~Kırmızı saçlı kadın|Orhan Pamuk~
Orhan Pamuk’ un okuduğum ilk kitabıydı. Geniş bir zamana yayılmış bir roman. Görünürde bir aşk hikayesini daha doğrusu bir erkeğin yaşamını anlatan ama alt metinlerde baba-oğul/birey-otorite ilişkisini, batı-doğu felsefelerini içeren bir kurguya sahip. İran edebiyatında Firdevsi’nin yazdığı Şehnâmede geçen babanın oğlu öldürmesi 'Rüstem- Sührab' ve batı edebiyatındaki Sophokles’in yazdığı Oğulun babayı öldürmesi "King Oedipus -Laios ' karşılaştırması hem benzerlik hem farklılık acısından ele alınmış.
Kabullenilmesi güç olan detayların birer efsane olduğunu düşünmek ve anlatılanların bir kurgu olduğunu kendi kendime tekrar etmek kitabı yarıda bırakmama engel oldu. Kitaptan alıntılar:
İnsanın sevdiği, kıymetli bir şeyini kuyuda bırakıp sonra da unutması acaba neyin işaretiydi?
Her yıldız bir hayatı işaret ediyordu. Cenab-ı Allah yaz gecelerini yıldızlı yapmıştı ki, ne kadar çok insan, ne kadar çok hayat olduğunu hatırlayalım..
Sonuçları düşünürsen özgür olamazsın. Özgürlük, tarihi ve ahlakı unutmaktır.
Dünya ile arama uzaklık koydum. Dünya güzeldi , içim de güzel olsun istedim.
Kuvvetli,kararlı bir babamız olsun,bize neyi yapıp neyi yapamayacağımızı söylesin isteriz.Niye?Neyi yapıp neyi yapamayacağımıza,neyin ahlaklı ve doğru,neyin ise günah ve yanlış olduğuna karar vermek zor olduğu için mi?Yoksa suçlu ve günahkar olmadığımızı işitmeye her zaman mı vardır,yoksa,kafamız karıştığı,dünyamız dağıldığı,ruhumuz daraldığı vakit mi isteriz babayı?
Tıpkı babasız bir oğul gibi, oğulsuz bir babayı da kimse basmaz bağrına.