Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
#Neofeminist Nedir ?#
Uçakta sarışın bir kadınla bir avukat yan yana düşer. Avukat vakit geçirmek için kimin genel kültürü daha iyi oyunu oynamayı teklif eder. Kadın aldırmaz. Bunun üzerine, "Her bilemediğiniz soru için siz bana beş dolar verin, ben her bilemediğim sorunuz için size elli dolar vereyim," der. Kadın kabul eder. "Peki," der avukat, "Dünyanın güneşe uzaklığı ne kadardır?" Kadın yanıt vermez, çantasından çıkardığı beş doları uzatır. Sıra ondadır: "Dağa üç ayakla tırmanıp dört ayakla inen nedir?" Avukat düşünür, düşünür ama bulamaz. Elli dolar çıkarıp kadına uzatır. Sarışın, tek söz etmeden parayı çantasına koyar. Avukat, "Dur bir dakika," der. "Yanıt neydi?" Kadın avukata beş dolar uzatır.” Kitaptaki en çok beğendiğim fıkra buydu
Bütün dünyayı kapsayan bir araştırmanın konusu olarak dünyadaki tüm ülkelerde insanlara şu soru soruldu: "Lütfen, dünyanın diğer bölgelerindeki 'gıda kıtlığı' konusundaki fikrinizi söyler misiniz?" Birçok nedene bağlı olarak, çalışma tam bir fiyaskoyla sonuçlandı. Çünkü: — Afrika'da kimse 'gıda' kelimesinin anlamını bilmiyordu. — Batı Avrupa'da kimse 'kıtlık' kelimesinin anlamını bilmiyordu. — Doğu Avrupa'da kimse 'fikir' kelimesinin anlamım bilmiyordu. — Güney Amerika'da kimse lütfen' kelimesinin anlamını bilmiyordu. — Birleşik Devletler'de kimsenin 'dünyanın diğer bölgeleri' olduğu konusunda en ufak bir fikri yoktu. Çok abartılı ve aşın genellemenin bulunduğu bu fıkra, milletlerin değişik zeminlerden olaylara bakabildiğini göstermektedir.
Reklam
“Letaifden olarak gazetenin birisine şöyle bir fıkra yazılmıştı: -Matmazel, ne kadar çok kitaplarınız var. Şunlardan bir tane verseniz de okuyup geri versem. -Âh kardeşçiğim, bu kitaplar hep şunlardan bir tane verseniz de okuyup geri versem, diyerek alınmıştır!!”
Biz de mi ezberlesek :)
Temel bir gün hapihaneye düşmüş. Bakmış mahkûmlar sırayla bir sayı söylüyor, diğerleri gülmekten kırılıyor, merakla sormuş: “Neden söylenen sayılara gülüyorsunuz?” Mahkûmun biri açıklamış: “Burada zaman geçirmek için hepimiz bütün fıkraları ezberledik, fıkraların hepsine bir numara verdik, birısi anlatmak istediği fıkranın numarasını söylediğinde fıkra aklımıza geliyor ve gülüyoruz.”
Milletler de fertler gibi, ancak kendi kabiliyetlerine, inançlarına göre yaşamak ve gelişmek suretiyle şahsiyet haline gelirler. Biz ne kadar kendimize zorlarsak zorlayalım, coğrafyamızın, tarihimizin, kültürümüzün, dilimizin dışına tamamıyla çıkamayız. Eski bir fıkra, öküz olmaya özenen kurbağanın kendini şişirirken çat diye çatladığını anlatır. İlminde, hikmetinde ilk şartı, ❝kendini bilmek❞tir. Kendi varlığını unutarak başkası olduğunu zannetmek bir ruh hastalığıdır.
Sayfa 34 - Millî Rönesans HareketiKitabı okudu
"Uzun süre, babamın öldüğünü kabullenmedim. Güzel bir fıkra duysam, bunu babama anlatmalıyım diyordum. Kapı çalınsa 'hah işte babam geldi' diye irkiliyordum. Bir yere gitsem, babamı orada bulabileceğimi sanıyordum."
Sayfa 161 - Ezr Yayıncılık
Reklam
Başkalarının yanında insanın kendini denetlemesi ne zor! ... Gülmek istemesen de güleceksin. İstemesen de anlatılan soğuk fıkraları dinleyeceksin. İstemesen de sıra sana geldi diye bir fıkra da sen anlatacaksın. Ne saçmalık! __
İyi ki ölüm var Zeynep.
Hiçbir şey mutsuzluktan daha gülünç değildir.. Dünyadaki en gülünç şeydir o. Başlangıçta ona güleriz, yürekten güleriz. Ama hep aynıdır. Tıpkı sık sık anlatılan güzel bir fıkra gibi. Hep beğeniriz, ama artık ona gülmeyiz.
