Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
“Biliyor musunuz dostlarım,” dedi bir gün. “Şu koca alayda tek aklı başında adam benim. Aslında deli olanlar diğerleri, ama bunun farkında değiller. Savaşıyorlar ama neden savaştıklarını bilmiyorlar. Bu delilik değil mi? Bir insan nasıl olur da başka bir insanı öldürür, ama sebebini tam olarak bilmez? Farklı renk üniforma giymek ve farklı diller konuşmak yeterli bir neden mi yani? Bir de bana deli diyorlar! Şu karanlık savaşta gördüğüm tek mantıklı yaratıklar sizlersiniz ve tıpkı benim gibi, burada bulunmanızın sebebi zorla getirilmiş olmak.
Burada hem fizyolojik hem de felsefi bir soru karşımıza çıkmaktadır. Nihayetinde hem üstten hem de alttan iki ucu açık bir boru vücudunuzun ortasından geçmektedir. Bu durumda borunun içindekiler, sizin içinizde mi sayılır yoksa dışınızda mı? Yani şu an bağırsağınızda yolculuk eden materyal içinizde midir yoksa dışınızda mı? Ya da midenizin içindeki asidin içinde yüzen besin parçaları... Sizin konuyla ilgili düşüncenizi bilemeyiz ama teknik anlamda sindirim sistemini oluşturan bu tüpün içerisindekileri, vücudunuzun dışı gibi düşünebilirsiniz. Zira zamanı gelince göreceğiniz gibi, vücudumuz, bu boru içerisindeki işine yarayan şeyleri sindirim tüpünü oluşturan duvardan geçirerek vücut içine alacaktır.
Reklam
"Burada toplumun her kademesinden insan var," diye açıkladı kontes. " Öyle de olmalı, değil mi? Cehennemin kapıları herkese açık olmalı, değil mi?" "Belki de yoksullar dışında herkese?" dedi Pairot. Kontes güldü. "Bize hep zenginlerin Cennet Krallığı'nın kapısından içeri girmelerinin zor olacağı anlatılmaz mı? Öyleyse onların da hiç değilse Cehennemde öncelikleri olmalı."
Peki, böyle bir durumda hangisini seçmemiz gerekmektedir? Beyin sağlığımızı mı yoksa kalp sağlığımızı mı? Belki de böyle bir tercih yapmak zorunda kalmayabiliriz. Meseleye biraz daha yakından bakarsak, ilginç bir bilgi daha karşımıza çıkmaktadır. Şimdi hemen herkesin bir fikri vardır ama bilmeyenler için belirtelim. Yukarıda Parkinson hastalığında da bahsi geçen LDL, gerek tıp dünyasında gerekse de halk arasında kötü kolesterol olarak bilinir. Çünkü damar duvarlarında birikerek damarlarınızda sorun yaşatma ihtimali oldukça yüksektir. Burada asıl soru şu; LDL niye böyle bir şey yapar?
bir gün ışıksız rüzgârsız bir sessizlikte geldi. gideceğim, dedi. burada üşüyorum. dünya ağır. insan korkunç. inanacak gücüm kalmadı. her şeye bulantıyla bakıyorum. güzellik yıkıcı. hiçbir inceliğe inanmıyorum. bir sonsuz kum içinde bir yıldız rüyasıyım. seni sevecektim. söyleyemedim. gidince mi? yalnızlık benden önce gidecek, biliyorum. belki filizlenen bir taş... bir yerlerde.
Reklam
Edep ve Adalet
Bir gün medresedeki büyük talebeler, kendilerinden küçük talebelerin gereği gibi hizmet etmediklerinden, tam saygı göstermediklerinden şikâyetçi oldular. Seyda'mızın en önemli yardımcıları olan bu büyük talebeler meseleyi Seyda'mıza açtılar. Maksatları, Molla Abdulhalim'in, küçüklere kızmasını ve büyüklere hizmette kusur
Sayfa 60 - Mevsimler KitapKitabı okuyor
Ama beni burada bıraksanız olmaz mı?
Sayfa 15 - Kaynak Yayınları 2. BaskıKitabı okuyor
Olduğu kadar, der anneanneler işittin mi Olduğu kadar, burada bırak Hayat içinden geldiği kadar değil Mümkün olduğu kadar adil.
Sayfa 20 - Süreyya Evren
“Tamamdır, kotik.” “Rus Pakhan’ına kedi yavrusu diyemezsin, Nina. Burada korumam gereken bir imajım var.” “Ölümcül kotik. Daha iyi mi?”
Sayfa 189Kitabı okudu
Reklam
Anlaşılan kendisini bir hayli hırpalamışlardı. Onu teselli ettim. O günlerde Yıldız Teknik Üniversitesi'nde sağ-sol çatışması en şiddetli günlerini yaşıyordu. Bu hadiseler üzerinde bir müddet müdâvele-i efkâr ettikten sonra: « - Abdülfettah, öğle namazını kıldın mı?» dedim. «- Ne namazı ağabey!. Burada ben günlerdir ölüm korkusu içinde yaşıyorum. Şu kadar solcunun içinde bir tek sağcı ve müslüman benim. Bunlar beni namaz kılarken görseler parçalarlar. Ben buraya girdim gireli bir vakit bile namaz kılmış değilim!.» dedi. Doğrusu Abdülfettah'ın bu zayıflığına kızdım ve bağırdım: «-Ulan, sen nasıl müslümansm?!. Üçbuçuk solcudan korkup Allah'ın emrini terkediyorsun? Keşke namazını kılaydın da korktuğun gibi olaydı. Amel defterine namaz kılarken dövülmüş olmanın hesanatı yazılırdı. Kalk bakayım! Sıyır kollarım, abdestini al! Ben şuradan takip edeceğim! Bunlardan biri sana abdest alırken veya namaz kılarken müdahale etsin de görelim! Hem bak bunların başındaki çavuş müslüman bir çocuk. Ben şimdi O'na da söyleyeceğim. O da seni gözetleyecek! Bir şey olmaz korkma! Olsa da sen kârlı çıkarsın!»
' Yaralarımı sağaltacak söz nerede? Bazı kitapların altı çizili yerlerinde mi? '
Sayfa 283 - Kırmızı Kedi YayıneviKitabı okudu
İçinizdeki aydınlığı arttırdıkça çöken karanlık yarılıp yok olacak
"Bir cinneti yaşıyoruz ama bunu yüksek sesle söyleyemiyoruz. Basın teslim alındı. Üniversite teslim alındı. Adalet teslim alındı. Eğitim teslim alındı. Siyaset teslim alındı. Sermaye teslim alındı... Her gün bir evden gencecik bir çocuğun cenazesi kalkıyor. Her gün bir evden bir kişi hapishaneye gidiyor. içeride öldürdüklerimiz yetmedi,
Beynime kazınıp kalmış sözlerini düşünüyorum: "Daha yedi yaşındayken el arabasıyla köyden köye dolaşırdım" veya "Bütün aile tek göz odada kalırdık" veyahut "Bir lokma yiyecek ekmeğimiz ola şanslı sayılırdık." Onlar da değilse, "Kışın kıyafetim olmadığında her tarafım soğuk yanığı olurdu", "Küçükken
Sayfa 24 - Kapra YayıncılıkKitabı okudu
Bazıları burada sizin önünüzde dans ediyordu. - Onu öldürdüler mi? - Onun ruhunu öldürdüler,geriye yalnızca bedeni kaldı. Yaralı bir beden,bir insan kalıntısı.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.