Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Bir zamanlar ben de başka türlü düşünüyordum; her şeyi aklımla halletmeye kalkıyordum. Fakat artık dünyada bir tek şeye inanıyorum: O da tecrübe. Sana söylediğim şeyleri otuz seneye yaklaşan bir hayat bana öğretti. Sen de yavaş yavaş yola gelirsin. Benim şurada üç günlük ömrüm kaldı; aklında bulunsun diye bunları söylüyorum. Hayattan fazla şeyler
Sayfa 151 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
“Lord Janos. Size Bozkalkan’ın komutasını veriyorum.” “Bozkalkan... Bozkalkan, yabanıl arkadaşlarınla birlikte Sur’a tırmandığın yerdi...” “Öyleydi, Kabul etmem gerekir ki kale acınacak durumda. Onu mümkün olan en iyi şekilde onaracaksınız. İşe ormanı geri iterek başlayın. Hâlâ ayakta duran yapıları tamir etmek için, çökmüş olanlardan taş çalın.”
Reklam
Kim benim sünnetimden yüz çevirirse benden değildir.
Abdullah b. Amr anlatıyor: Babam, beni Kureyş'ten biriyle evlendirdi. Eve hanım gelince ben namaz ve oruç gibi ibadetlere düşkün olduğumdan, hanımımla ilgilenmeye pek fırsat bulamadım. Amr b. Âs, gelininin yanına gelerek ona: "Kocanla aran nasıl?" diye sordu. "Çok iyi bir adam; ancak, bugüne kadar bana elini bile sürmedi." cevabını verdi. Bunun üzerine babam, beni ayıpladı ve bana çok ağır konuştu: "Ben seni Kureyş'ten soylu biriyle evlendirdim. Sen ise, onu eve bağladın ve ona haksızlık ettin. Yapacağını yaptın!" dedi. Sonra gitti; beni Allah Resûlü'ne şikayet etti. Allah Resûlü de beni çağırttı. Resûlullah'ın huzuruna vardım. Bana: "Gündüzleri oruç tutar mısın?" dedi. "Evet tutuyorum." dedim. "Geceleri ibadetle mi geçiriyorsun?" diye sordu. "Evet." dedim. Allah Resûlü dedi ki: "Ben bazen oruç tutarım, bazen de tutmam. Namaz kılarım, uyurum; ama, hanımlarımı da ihmal etmem. Kim benim sünnetimden yüz çevirirse benden değildir!" Sonra bana dedi ki: "Kurân'ı ayda bir hatmet. "Ben, "Daha fazla okuyabilirim" dedim. "On günde bir hatmet." dedi. "Daha çok okuyabilirim" dedim. "O halde, üç günde bìr hatmet Kurân'ı." buyurdu. "Her ay, üç gün oruç tut." buyurdu. "Daha fazla tutabilirim!" dedim. En sonunda: "Bir gün tut, bir gün tutma. Orucun en faziletlisi, kardeşim Davud'un orucudur." buyurdu.
Sayfa 243Kitabı okudu
“Hepimiz hayatın kısalığından şikâyet ederiz. Hâlbuki her zaman zannettiğimizden çok daha fazla vaktimiz vardır. Hayatın büyük kısmı iş yapmamakla, hatta hayatın neredeyse tamamı yapılması gereken görevlerden başka işler yapmakla geçirilir." Seneca
Ayrı hikayeler vardır her zaman . Giden neden gittiğini bilir, anlatır, daha fazla kalamaz. Kalansa gidenin ardından bakar anlamaz. Yansa da içi gidenin geride bıraktığın canlarına hasret , onlar da yüzüne bakmaz. Şikayet etmediğin için bir bakmışsın kötü sen, yakan kalbini cayır cayır avutulur,her dem inlerken sen dağ bayır.
Daha az şeyle meşgul ol.
Az şey yaptığımız zamanlar en mutlu zamanlarımızdır. İnsan çok fazla yükü olduğundan, görev ve sorumluluklara yetişememekten, yetişse bile kendine vakit ayıramamaktan şikâyet eder hep. Şikayet etmenin bile ruhunda bir yük olduğunu fark edemez. Duygusal ve fiziksel anlamda seni yoran şeylerden uzaklaşabildiğin kadar mutlu olursun. Kendi ezberlerinden arındığın, gereksiz detaylardan uzaklaştığın kadar hafiflersin. Etrafındaki insan kalabalığı da dahil buna. Her insan bir hikâyedir ve hikâyenin bir parçası olmak sorumluluk demektir. Kimin hikayesinde yer alacağını, hangi hikâyenin buna değeceğini de iyi düşünmelisin. İnsan yorar çünkü hikâyesi karmaşıktır. İnsan üzer çünkü mutluluk tanımı çoğu zaman yanlıştır. İnsan yıpratır çünkü bazen anlaşılmazdır. Azalmak bir kaçış değil, kendine yaklaşmaktır. Ruhuna fazla gelen ne varsa uzaklaşmak, mutluluğa doğru bir adımdır.
