YouTube kitap kanalımda Victor Hugo'nun Sefiller ve diğer kitaplarını nasıl daha bilinçli okuyabileceğinizi anlattım: ytbe.one/nYN27KVPeFY
Sefillik* temalı bu inceleme bana 13 gün boyunca arkadaşlık etmiş 1724 sayfalık dünyanın en uzun sefalet destanının sadece birkaç sayfalık özüdür. Elek hayat, elekten geçemeyen taşlar ise sefil
Arkadaşlar, sitede en çok paylaşılan sahte alıntıları https://1000kitap.com/SahteAlintilar ile bu iletide topladık. Sitedeki bilgi kirliliğini temizlemek için bu alıntılara rastlarsanız lütfen şikayet ediniz. Ve lütfen okumadığınız, kitaplarda kendi gözlerinizle görmediğiniz alıntıları eklemeyiniz. Bu sözlerin mal edildiği kişilere ve sözlerin
Özcan Tekdemir kendileri Bilim Kurgu & Fantastik, Deneme, Edebiyat kategorilerinde eserler yazmış popüler bir yazardır. Okuduğum ilk kitabı olmasına rağmen baya bi beğendim. Bilim kurgu seven bana da hitap ediyor nede olsa :D
Hamam böceği yemek istemiyorum!
Başlık her ne kadar ilgi çekici olsa da biraz da iğrenç biliyorum. Koronavirüs ona şükür
"Talih çok değişik biçimlerde çıkar insanın karşısına, kim tanıyabilir onu?"
"Her şeyi ihtiyardı balıkçının-yenilgi nedir bilmeyen, neşeli, deniz rengi gözlerinden başka. "
Santiago; yalnız ve yoksul yaşlı bir adamdı. Yaşlı ama güçlüydü gerçi. Hayatın, yeni bir günün ona getireceklerine dair hep iyi umutları vardı.
•
Spoiler!
Hepimize bir Ghost lazım!
Şöyle bizi ayağa dikecek, konfor alanımızdan çıkaracak ve yaşamın farkına varmamızı sağlayacak bir hayalet gemi..
Bir düşünün 35 yaşındasınız, hayatınız boyunca sorumluluk almanız gerekmedi, tüm hayatınız kitaplar, kitaplar ve kitaplar.. Evet, aslına bakarsanız şu an hayatımızın çoğunu kitaplar kaplıyor ve
⭕ Oğuz Atay adına Sahte Alıntılar derlemesi❗
Not: Alıntıları toplayan ben değilim, alıntıları derleyen kişiler, bizzat araştırma sonucu derlemiştir. Ben sadece teyit amaçlı, bir faydası dokunur umuduyla paylaşıyorum.
Ulaşmayı kolaylaştırmak açısından bio'ma da sabitleyeceğim...
____________________________________
Biliyor musun
Sahi nasıl olmuş da Türkiye’ye demokrasi gelmiş?
Kim ilan etmiş?
Sanırım ki "Diktatör" dedikleri biri. Hani şu o günkü çooookkkk zengin olan devletin nimetlerinden yararlanarak lüks bir yata binip, duble deniz yollarından Samsun’a içmek için gittiği geziden elinde Anadolu’yla dönen akşamcı...
"Diktatörlük" ya bu bununla da yetinmemiş. Sen kalk despotluğun verdiği cesaret ile gavurları denize dök. Olacak iş mi bu???
Meclisi kuran da aynı "Diktatör" sanırım. Sanki ülkeyi Meclis kurtaracak. Devam etsene Saltanata. Senin neyine halk iradesi. Bir de yazı yazdırmış Meclis’in göbeğine “EGEMENLİK KAYITSIZ ŞARTSIZ MİLLETİNDİR!”diye.
Ama “Diktatör” ya yaptıkları az gelmiş ki gitmiş kadınlara seçme ve seçilme hakkı vermiş. Oysa ki onlar eşinin 4 karısından biri olmaktan gayet memnundular. Sanane bundan "Diktatör", senin sayende şimdi kızlı erkekli takılıp, kadınlarımız ulu orta yerlerde kahkaha atıyorlar .
Bunları da geçtim, sen git eski mezar taşlarını okuyamayalım diye alfabeyi değiştir ..Baş Komutan olmakla yetinme bir de Baş Öğretmen ol. Hatta Geometri kitabı yaz...Sen kalk canını dişine tak yedi düveli dize getir. Meclis kur, Saltanatı halka teslim et. Demokrasiyi getir, halka okumayı yazmayı öğret. Çoluk çoçuğa bayram hediye et .