Sayfa 32
Nasrettin Hoca uyurken evine hirsiz girmiş. Aslında gerçekten uyumuyor, gözlerini kapalı tutuyor, arada bir de açıp hırsızın neler yaptığına bakıyormuş. Ama kimsenin işine karışmak da ona göre değilmiş. Öyle ya, hırsız onun uykusuna karışmıyormuş, o niye adamın mesleğine burnunu soksun? Bırakmış ne yapacaksa yapsın! Hırsız bu adamda bir gariplik sezip, biraz endişelenmeye başlamış. Evdeki her şeyi dışarı taşırken arada bir elinden kayan bir şey yere düşüyor, ama gürültü çıksa bile adam uykusundan uyanmıyormuş. Hırsız böyle bir uykunun ancak insan uyanık olduğunda mümkün olabileceğine dair bir kuşkuya kapılıp: "Ne acayip adam, evini olduğu gibi boşaltmama rağmen gıkını bile çıkarmıyor" diye düşünmüş. Olduğu gibi bütün eşyaları, yastıkları, ne var ne yoksa her şeyi almış. Tam kendi evine taşımak üzere eşyaları bir araya getirip, bağlarken birinin onu takip ettiğini hissetmiş. Arkasına dönünce onu takip edenle uyuyan adamın aynı kişi olduğunu görüp, "Niye beni takip ediyorsun?" diye sormuş. "Takip etmiyorum ki, birlikte taşınıyoruz. Ne var ne yoksa aldığına göre artık ben bu evde ne yapayım? Ben de tabii ki seninle geliyorum."
Okyanus YayınlarıKitabı okudu
...bu konuda çok sayıda fıkra anlatılır. Kabare sanatçısı Theo Maassen’in bir fıkrasına yer verelim: Porno, bak işte bu bende özgüven eksikliği yaratıyor. Elinde bir erkeklik organı tutan bütün o kızları görüyorsunuz ve hepsinin neredeyse ele sığmayacak kadar büyük olduğunu anlıyorsunuz. Ben de aptal değilim, onların bu görev için özellikle seçildiğini biliyorum. Bütün kızların inanılmayacak kadar küçük elleri var...
Reklam
Kısa bir fıkra :)
Türkiye, artık demokrasi oldu. Artık Türkiye'de her türlü düşünce serbest olacak.
Fıkra
Yabancı bir turist, Ege'nin bir kıyı ilçesinde çok güzel bir hasır koltuk görmüş. Yapanı sormuş. "Dükkanı yok mudur?" demiş. "Vardır ama pek oturmaz" demişler. "Nerde bulabilirim?" "Ya balık avlıyordur ya da çınarın dibinde yatıyordur." Meraklı turist adamı gerçekten çınarın dibinde tatlı tatlı kestirirken bulmuş. "Bu koltukları siz mi yapıyorsunuz?" demiş. "Ben yapıyorum." "Bunlar harika dostum, bana on dolara satar mısınız?" "Neden satmayayım, satarım." "Bunları kaç günde yaparsınız?" "Üç günde." "Üç günde on dolar çok az, ben sizin yerinizde olsam yanıma birkaç çırak alırım, günde bir koltuk yaparım. Ayda otuz koltuk, yani 300 dolar eder. Bu kazancımla bir imalathane açar, işi daha da büyütürüm. Üretim günde on koltuğa, yirmi koltuğa, aylık gelir de 3000 ya da 6000 dolara yükselir." "Peki sonra?" demiş bizim uykucu. "Sonrası var mı? Zengin olur yan gelir yatarsın." Mahmur dostumuz, "Peki ya ben şimdi ne yapıyorum?" demiş.
Sayfa 107 - YKY
"Baba sana teşekkür ederim" başlıklı fıkra.
Baba! Bana öyle geliyor ki, ben seni bütün oğulların babalarını sevdiklerinden daha çok seviyorum. ...... Benimkisi başka türlü bir sevgi. Sen, bir kodaman, bir ileri gelen, bir büyük adam olmamakla, beni ne büyük felaketlerden kurtardın. Onun için sana teşekkür ederim. ...... Ya bir de zengin olsaydın! Senin adın söylenmeden benim adım olmazdı. Baba, sana teşekkür ederim!           ( Nutuk Makinesi adlı kitaptan)
Sayfa 34 - NESİN YAYINEVİ 13. BASKIKitabı okudu
Bir diğer fıkra da şudur: Kedinin biri bir damdan diğer dama sıçrarken arada donup kalmış. Sekiz ay sonra bahar gelince, don çözülünce miyavlayarak yere düşmüş.
Sayfa 64 - ERZURUM ŞEHRİKitabı okudu
Gülenlerle birlikte gülüp arada kendisinin de bir fıkra anlatacak cesareti gösterebilmesi güzeldi insanın…
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.