Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Acı çekerek eğlenme benim için yeni bir şeydi ve galiba ben de yıllardır böyle bir şeyi bekliyordum. Bu fikrin hayatımı biçimlendiren bir fikir olduğunu söylemek herhalde fazla abes kaçmaz. Hayatım boyunca sevdiğim şeyleri -elbette futbol, ama aynı zamanda kitaplar ve plak koleksiyonum- çok ciddiye almakla suçlanmışımdır. Üstelik bu doğrudur da. Kötü bir plak dinlediğim zaman veya benim için çok önemli bir kitabı o kadar önemsemeyen biriyle karşılaştığım zaman sinirlenirim.
Sayfa 19 - Sel YayıncılıkKitabı okudu
GENÇ ŞAİRLERE ÖĞÜTLER
Bu çalışmanın değişik yerlerinde Joachim du Bellay, Nerval, Charles Baudelaire ve Mayakovski gibi dört önemli şair ve kuramcının genç şairlere öğütleri yer aldı. Onları bir araya toplamakta yarar var. Bunlara, Dağlarca'nın öğütlerini ve gerek şair, gerek şiir araştırmacısı olarak elli yıla yakın bir süre şiir üstüne çalıştığım için, kendi
Sayfa 633
Reklam
En sevdiğimiz...
Kitapçıları dedik dedik araştırmaktan daha çok sevdiğim bir şey olmadığı için mektubunuzu alır almaz hemen Hastings&Sons kitapçısına gittim. Yıllardır buraya giderim ve her zaman istediğim tüm kitapları ve onların üstüne istediğimi bilmediğim üç kitabı daha bulmuşumdur.
"Ama bir kitabı elime almak için çok nadiren zaman bulabiliyorum, bu nedenle kitabın okuma zevkimi tam olarak uygun olması gerekiyor. Ayrıca en çok sevdiğim yazar benim dünyamı dile getiren, etrafımda olup bitenlere benzer şeyler anlatan, hikayesi kendi ev hayatım kadar bana ilginç ve duygulu gelen yazardır, bunu derken benim yaşamım elbette cennet değil, ama bütün olarak değerlendirildiğimde mutluluğumun kaynağı."
Kendi alanında en sevdiğim yazar ama tadında bırakmamış. Serinin üçüncü kitabı bu tarz serilerde genelde ana karakterlere bağlı kalınır ama biz kitabın yarısında İçinde Aşk Saklı kitabından Whitney'i okuduk. ilk kitaplara haddinden fazla bağlı kalınmış ki onları okumayan bu kitaptan hiçbir şey anlamaz seri olarak bile geçmediği için muhtemelen çoğu kişi direkt alıp okumuş hiç de bir şey anlamamıştır. Judith hanım baş kadın karakterlerini o kadar abartıyor, o kadar ilahlaştırıyor ki gerçek gibi gelmiyor artık. Kadınlara sadece baş erkek karakter değil çevresindeki herkes (kedisinden köpeğine kadar) tapıyor ki Sheridan hafızasını yitirmiş en ufak bir bilgi birikimi olmayan bir kadın. Nesini bu kadar sevdiler ve yücelttiler gerçekten aklım almadı. Hafızasını kaybettiği için uçan kuşa trip atması cabası (tam bir pick me girl) işin en ilginç yanı da kayınvalidesi ve eltisi(:D koskoca düşesler) ilk gördükleri saniye kimdir necidir sorgulamadan gelinleri yapmak için kendilerini parçaladı. Stephen serinin diğer erkeklerine göre çok daha az toksikti. Diğerlerine göre de bir tık sıkıcı bir kitaptı.
Az ömrüm kaldığı için, kitapları seçerek, çok özenle seçerek okuyorum artık. Kısıtlı vaktimi yeni ama değersiz bir kitaba harcayacağıma, daha önce birkaç kez okuduğum ve sevdiğim kitapları yeniden okumayı yeğ tutuyorum. Başladığım kitabı, kötü de olsa bitirmek huyundan Fethi Naci’nin bir sözü sayesinde kurtuldum: “Karpuzu kestin. Baktın ki kabak. Gene de zorla yiyecek misin o karpuzu?” demiş Fethi Naci.
Sayfa 159 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Orhan Kemal'in 'Murtaza'sını (ilk baskıdaki biçimiyle), Kemal Bilbaşar'ın 'Cemo'sunu defalarca okuyabilirim sanıyorum. Refik Halid'in 'Bir Sürgün' adlı yapıtını da bir gün nasıl olsa yeniden elime alacağımdır. Yakup Kadri'ye ise bu tür yaklaşımım daha çok bir yazar çabasıyla olabilir. Ve bu çabayla zaten bütün romanları elden geçirebilirim, bir tat da duyarım. Oysa burada benim demem başka. Kendimi okur olarak tartıyorum. O zaman, beğeniyle birlikte şu anda kolay kolay adlandıramayacağım başka bir öge de araya giriyor. İlk okuyuşumda pek tat alamadığım 'İnce Memed'i yeniden okuyabilirim ama daha çok sevdiğim 'Yusufçuk Yusufa yeniden yaklaşacağımı sanmamaktayım. 'Oblomov' (canım kitap!) öylece kalacaktır. Yeniden okumaktansa, onun üstüne yazılmış bir kitabı elime almayı yeğ tutarım. 'Durgun Akardı Don' öylece kalacaktır bende. Sartre'ın 'Bulantı'sı öylece kalsın. Ama 'Demir Ökçe'yi, 'Kuyucaklı Yusuf'u' kitaplığın ön sıralarına getirmeliyim. Bir daha okunacak romanlar herkese göre değişecektir. O demin adlandıramadığım öge, sanırım okurun kişiliğiyle, anılarıyla, biraz da sanat yolundaki oluşum süreciyle ilgili bir şey. Değer sorunu da söz konusu değil, daha doğrusu ağır basan bir öge değil burada. Flaubert'in her yazdığı ilginçtir benim için. Ama 'Madame Bovary'nin değil de 'Gönül Eğitimi'nin sayfalarını yeniden açmak daha ilgi çekici geliyor. 'Kiralık Konak' orada dursun, ama 'Nur Baba'da okurluğumu bir kez daha sınayabilirim.
