Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Mevlâna, Mesnevî'sinde "Ahmaklık ve bilgisizlik yırtığı yama kabul etmez, ey öğüt veren kişi, boş yere uğraşma, o hikmet tohumunu saçma" dedikten sonra hoş bir anektod anlatır. Buna göre: Meryem oğlu İsa, dağa doğru kaçıyordur, sanki arkasından biri onu kovalamaktadır. Bunu gören biri Hz.İsa'nın arkasından koşarak ona seslenir. Kimden kaçtığını merak ettiğini sorar. Hz. İsa da bir akılsızdan kaçtığını nefes nefese anlatır. Adam der ki. Ey İsa! Allah sana ne mucizeler verdi, körleri iyileştirdin, sağırları duyurdun, hastalara şifa verdin, ölüleri dirilttin. Niye kaçıyorsun? deyince Hz. İsa, Allah'ın lüfettiği İsm-i A'zam'ı, köre okudum, gördü, sağıra okudum duydu, ölüye okudum dirildi ama ahmak adama yüz binlerce defa okudum, fayda vermedi.
Sayfa 74 - Ötüken Yayınları
A. Cahit Zarifoğlu ile İsmet Özel arasındaki anektod
Yaşamak’taki şu anektodu okumak gerek: bir toplantıdan sonra, ismet özel(komünist iken) yanıma yaklaştı, tebrik ederek ‘gecenin yıldızıydınız’ dedi. Birkaç cümleden sonra ‘bizim safımızda olmanızı isterdim’ dedi. ‘Allah korusun’ dedim. İsmet’in yanında nursuz bir yüz belirdi. Haşa ‘ne karışır?’ dedi. Ve ben ‘yalnız O karışır’ dedim.
Sayfa 51 - bireyKitabı okudu
Reklam
Bütün bunları özetleyecek anektod Fransa'da bir boks maçını izleyen saf bir vatandaşın yanındakiyle yaptığı şu konuşmada gizlidir: - Bakar mısın? Bunların ikisi de Fransız değil mi? - Evet. - Peki niçin kavga ediyorlar o zaman?
Sayfa 104Kitabı okudu
Güzel bir anektod.(msj atmiyorsa zorlamayin hemcinslerim). :)
Erkek sustuğunda, kadının aklına en kötü şeyleri getirmesi doğaldır, çünkü kadınlar ancak söyleyecekleri şeyler karşı tarafı inciteceğinde ya da biriyle konuşmak istemediklerinde veya karşılarındakine artık güvenmeyip ilişkilerini kesmek istediklerinde susarlar.
Mustafa Kemal'in Bektaşiliği
Mustafa Kemal'in Cemalettin Çelebi'yi Hacıbektaş'ta ziyaret etmesi, hem o ziyarette Mustafa Kemal'e eşlik edenler hem de aile üyeleri tarafından anlatılır. Bu buluşmada üzerinde özellikle durulan üç olay vardır: İlki Cemalettin Çelebi'nin Mustafa Kemal'e desteğinin göstergesi olarak Mustafa Kemal'i sıcak biçimde karşılamasıdır. İkincisi (muhtemelen benzer alışkanlıklar, hayat biçimini paylaştıklarının alameti olarak) yemekte içki içmeleridir.* Üçüncüsü ve ve en önemlisi de Çelebi'nin hem Cumhuriyet yanlısı hem de öngörülü bir lider olduğunu gösteren, Mustafa Kemal ve Çelebi arasında Cumhuriyetin kurulması üzerine yapılan gizli konuşmadır. *Bazı aile üyeleri için, bu buluşma esnasında içilen içki Mustafa Kemal'in Bektaşi olduğunun bir göstergesidir. Aile üyeleri ile yapılan sohbet esnasında bir Ulusoy (erkek, 1957) bana "Mustafa Kemal Bektaşi olabilir çünkü içki içiyordu" dedi ve ardından da Mustafa Kemal'in Hacıbektaş'ı ziyareti üzerine bir anektod aktardı: Mustafa Kemal Hacıbektaş'ı ziyaret eder ve ardından Çelebiler'in arabacısı onu at arabası ile Mucur'a bırakır. Yolculuk esnasında Mustafa Kemal arabacının mataradan bir şeyler içtiğini görür ve ne içtiğini sorar. Arabacı çekinerek, hava soğuk olduğundan ısınmak için rakı içtiğini söyler. Bunun üzerine Mustafa Kemal arabacıdan matarayı ister ve o da rakıdan içer.
Öncelikle,bürokratlar ve diğer "pratik fikirli"adamlar genellikle ne söylendiğiyle fazla ilgilenmeyecek ölçüde küçümserler şairi.İkincisi,şairin söyledikleri-yani düzyazıya aktarıldığı zaman ki "anlam"ı-şairin kendisi için bile nispeten önemsizdir.Bir şiirin içerdiği anlam her zaman basittir ve anektod nasıl bir resmin birincil amacı değilse,anlam da şiirin birincil amacı değildir.Bir resim nasıl fırça izlerinin düzenlenişiyse,bir şiir de seslerin ve çağrışımların düzenlenişidir.Belli kısa anlar için,bir şarkının nakaratında olduğu gibi,şiir de anlamdan bütünüyle feragat edebilir.
