"Her şey her zaman, içinde olduğumuz anda gerçekleşir, başka bir an veya başka bir fırsat yoktur. İnsanlar, geçmişi ve geleceği sürekli düşünerek yaşamın özü olan şimdiyi kaçırır- lar ve bunun farkına bile varmadan ölüm anında pişmanlık- larla çekip giderler. Änı kaçırmak aslında hayatı ıskalamak demektir. Ne kadar enteresan; bize verilen en
Elbette öteki günler gibi bir gün olmayacaktı o gün. Çünkü meşakkatlerle geliyordu. Çünkü bekleniyordu. Her beklenen gibi, o da, sabırları kanırtarak bekleniyordu.
İnsanın hikâyesi, onu beklediği değil aradığı yerdeymiş. Meğer hikâye ancak bulmak istediğinde anlatırmış kendini. Mesele kime kulak vereceğini bilmekmiş.
Tarihçi, "Aynı şekilde," diye devam ediyordu, "ebeveynlerinin seçtiği beyefendiyle evlenmeyi reddeden kız evlatların, bir odaya kilitlenmek ve orada sağa sola savrularak iyice hırpalanmak gibi cezaları hak ettikleri düşünülürdü. Onların maruz kaldığı bu tür davranışlar, toplumdaki insanları kesinlikle dehşete düşürmezdi. Evlilik kişisel bir beğeni olayı değil, aileleri ilgilendiren bir para hırsı sorunuydu; özellikle de 'şövalye' niteliklerine sahip olması beklenen üst sınıflarda... Evlilik sözü, genellikle taraflardan biri ya da her ikisi daha beşikteyken verilir ve evlilik de onların dadılarının 'nezareti'nden çıkmalarından hemen sonra gerçekleşirdi."
Kapitalizmin en büyük başarısı belki de her şeyi/değeri ''metalaştırma''sında, eklemlenebilme kabiliyetinde aranmalıdır.
Her değer, ideoloji onun için markaya dönüştürülebilecek potansiyel bir pazar alanıdır, bu nedenle en karşıtına eklemlenmekten çekinmez…
Kapitalist toplumun değerleriyle çatışması beklenen değerlerden beslenen Batı''daki siyasal muhafazakarlık tarihsel olarak nasıl kapitalizmin en uyumlu taşıyıcısı haline gelmişse benzer biçimde siyasal olarak komünist, ekonomik olarak kapitalist olma becerisini (!) gösteren Çin örneği bu eklektizmin ve dönüştürücülüğün yaşayan örneğidir.
Moderniteyi keşfeden Batı uygarlığı ifrat ve tefrit arasında savrulan tarihi içinde insan doğasını zorlayan sınırlarda dolaştı.
Orta çağlarda aklı inkar edercesine skolastizme sarılırken, moderniteyle birlikte aklı putlaştıran, aklın üstünde hiçbir hakikat kabul etmeyen bir sapmaya geldi.
Haçlı seferlerinde kadınlara bakirelik kemeri takacak kadar insan bedeni üstünde denetim kuran anlayış cinsel devrim adına her türlü sınırı ortadan kaldırırken, bedensel hazdan öteye insan oluşumuzun anlamını tüketti...
" ... savaş; komuta eden kişiden beklenen tek uğraştır ve öylesine önemlidir ki, prens doğanları o konumda tutmakla kalmaz, çoğu kez sıradan insanların da o konuma yükselmesini sağlar "
Ne hasta bekler sabahı,
Ne taze ölüyü mezar,
Ne de şeytan, bir günahı,
Seni beklediğim kadar.
Geçti istemem gelmeni,
Yokluğunda buldum seni;
Bırak vehmimde gölgeni ,
Gelme, artık neye yarar?
Düşünceler kafasından hızla geçerken, göz kapakları ağırlaşıp tam uykuya geri döneceği sırada beklenen çirkin ses duyuldu. Telefonun alarmı adeta klaketi sertçe kapatıp "motor" diye bağırdı ve "sıradan bir gün daha" adlı film başlamış oldu.