İşte böyle bir "Diktatör" geldi geçti bu dünyadan.
İyiki de geçmiş:))
Dahi DiktatörCelal Şengör · Ka Kitap · 20173,624 okunma
Bugüne kadar yapılmış bütün listelerde ilk 10'a girmeyi başarmış
Üç İstanbul!
Ah İstanbul!
Ulan İstanbul!
Süleyman Çakır tabiriyle "Ne güzel İstanbul be!"
Güzel mi?
Haydi hep birlikte görelim.
İncelemeye başlamadan önce -aslında epey yol aldım bile- birkaç uyarıda bulunmak istiyorum: Yola çıkarken okumayın. Mide bulantınız
Ve o büyük gün geldi...
Neden bu kitap? Neden 6 aylık arayış ve nihayet kavuşma?
Ben uygulamaya yeni gelmiştim. Daha yeni keşfediyordum buraları. Bir öneri üzerine güzel bir sayfaya bakmıştım. Daha ilk günlerim ve yorum yazmaktan bile çekinirdim.
Bir alıntı çıktı karşıma. Şöyle diyordu;
"Vurma abla" dedim, "çocuktur o."
Herhangi bir beklenti içine girmeden elime aldığım bu eseri okurken, senkronize bir şekilde bir evin çatısına tüneyen güvercinler gibi benim de zihnimde düşünce kuşları oradan oraya uçuşup durdular...
İncelemeye başlamadan önce, bu ay bu eseri çok başarılı bir çeviri ve baskı kalitesi ile dilimize kazandıran
Kağan: “Hayat yine de üzülmeye değer!
Nilgün: “Hayatın neresinden dönülse kârdır!”
1. Kısa Süreli Bir Yaşam:
Bu şekilde tanımlıyor kendisini
Nilgün Marmara : “durgun hayat kadını Nilgün”. Kısacık ömründe, eylemsiz bir şekilde yaşadığından olacak ki, kendisine bu sıfatı uygun görüyor. Durgun sularda yüzüp boğulmamak için çırpındı belki de hayatı
Deniz abim, bir süre sonra bizi aştı; toplumun mülkiyetine geçti. 6 Mayıslarda biz bile kalabalıktan mezarlığa yanaşamaz olduk. "Ben kardeşiyim," diye yol istediğimde, "Hepimiz kardeşiyiz!" cevabını alıp gururlandığım çok olmuştur.
Deniz Kıyısında Koşan Ala Köpek
Kendi çocukluğum benim denize hasret geçti. Komşularımızın çocukları gittikleri denizi o zamanlar bize ballandıra ballandıra anlatıklarını bilirim. Hani bir masal kahramanımız vardı bizim. Uçan halısıyla.. Hatırladım Aladdin'in Sihir Lambasında'ydı bu uçan halı..
O zamanlar düşünürdüm, imkanım olsaydı eğer, denizin üzerine bu uçan halıyı serip oturabilseydim, çocuklara ben de gördüğüm denizi anlatabilirdim.
Büyüdük denizi gördük.. Üzerinde köpük köpük dalgalarıyla masmavi, ucu bucağı olmayan bir deniz. Hikaye bu ya.. Kitapta, olay da bir denizde geçer.
Üç yetişkin ve bir çocuk bir kayığa binerler. Ekmeklerini denizden çıkarmak için.. Ama gelgörelim hava şartlarının bozacağını hesaba katamazlar. Denizdeyken yoğun bir sis bulutu etraflarını kaplar. Hayatta kalma mücadelesi başlar.
Fedakarlığın, metanetin en güzel eseriydi, bana kalırsa.. Okuyucunun her geçen dakika kayıktakilerin sağ kalması için bir mucize olmasını beklediği doyumsuz bir eserdi. Sürükleyiciydi..
Keyifli okumalar diliyorum..
๑ ◕‿◕ ๑
Seni o kadar özlüyorum ki, tarifi olamaz. Yanımda olsan “açsam yüzün baksam dursam". Dostluğuna, sevgine, şefkatine, teselline o kadar muhtacım ki sevgilim. Beni senden başkası avutamaz, teselli edemez. Ne yapayım söyle bana. Ne edip, nerelere gideyim. Derdimi kimlere dökeyim. Ah sevgilim ah... Bir gün içinde belli aralıklarla ölümün