Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Mobbing Bank Diyor ki;
Ortadoğu Kültürünün Duygu, Batı Kültürünün Maddi Sömürü Zulmünü Bir İbret ile Bitiriyoruz Türkler de yaşam mana üzerine kuruludur. İhtiyaçtan fazlası zehir gelir Türklere. İsraf haram demeyen din var mı? Dinler yokken Türkler de yaşanıyordu. Dinler bütün bu bilgileri bizden almış kullanmıştır. Dini farklı niyetle kullanmak adına dinin
Zeki Velidi'nin talebesi olmakla iftihar ederiz!
Zeki Velidi'ye Atsız'ın ne kadar bağlı olduğu ve ona ne kadar değer verdiği, Atsız Mecmua'daki çeşitli haberlerden anlaşılır. Dergi, ilmî ve fikri ağırlığıyla yayınına devam ederken bir hadise olur. Ankara Halkevi'nde (tarihî Türk Ocağı binasında) Türk Tarihi Tetkik Cemiyeti'nin Birinci Türk Tarih Kongresi yapılmaktadır.
Reklam
Tanınmaya başladığı ilk günden itibaren gelen kıyafet, araba, hatta yazlık-kışlık ev tekliflerini hep geri çevirdi. Yani, "Gel sana buradan ev verelim, hem de şu kadar para, bizim reklamımızı yap", "İstediğin arabayı al, gazete ve billboard'larda resmin olsun"… Bu gibi durumlarda verilemeyecek kadar yüksek bir rakam istiyor, böylece reddetmemiş oluyor, kimse kırılmadan konu kapanıyordu. Her şeye kendi emeği ile sahip olmak istiyordu. Prensiplerinden asla ödün vermedi.
Sayfa 31 - Doğan KitapKitabı okudu
Ölüme istemek veya istememek
Atatürk artık ağır hastadır. Gerçi zaman zaman çıkışlar yapar. Doktorların tavsiyelerine, tabiatın emirlerine ve kollarını gittikçe açarak kendisine doğru yaklaşan ölüme karşı direnir. Zaten ulu ağaçlar gibi, büyük şahsiyetlerin de hayattan kopuşu güç ve çetin olur. Çünkü ulu ağaçlar gibi büyük şahsiyetin de kökleri derine işlemiştir. Onlar hayata bizim anladığımızdan daha başka haklar ve ihtiraslarla bağlanırlar. Hayatı âdeta kendi emirlerinde sayarlar. Çünkü yıllarca süren hayat mücadelelerinde hayatı yenmişlerdir. “—Ölümü istemek bir cesaret değildir, ama, ölümden korkmak da bir ahmaklıktır.” sözleri onundur.
Sayfa 521
Şu an Filistin, sürgündeki kadınların altın zincirlerle gerdanlarını süsleyen bir altın harita olmaktan çıkıyor. Düşünürdüm hep, acaba diye, - ne zaman o haritayı bir gerdanı süslerken görsem- Kanadalı veua Norveçli yahut Çinli bir kadın taşır mı hiç ülkesini boynunda bizim kadınlarımızın yaptığı gibi.
Sayfa 34 - Küre Yayınları
Reklam
Bak bak, işte uzakta yıldızlar pırıldamaya başladı: Bir, iki, üç, dört, beş ... Melekler gökyüzündeki ışıklı evlerinin pencerelerini açarak bize bakıyor, öyle değil mi? Ha, öyle değil mi Levko? Onlar gökyüzünden bizim dünyamıza bakmıyorlar mı Levko? Kuşlar gibi insanlar da kanatlı olsaydı ne iyi olurdu! O zaman oraya, yükseklere ... çok yükseklere uçardık.
İlkeler yoktur, yalnız olaylar vardır; yasalar yok, yalnız koşullar vardır, üstün insan olayları ve koşulları benimseyip onlara yön verir. Değişmez ilkeler, değişmez yasalar bulunsaydı, halklar bizim gömlek değiştirmemiz gibi değişmezdi. İnsan bütün bir ulustan daha bilge olmak zorunda değildir.