Kiraz Ağacı ile Aramızdaki Mesafe~Paola Perettı
"Korkarak yaşamak, yaşamak değildir Mafalda!" Birkaç ay sonra tamamen karanlıkta kalacağını bilen ve o günün gelmesine ne kadar kaldığını adımlarıyla ölçen Mafalda. Mafalda, gözünün içinde olan bir hastalık (Stargart) nedeniyle gün geçtikçe bir karanlığın içine sürüklenmek zorunda kalıyor. Karanlığa ne kadar daha yaklaştığını kiraz
Çok sevdiğim yönetmenlerden Michael Haneke, Haneke Haneke'yi Anlatıyor adlı kitapta, "Bir kitabı televizyona uyarlamak ile sinemaya uyarlamak arasında büyük fark var. Benim için sinema sanatsal bir biçimdir ve edebiyat eseri ona boyun eğmelidir. Televizyonda ise tam tersine sanat eseri olan kitaptır; amaç, televizyon seyircilerinde o kitabı okuma arzusu uyandırmaktır," diyor. Türkiye'de durum, bu cümlenin çok daha fakirleşmiş bir hali.
Sayfa 169 - Can Yayınları
Dashwood ailesinin üç kız kardeşi babalarının ölümünün ardından çok zorlu bir yolculuğa çıkar. Ünlü bir dedektif olan babalarını çalışma masasında ölü bulurlar ve sonradan cinayete kurban gittiğini fark ederler. Tüm mal varlıklarının üvey kardeşlerine kaldığını öğrenirler. Kimyaya meraklı Elinor büyük kız kardeş olarak tüm sorumluluğu üstlenirken
Reklam
Hayatım boyunca sevdiğim şeyleri çok ciddiye almakla suçlanmışımdır. Üstelik bu doğrudur da. Kötü bir plak dinlediğim zaman veya benim için çok önemli bir kitabı o kadar önemsemeyen biriyle karşılaştığım zaman sinirlenirim. Belki de gerçekten mutsuz bir durumdayımdır, belki de gerçekten Arsenal kale arkasındaki hayata kırgın ve kızgın insanlar bana nasıl öfkeleneceğini öğrettiler.
Sessizliği Arıyorum
Şimdi rahat bırakabilirler. Artık alışabilirler bensizliğe. Kapatıyorum gözlerimi. Beş şey istiyorum yalnız, beş seçilmiş kök.
Belki üzerine saatlerce konuşabilirim ama uzatmama gerek yok. Ben kitapları sevdiğim için okurum. Onlar hakkında konuşmak için değil. Hepsi bu. Alçak gönüllü insanları severim. Bilgisiyle, parasıyla, kültürüyle hava atmaya çalışanlara da eşit derecede ayar olurum. Bütün akşam hiçbir şey yapmayıp televizyonda yetmişlerden kalma bir Kemal Sunal filmini yedinci kez izleyen, o esnada çayını içen, şansı varsa ayda bir karısıyla yorgan altında karanlık ve peynir kokulu bir seks yapan, işe giderken yırtık gömleğini saklamaya çalışan bir adama, kitap okumuyor, diye sığ diyemem. Günde on saat inşaatlarda bedeninin posası çıkan, ruhu kararan, hayatta nerede yanlış yaptığını aramaktan vazgeçen bir insanın karşısına çıkıp, sen cahilsin, diyemezsin. Problem şu ki, yirmili yaşlarının başındayken hayatın ne zaman ve nasıl şekilleneceğine karar verebileceğini zannedersin. Ancak bu çok nadir zamanlarda denk gelir. Geri kalan insanlar, ellerindeki hayatla bir ömür geçirirler. Ona bir anlam katmaya çalışırlar. Her sabah, uyanıp yeni güne devam etmek için, yaşamaktan vazgeçip kendini o inşaatın on yedinci katından aşağı atmamak için çareler ararlar. Onun baktığı yerden dünyaya bakmadan, kitapların dünyaya farklı bir yerden baktığını söyleyemezsin. Ya bir kitabı okursun ya da onun içindesindir.
_Eğer birinin ruhunu görmek istiyorsanız, ona hayallerini sorun. _İnsan doğasındaki en derin prensip, "takdir edilme" isteğidir. _Alaycı tiplerin aslında acılarını gizlemeye çalıştığı gerçeği doğrudur. _İnsanın dünyadaki durumu, kedinin kitaplıktaki durumu gibidir; görür ve duyar ama hiç bir şey anlayamaz. _Yanlış anlayanlar tarafından
_Bazı insanlar kendi güneş sistemlerinde yaşarlar. Onları orada ziyaret etmek gerekir. _En derin denizlerde boğula boğula becerirsin tek bir nefesle yaşamayı. En yüksek uçurumlardan düşerken öğrenirsin uçmayı. En derin yaralarla başlar en derin gülücükler. _Sevdiğiniz insanları düşünüyorsunuz, ama daha derine inin, sonunda sevdiğinizin onlar
188 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.