Bıraktım!!
Belli belirsiz bekleyişleri.
Bıraktım!!
İma edenin sözünden bir şey çıkarmayı..
Ve Bıraktım!!
Net olmayan insanlara yakın olmayı!!
Ve inandım!!
O'na dayananın kaybetmediğine..
Her şeyin O'ndan geldiğine...
Ve beni en iyi bildiğine...
TikTok'taki mistik romantikleştirmede, Hz.Hadice'nin kabrinin yıkıldığı ama üzerinde çiçek yeşererek kendini belli ettiğini anlatıyordu birisi. Ne kadar uğraşılsa da unutturulamazmış.
Gafil cahil, bir tek rivayet aktarmayarak Hz.Hadice'yi tarihten silmiş senin anlayışın, ne anlatıyorsun.
Esir Şehrin İnsanları nın devamı. Kahramanımız Kâmil Bey'in, Anadolu'da Yunan'a karşı savaşan Türk Ordusu'na İstanbul'dan silah göndermeye çalışırken açığa çıkması ve hapse atılması ve orada yaşadıkları konu ediliyor.
Kemal Tahir Roman üçlemesinin bu bölümünde kalemini korkak alıştırmamış Bitirim bir roman yazmıştır.(Çok usta, becerikli ve zekice anlamında)...
Hapishane ortamında dönen pislikler, rezillikler karşısında, namuslu, yürekli, vatansever bir adamın temiz kalmaya çalışması,, dışarıdaki ailesini ve cephedeki silah arkadaşlarını kendinden çok düşünmesi....
İncelememe son verirken alışkanlık haline getirdiğim tek bir alıntıyla tüm kitabı özetlemeye çalışacağım.
''Bu ne kadar bahtsız bir boğuşma... Dost belli değil, düşman belli değil!''
İnsanlara bir şeyler anlatmaya çalışmak buharlı bir cama yazı yazmaya benziyor. Özenle yazıyorsun, apaçık belli oluyor anlattıkların. Sonra silinip gidiyor.
Zanaatçı/sanatçı statüsündeki ve imgesindeki ilerleme resim, hey-
kel ve mimarlık sanatlarında daha da fazlaydı. Maalesef, popüler de-
ğerlendirmeler bu ilerlemeyi fazlasıyla abartıyor ve Michelangelo gibi
şahsiyetlere, bir nevi normal kulaklı Van Gogh muamelesi yaparak,
kendilerini ifade etme aşkıyla yanıp tutuşan bir deha rolü biçiyorlar.
Söylemek dinlemekle başlar, kendi sesini işitme yenin sözünde keramet olmaz. Belli ki benim görmek için bir çıradan, onun da işitmek için bir davuldan fazlasına ihtiyacı var.
Kitabın içeriğine cok girmeden sadece şu düşüncelerimi paylaşmak istiyorum.
Popüler psikolojide bazı insanların işte belli travmalar sebebiyle kötü oldukları , etrafındakilere acı çektirdikleri gibi saçma sapan bir düşünce gelişti. Bazı insanlar salt kötü . bunun altında yatan sebeple neden bu kadar ilgileniyoruz. İrdeleyip irdeleyip olmayan kanılar üretiyoruz. Her insan iyi ve kötü davranışların ne olduğunu bilir. Ben bir kötülük yaptım ama bilmiyordum demek bana en cahil savunma geliyor. O kişiler vicdanlarını çocukluk çağında bırakmıştır. Kalpleri kararmıştır
Sadece yaptıklarını belli sebeplere dayandırarak normalleştirmeye çalışır. Tıpkı bu kitapta inançları farklı olduğu için kendinden olmayanı öldürme hakkını kendinde bulma özgüvenine sahip olup bunu duyurarak normalleştirmeye çalışanların yaptıkları gibi.
HuzursuzlukZülfü Livaneli · Doğan Kitap · 201799,2bin okunma
Yaşadığımız binlerce şeyden olsa olsa bir tanesini dile getiririz, onu da gelişigüzel ve hak ettiği özeni göstermeden yaparız. Dile getirilmemiş bütün o deneyimlerin arasında hayatımıza belli etmeden biçimini, rengini ve tınısını verenler de vardır. Bizler, ruhları araştıran arkeologlar olarak, bu hazinelere yöneldiğimizde, onların ne kadar dağınık olduklarını keşfederiz. İncelediğimiz şey, kımıldamadan durmak istemez, kelimeler yaşananın üzerinden kayıp gider, sonunda kağıdın üzerinde bir sürü çelişki kalır.
Zamanın sonsuzluğu, zamanın tüm belli boyutu yalnız zamanın temelinde yatanlardan birinin kısıtlanmasıyla mümkün olmasından başka bir anlam taşımaz. Bundan dolayı orijinal zaman tasavvurunun kayıtsız şartsız - mutlak verilmiş olması gerekir.
Kadınlar başlı başına kutsal canlılar. Nefret duyan bir kadın ısı güdümlü bir füze gibi hedefini yok edinceye kadar savaşır. Kinini, içinde öc istediğini kimseye belli etmeden yıllarca yaşayabilir. Buna benzer bir özellik, bir yıl boyunca hiçbir şey yemeden yaşayabilen, enerji tüketmemek adına kalp atışlarını bile yavaşlatabilen ve sadece gerektiğinde avlanan Nil timsahında mevcuttur. Kadınlar ve Nil timsahları arasındaki diğer ortak özellikler görebilmek için lütfen; National geographic izleyeniz.
Bir insanı öldürmenin ne kadar zor bir şey olduğunu tahmin edemezsin!"
Selam,
Bu ara fırsat buldukça #gabrielgarcíamárquez in kitaplarını okumaya gayret ediyorum. #kirmizipazartesi gibi kimisini yeniden okurken bazılarını ilk defa okuyacağım.
Yazar, işleneceği önceden belli olan bir cinayetten bahsediyor ki hiç kimse bunu engellemek için çaba göstermiyor. Ölecek olan belli öldüren belli ve bu kimsenin umurunda bile değil. Bunu sürekli konuşan insanların tavır ve düşüncelerinden anlıyoruz. Olay bir namus cinayeti olarak vuku bulduğu için de kadın-erkek ilişkilerini ve toplumdaki cinsiyet rollerini, bakış açısını kavrayabiliyoruz yaşananlara dair. Bekaretin adeta kutsanırcasına yaşandığı ve uğruna kan döküldüğü zamanlardan, topraklardan çıkıp geliyor #kitap. Yaşananlar yabancı değil bizim coğrafyaya da.
Tepkisizlik mi dersiniz yaşananlara ya da duyarsızlık mı bilemem ama ince bir kitap olmasına rağmen dikkatlice okunması gerekenlerden olduğu kesin.
Olayın ahlâki boyutu ya da toplumun adeta insanları yutmak istercesine dedikodu yaparak olayı izlemesi yazarın da karakterleri net olarak anlatması okuru da gerilimin içine sokuyor. Her şey belli ise okurken ne gerilimi diyenler olacaktır o da vicdanın sızısı. Adaleti kendisinin tesis ettigini düşünen insanlar...Ve ah masumiyet. Bazen tetiği bir kişi çeker ama suç görünmez kalabalığındır.
" Aşk da öğrenilir."
Kırmızı PazartesiGabriel Garcia Marquez · Can Yayınları · 202177,5bin okunma