Çoktan mazide kalmış hayatın izleri, kumdaki ayak izleri gibi kalır içimizde. İçimizde bu izleri bırakan kişi, çoktan başka yerde yeni izler bırakmakta olduğu halde, içimizde taşımaya devam ederiz biz de bıraktıklarını.Biz de her gün, sürekli böyle izler bırakırız.Fark etmeden kendi içimize bile. Biz onların bilincinde olmasak da onlar bizim düşüncelerimize, hislerimize ve inançlarımıza hükmeder. Bu izleri ruhumuzdan silmek yerine, onları rüyalarımızda, arzularımızda ve bilinçaltındaki isteklerimizde tekrar tekrar yaşarız. Kurduğumuz sahnede diğer oyuncuların senaryomuzu oynamalarına izin veririz. Bize ait olmadığı halde, hiç hoşumuza gitmediği halde, yine de dünyamızda yer veririz bu senaryoya. Bunlar sadece, ayrılmayı beceremediğimiz geçmiş zamanların izleridir.
Üzüldüm şey insanlar, onlar bizim gibi saf değiller
Sayfa 81 - FihristKitabı okudu
Reklam
"Bana içki içiyor diyorlar, içerim. Gençliğimden beri içerim. Ama harplerde veya millî bir mesele üzerinde devamlı çalıştığım zaman içmem.” Bu sözleri daha da etraflı olarak nakleden Falİh Rıfkı Atay’ın: “Ben Atatürk’ü daima, kuvvetleri ve zaafları ile, bizim gibi bir insan olarak alırım." sözleri, hem Atatürk, hem bütün insanlar için söylenebilecek en doğru sözlerdendir. Elbette ki, Atatürk de bir insandı. Bütün insanlar gibi zaafları ve üstünlükleri vardır.
Sayfa 481 - 482
İşin zorluğu burada hep : başka türden bir bilinçlilik gerektiriyor bizim ilişkimiz: hazır kalıplar, alışılmış düşünme ve davranma biçimleri hiç işimize yaramadıkları gibi, ket de vuruyorlar ilişkimize. Her an, hep yeniden kurmamız gereken bir bilinç temeli üzerinde yürüyebilir ilişkimiz ancak. Bu aynı zamanda özgür bir temel : çünkü 'kararımız', 'isteğimiz', 'inancımız' hep bilinçli olarak ayakta tuttuğumuz şeyler olacağından; 'doğal' duygulara ve tutkulara dayanmadıklarından, onları her an kırıp atmak elimizde olacak.
Her zaman iyi bir yalancı olmuşumdur. Hâlâ da öyleyim, Ama Celia benim için kutsaldı. Ona hiç yalan söylemek istemedim. Bir arada olmamızın Celia'ya da bana da ne çok şeye mal olduğunun gayet farkındaydım. Öyle olmaya da devam edecekti. Mutluluk vergisi gibi bir şeydi. Dünya mutluluğumun yüzde ellisini alacaktı ama diğer yüzde elli benimdi. Ve bu Celia'ydı. Bizim hayatımız da buydu.
Sayfa 210Kitabı okudu
Biz Türkler, kaideci fakat ananesiz bir milletiz. Türklüğe ve İslamlığa ait ananelerimizin tarihi silsilelerini aramadığımız gibi, asrımızı farklılaştıran terakkilerin kaynağını ve gelişimini tetkike lüzum görmeyiz. Bizim için yalnız neticeler lazım.
Sayfa 27
Fikirlerimize, düşüncelerimize ya da adet ve geleneklerimize, hatta bazı alışkanlıklarımıza uymadıkları, onları anlamadığımız ya da bize ne gibi faydalar sağladığını bilmediğimiz için, bazı şeyler ilk bakışta bize anlamsız görünebilir. Aslında belki de bunlar, bizim göremediğimiz ya da anlamadığımız daha geniş bir bağlamda anlam ifade ediyor olabiliyor ya da bizim tasavvur ettiğimizden farklı nedenlerle, başka bir açıdan önemli olabilir. Bir şeyin bize anlamsız görünmesi, ilk anda önyargılı olmamıza zemin hazırlar. Oysa her durumda kendimizi karşısındakinin yerine koyup bir değerlendirme yapmak da böyle bir aşamada faydalı bir araştırma olacaktır. İnsanın başkasını yargılamadan önce, aynada kendine bir bakması gerektiğini, bir şey hakkında yargıya varmadan önce zihnimizde tartıp biçmek bu yüzden büyük önem taşır.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.