Sayfa 103Kitabı okudu
Reklam
Evrensel yasa şikâyetleri de emir gibi algılar ve bize şikâyet ettiğimiz şeyi fazlasıyla verir. Birilerinin sizi kızdırdığından şikâyet edip bir şey yapmıyorsanız, o kızgınlık duyduğunuz davranışı hayatınıza daha fazla çekersiniz. Ve her seferinde kendinizi kurban gibi hissedersiniz. Hayatın size haksızlık yaptığına inanıyorsanız, çok daha fazla haksızlığa uğrarsınız.
30 Aralık 1914 tarihinde, Ruslar ilçemizi işgal ettiler. 1 Ocak 1915 tarihinde, Abramayis adlı Ermeni'nin liderliğinde, 200 Kazak ve 70 Ermeni'den müteşekkil bir çete köyümüzü sardı. Biz, bir Ermeni aracılığı ile köyümüzü, kan dökmekten ise teslim edeceğimizi söyledik. Çete köye girdi. Ilk önce silâhlarımızı aldılar, sonra 500 sığır ve
Sayfa 129 - Azerbaycan Kültür Derneği YayınlarıKitabı okudu
“İnsanlar başkalarına acımayı severler, biliyorsun. Herkes sever. Böylece kendi hayatımızın kıymetini anlamaktan, iyi ki ben de böyle değilim demekten memnuniyet duyarız. İnsanlar çok fazla mutlu hikaye ya da mutlu son görürse hayatlarından şikayet etmeye, daha fazlasını istemeye başlayabilir. Bunu kimse istemez değil mi?”
Sayfa 248Kitabı okudu
Bugün devletin kıymetini bilmiyoruz. İsteklerinden yakınıyor, özel meselelerimiz olması gereken şeylerin üzerine elini gittikçe daha fazla uzattığından şikayet ediyoruz; fakat onsuz bir hayatı hayal bile edemeyiz. Bugünün dünyasında, bir insanın başına gelebilecek en kötü akıbet devletsiz olmaktır. Hale'in "ülkesiz insanı" şimdi mevcut ve Hale'in asla hayal edemeyeceği şekilde acınacak durumda. Sosyal tanımlamanın eski biçimleri, artık hiçbir şekilde gerekli değil. Bir insan; ailesi, sabit yerel bir meskeni veya dini bir mensubiyeti olmadan makul ölçüde uzun bir ömür sürebilir, ancak devletsiz hiçbir şeydir. Hiçbir hakkı, güvencesi olmaz; etkin bir kariyer yapmak için en küçük bir fırsat yakalayamaz. Teşkilatlanmış bir devlet sisteminin dışında kalarak bu dünyada selamete ulaşmak mümkün değildir.
Reklam
Sosyal açıdan batı hadaratı laikliğin sorunları:
"Cinselliğin yaygınlaşması, 'baskın hayat biçimi' hâline geldiği ve toplumun temel müesseselerinden olan aile binasını tehdit ettiği için tek ebeveynli aile sayısını artırmakta ve bunun neticesi olarak da toplumsal bütünleşmeyi azaltmaktadır. Cinsel sapkınlığın yaygınlaşmasının yan ürünü olan AIDS hastalığının yaygınlaşmasından da
Sayfa 58 - Köklü değişim yayıncılıkKitabı okudu
“Hepimiz hayatın kısalığından şikayet ederiz. Halbuki her zaman zannettiğimizden çok daha fazla vaktimiz vardır. Hayatın büyük kısmı iş yapmamakla, hatta hayatın neredeyse tamamı yapılması gereken görevlerden başka işler yapmakla geçirilir.”
"Hepimiz hayatın kısalığından şikayet ederiz. Halbuki her zaman zannettiğimizden çok daha fazla vaktimiz vardır. Hayatın büyük kısmı iş yapmamakla, hatta hayatın neredeyse tamamı yapılması gereken görevlerden başka işler yapmakla geçirilir." Seneca
Mağduriyetlerinden çok fazla bahseden insanlar, beni hep rahatsız etmişlerdir. Sanki acılarını silah veya bir tür kimlik olarak kullanıyorlardı. Öğretmenlik yıllarımda öğrendiğim bir şey varsa, o da hiçbir şey söylemeyen çocukların, sürekli şikayet edenlerden daha fazla derdi olduğuydu.
860 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.