Öğrenmek isteyen okusun!
Öncelikle yazdıklarım kitap incelemesinden ziyade yazar incelemesi veya araştırma yazısı oldu. Bu araştırma-incelemeyi oluşturmak, (geceleri birer-ikişer saatimi ayırarak) bir haftamı aldı. Biraz emek verdim açıkçası. Bu sebeptendir okuyacak olanlara kesinlikle birşeyler kazandıracağımı düşünüyorum. Vakti olan herkesin
Son 10 gündür bu kitapla yatıp kalkıyorum desem yalan olmaz... Okuma serüvenimde bu kitap bir kilometre taşı oldu benim için. Nedenlerini dilim döndüğünce anlatmaya çalışacağım. Çünkü anlatacak gerçekten çok şey var bu kitapla ilgili. Hepsini bir incelemeye sığdırmak mümkün olamayacağı için kendimce önemli gördüğüm bazı konuları masaya
♡♡♡♡
O zamanların elit ve şımarık çocuğu ben, birisini gördüm pazarda...
Gerçekten ve gerçekten o dilenci degildi, çalışamayacak kadar fiziken mağdurdu.
"Acaba birileri bir iki lokmalık birşeyler verirde, çocuklarıma götürebilirmiyim" ümidi ile yanaştığı tezgahlarda pazarcıların gözlerine bakıyor, yüz bulamayınca sanki içi ağlar gibi
Bir sene evvel okuduğum bu kitabın, tekrar şahit olmak istemediğim kasvetli sahnelerinden dolayı, elim çok zor vardı kitabı ikinci defa okumaya.
Ama bir yola çıktım, inceleme yapmam gerekiyordu. Ve ilk kez bir romanı ikinci defa okudum. Vesile olan arkadaşa selâm olsun.
Kasvetten kastım kitabın akışı, yazarın üslubu, roman yazmadaki becerisi vb.
Yozo babasının işinden dolayı küçük yaşta insan ilişkilerindeki sahteliğin çok yakın bir tanığı olmak zorunda kalmıştır. Bu durum tüm yaşamını etkilemiş, insanlığa güvenmeyi bırakın ondan korkunç derecede ürkmüştür. Hizmetkarlarla yaşadığı bir olay da bu durumu pekiştirmiştir. Bu olayı güvenmediği için ailesine bile anlatamamıştır.
O zamanlarin elit ve şımarık çocuğu ben, birisini gördüm pazarda.
Gerçekten ve gerçekten o dilenci degildi, çalışamayacak kadar fiziken mağdurdu..
"Acaba birileri bir iki lokmalık birşeyler verirde, çocuklarıma götürebilirmiyim" ümidi ile yanaştığı tezgahlarda pazarcıların gözlerine bakıyor, yüz bulamayınca sanki içi ağlar gibi gönlü
Leylim Leylim yorumunu okuyunca aklıma Ahmed Arif’le ilgili güzel bir anım geldi. Sonra da uzun uzun düşündürdü.
90’lı yılların başında lise 2. Sınıftayken okulumuza bir edebiyat öğretmeni geldi. Hemen hemen yeni mezun sayılacak kadar genç ve
Çok uzun zamandır planladığım bir seyahatti Budapest, gelirken yanıma iki adet Macar Edebiyatına ait kitap aldım. Evi tuttum. Ve hayatın bana sunabileceği varlık ve yoklukların da, farkında olarak, heyecanla çıktım yola, yanımda ailemle. Bir arkadaş tavsiyesi burada devreye girdi. Kitabı okumayı ertelemememi salık verdi, başladım okumaya.
İlk
Herkese merhaba
Başlık; Konu başka içerik bambaşka yazılmış bir hikaye.
Dikkat Dikkat Dikkat bu yazı sert ve ağır kelimelerden oluşacaktır. Ona göre okuyunuz.
Hemen konusu yazıyorum;. İç dünyasında, kendi cennetinde, neşe dolu evinde ve sımsıcak yuvasında yaşamaya alışmış bir hemşire olan Zeynep Maral Tandoğan ve ondan çok farklı bir mizaca
.
Oğuz Atay'ın okuduğum ilk kitabı an itibariyle bitmiş bulunmakta.
R. sayesinde okuduğum bu kitap diğer kitaplarıma nazaran çok farklı, hem hediye olması hemde içeriği bakımından bambaşka.♡
.
Anlatmaya başlayalım. Kitabı okurken size sanki her cümlesinde ben farklıyım, ben özelim diyor. Öyle yoğun ki bir sayfasında bile dakikalarca beklemek
Aziz Nesin okuma etkinliği ile birlikte yaptığım ilk incelemem. Umarım benden sonra okuyacak olanlara az da olsa birşeyler aktarabilirim. Aziz Nesin, daha iyi, daha güzel ve yaşanılır bir yer olması için çaba harcadığımız ülkemizin aklımıza gelebilecek tüm çarpıklıklarını kendine özgü mizahi diliyle anlatan; bunların ileride olabileceğini önceden
Okul okuyayım dedim"hiç bir şey olmadı yapamadım" sürekli hastane.
Polis olurum dedim"sağlık raporu alamadım".
Belki spor hobi edinirim dedim onu yapamadık almadılar beni.
Vücud geliştiririm dedim,spor salonundan kovuldum.
Resim çizelim dedik belki yaparız dedik beceri yoktu yine olmadı.
Sınavda bişi yaparız dedik,elime yüzüme bulaştırdım.
Sürekli sürekli birşeyler oldu ve hiçbir şey olmadı boşuna kıyaslamamışlar beni diğer şahıslarla.
Cidden bişi olmicakmış benden olmadı da.