinizde göreceğiniz, insanların
Reklam
_İnsan, kim olduğunu ancak felakete uğradığında gerçekten anlıyor. _Önemsiz bir şahsiyet olan bu Habsburglu kadının kurduğu neşeli, tasasız oyun dünyasına devrim dalıvermeseydi, o da gelmiş geçmiş yüz milyon kadın gibi sakin sakin yaşayıp gidecekti. Dans edecek, sevecek, gülecek, süslenecek, çocuklar doğuracak, en sonunda da sessizce bir yatağa
_Aşırı tutku, büyü’dür ve olayları istediği yönde değiştirebilir. Güçlü bir tutkuya kapılanlar, herkesi büyüsel olarak etkileyebilir. Ruh, şiddetle istediği her şeyi böyle üretir. Sinkronistik (Büyüsel) olayların, duygu patlamalarının etkisine bağlandığını açıkça gösterir. Hepimizde elektiriksel, manyetik güçler var. Karşılaştıklarımızın,
Düşler - Histeri Üzerine
_Düşler, bilinçaltına giden kraliyet yoludur. Freud _Düşlerde akıl hastalarının yaşadıklarını yaşarız. Wundt _Deli, uyanık bir düş görendir. Düşler bize, gizli doğamızı göstermek ve ne olduğumuzu değil, eğer başka bicimde yetiştirilseydik ne olabileceğimizi ortaya koymak için vardır. Kant _Düşte insanın gerçek karakteri ortaya çıkar. Düşler, kısa
Sinema, edebiyat, müzik: Bunların kanbağı var; ayırt edilemezler. Kesişen kümeler gibiler; ortak üyeleri çok fazla. Organik temaslarına bir cerrah edasıyla yaklaşmıyoruz. Hani yapışık doğan ikizleri birbirlerinden ayırdıklarında içlerinden biri büyük olasılık ölüyor ya, bırakın, öyle yaşasınlar; toplum bir hilkat garibesi gibi görse de, doğaları bunun doğru olduğunu savunuyor. Şiiri, sinemayı, müziği birbirinden ayırmak ‘Sefiller’i yeniden kaleme almak gibi bir şey. Biz tamamıyla mutluyuz. O tamamı oluşturan, ilgi odakları değil, bir ŞEY’in yapı taşları. Aradaki ayrıntılar ise kişisel tavır olarak adlandırılabilir dostum!
Reklam
"Bir zamanlar, Almanya'nın Berlin kentinde Albinus adında bir adam yaşardı. Zengindi, saygındı, mutluydu; günün birinde gencecik bir metres uğruna karısını terk etti; sevdi; sevilmedi; ve yaşamı felâketle son buldu. Öykünün hepsi bu kadar. Biz de hiç üstünde durmayabilirdik, eğer anlatmaktan keyif alıp kâr elde edebileceğimizi bilmeseydik. Üstelik, her ne kadar bir insan yaşamının özeti, yosunla çerçevelenmiş olarak, bir mezar taşının üstüne kolayca sığarsa da, ayrıntılar her zaman hoşa gider."
Kahramanın, kahramanlığıyla ilgili olmayan günlük yaşantısı sansüre tabidir. Biz genellikle, kahramanın horlaması, annesiyle sürtüşmeleri, şakaları, nefesinin kokması, yüzünün kızarması hakkında hiçbir şey bilmeyiz. Sabahlan nasıl bir ruh hâli içinde uyandığından hiç haberimiz olmaz. Bu tür ayrıntılar, kahramanın insânileşmesinin başlangıcı, dolayısıyla ölümü demektir. Skandal sözcüğü, kahramanla ilgili olarak kullanıldığında, genellikle, onu insan olma durumunda “suç üstü” yakaladığımız anlamına gelir. Kendimiz yaptığımız halde kahramanımızın yapmasına izin vermediğimiz pek çok şey -içki içmek/kumar oynamak/zinâ işlemek ya da gülmek/yalan söylemek/kızarmak gibi- içimizdeki normali bir zaaf olarak gördüğümüzün kanıtıdır. İkiyüzlülüğümüz, kahramanı yaratıp tecrit etmemizle bitmiyor. İnsani zaaflar gösterdiği için, düşüşünde de onun üstüne çullanıyoruz. "Sadece insan" olduğumuzu düşündüğümüz oranda bir kahramana gereksinme duyuyor ve onun gücünü yüceltiyoruz.
Ve biz egzotikliğimizden hiçbir şey kaybetmedik... Show TV teşekkürler :)
Yemek tarihi zaman zaman şaşırtıcı ayrıntılar ortaya çıkarır. Örneğin, İngilizlerin turkey adıyla bildikleri kuş Batı yarıküresine ait, Amerika'nın keşfinden önce Doğu yarıküresinde bilinmeyen bir hayvandı. İngilizler bu garip kuşa akıllarına gelen en egzotik ülkeden esinlenerek turkey adını verdiler. Yakın Doğu'ya daha aşina olan Fransızlarsa "Hindistan'dan" anlamına gelen dinde kelimesini tercih ettiler. Zamanla, hindi Orta Doğu'ya getirildiğinde, kimi yerlerde, akıllara gelen en egzotik isim olan habashi, yani Habeş (Etiyopya) kuşu olarak adlandırıldı. Aslında bu kuşa "Amerikan" demek belki de daha doğru olacaktır, ama o zamanlar insanlar ne bu isme ne de bu yere aşinaydı.
Sayfa 110 - Arkadaş YayınlarıKitabı okudu
Mustafa Kemal politikayı bir yana itti. Artık yapılması gereken bir işi vardı. Kuzey Afrika'ya gidip İtalyanlar'la savaşmalıydı. Suriye ve Mısır'dan geçen uzun kara yolu dışında Türkiye'nin Kuzey Afrika'yla bağlantısı kesilmişti. İtalyanlar denizin denetimini ellerinde tutuyorlardı; filoları Çanakkale Boğazının da çok
Mustafa Kemal politikayı bir yana itti. Artık yapılması gereken bir işi vardı. Kuzey Afrika'ya gidip İtalyanlar'la savaşmalıydı. Suriye ve Mısır'dan geçen uzun kara yolu dışında Türkiye'nin Kuzey Afrika'yla bağlantısı kesilmişti. İtalyanlar denizin denetimini ellerinde tutuyorlardı; filoları Çanakkale Boğazının da çok
59 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.