Sayfa 42 - Can YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Toparlayacak olursak bütün toplumlar, toplandıklarının yüz misli bir hızla bölündükleri için dünya tarihi devrimler, karşı devrimler, ihtilaller, darbeler ve isyanlarla doludur. Bütün bunları özetleyecek anektod.Fransa' da bir boks maçını izleyen saf bir vatandaşın yanındakiyle yaptığı şu konuşmada gizlidir: - Bakar mısın? Bunların ikisi de Fransız değil mi? - Evet. - Peki niçin kavga ediyorlar o zaman?
Sayfa 104Kitabı okudu
Öncelikle,bürokratlar ve diğer "pratik fikirli"adamlar genellikle ne söylendiğiyle fazla ilgilenmeyecek ölçüde küçümserler şairi.İkincisi,şairin söyledikleri-yani düzyazıya aktarıldığı zaman ki "anlam"ı-şairin kendisi için bile nispeten önemsizdir.Bir şiirin içerdiği anlam her zaman basittir ve anektod nasıl bir resmin birincil amacı değilse,anlam da şiirin birincil amacı değildir.Bir resim nasıl fırça izlerinin düzenlenişiyse,bir şiir de seslerin ve çağrışımların düzenlenişidir.Belli kısa anlar için,bir şarkının nakaratında olduğu gibi,şiir de anlamdan bütünüyle feragat edebilir.
Sayfa 42
Rus politikasıyla nikâh kıyan yazar-çizer takımından biri ile ilgili anektod
Meselâ: Bizim çok meşhur solcularımızdan biri, Taşkent’teki Özbek yazarlara, göğüs geçirerek şöyle demiştir: «— Ah ne güzel, ne güzel. Size imreniyorum! Burada , böyle bir rejim altında böyle imkânlarla yaşamaktan, kim- bilir ne kadar mutlusunuz? Size imreniyorum!» Yazarımıza, kapalı salonda hiç bir cevap verilmemiştir. Orada densiz bir adamın ihbarından veya dinleme cihazlarından endişe duyanlar, susmuşlardır. Ama bahçeye çıkıldığında, bir Özbek yazarın, solcu edibimizin kulağına fısıldadığı sözler, onu sersemletecek kadar etkili olmuştur: «— Sen, Türkiye’de sahib olduğun hakların ve imkânların yarısını bana ver; ben de Sovyetlerlerde ki bütün hak ve imkânlarımı sana memnuniyetle devredeyim! Var mısın beyim?» Bu tekliften sonra, ilerici (!) yazarımız «varım!» diye­memiş, ortadan yok olup gitmiştir. İşte bu olayı o solcu yazarımızın, Türkiye’deki bir yoldaşının kulağına fısıldaması bile mümkün değildir. Rus politikasıyla nikâh kıyan yazar-çizer takımımız, Sovyetleri hep bir masal dünyasının efsunlu cümleleriyle ballandıra-ballandıra an­latıp duruyorlar.
Sayfa 296Kitabı okudu
Mevlana'ya atfedilen bir anektod vardır. Bakmakla görmek arasındaki farkın ne olduğunu sorarlar Mevlana'ya. Şöyle der: "Senin baktığına başka gözler de bakıyor. Peki senin görebildiğini herkes görebiliyor mu? İşte bakmakla görmek arasındaki tek fark sensin."
Reklam
Epiktetus'un sağlığı pek iyi değildi ve erkenden topal olmuştu. Kendisi de Nero'nun sarayında azatlı bir köle olan efendisi bir keresinde Epiktetus'un bacağını burdu. Epiktetus serinkanlılıkla gülümseyerek, “Kıracaksın,” dedi. Efendisi burmaya devam etti ve bacak kırıldığında Epiktetus yalnızca “Sana söylemiştim,” dedi. Bu anektod düşüncesinde hususi karakteristiği haline gelmiş niteliklerini yansıtır bütün şartlar altında zihni metanet zihnin iradenin maddeyi ve acıyı yere seren zaferi.
Sayfa 71 - Epiktetos ile tek ortak yanım ikimizinde eskişehirli olmamız heraldeKitabı okudu
Bir Kürd olarak Dedem dediğim Yavuz Selim Han'ın ehlullah'a gösterdiği değer ve kıymet hakkında bir anektod: (Mısır Fethi öncesinde) "...Peygamber ehlibeytinin, büyük velilerin ve Allah dostlarının temiz ruhlarından himmet dilemek maksadıyla onların kabirlerini ziyaret ettiler..."
Sayfa 389
"Freud hakkında bir anektod duymuştum. Herhalde bilirsiniz: Üstat puroya çok düşkünmüş ve bir gün birisi ona bu tutkusunun nasıl yorumlanması gerektiğini sormuş. O da yanıt olarak 'Bazen bir puro sadece bir purodur.' demiş."
99 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.