Ruhum kör karanlığında kuytu bir köşede sanki.
Biri boğazımı sıkıyor nefes almıyorum
Kalbime pençe atıp parçalıyorlar adeta
Bir huhtan, farkım yok artık
Kelimeler düğümleniyor boğazımda
Ne kadar bağırsam da çıkmıyor sesim
Ölü bir bedenden farkım kalmadı
Birileri toprak attı üzerime, kör karanlıkta bırakıp.
Acımaz insanlar benliğimi yok etti
Bir kenara çekilip izliyorlar şimdi
Bir film izler gibi, dehşet içinde
Filmin adı; karanlığında kaybolan yıllar...
🦋
''Ne ağlamak var, güneşli günlerin acıtan çehresinde, ne saplanmak var kara batağına kumarların. Ne düşünmek var, ne nedir; öylesine aciz, prangaların ötesinde... ne hayıflanmak var, diri tutamadığımız vücudun kırılganlığı için. Ne yalpalamak var, tutamadığımız eller için ansızın yerlere kapaklanmak... ne silinmiş insanlığımızın merhamet tüten bir noktasını aramak... kimse için üzülmek yok, dehşet tüten acımasızlıkta; pervasızlık kokan karanlıklardan, el edip gitmek... acizliğimizi yüzümüze vuran noktalarda sürünerek geçmek, hiçbiri yok artık; yatacağız toprakta, cesaretimizi emecek yeryüzü. Bir sükûn olacağız, dinecek menfi arzularımız; sıkılacağız toprakta, parçalanacağız, dilimleneceğiz, yalvaracağız ey, yalnızca yalvaracağız kara topraklarda''
Allah (C.C.) önce Cennetin süslenip getirilmesini emreder.
Ondan gelen çok temiz ve çok güzel hafif bir esinti olur.
Kokusu beşyüz yıllık mesafeden hissedilir.
Kalpler huzura kavuşur, nefisler hayat bulur.
Ancak, dünyada kötü amel işleyenler bu kokuyu duyamayacaklardır.
Bu esnada cennet getirilip Arş'ın sağ tarafına konulur.
Daha sonra Allah (C.C.), cehennemin getirilmesini emreder.
Cehennem, etrafa korku ve dehşet saçar ve kendisini götürmeğe gelen görevli meleklere der ki:
"Bilir misiniz ki, Allah (C.C.) mahlûkatı yarattı. Ona âsi olanlara benimle azab eder!"
Melekler de cevap verirler:
"Hakk Teâlâ Hazretlerinin şânına yemin ederiz ki, Rabbinin emrine isyan edenlerden intikam alman için onları sana sevkeder. Sen İşte böyle bir gün için yaratıldın."
..bilinçaltımın karanlık köşelerinde zihnimin savrulan ışığıyla göremediğim bir suç vardı ortada. O zaman dikkatli olmam gerektiğini anlamıştım. Eldiven giymeli ve duygu evine izinsiz girip kendim için coşku bunalım kuşku ve dehşet çalarken iz bırakmamalıydım.
Yaşamlarında hiçbir korku, hiçbir dehşet olmayan bazı insanlar ne kadar mutlu; uykunun her gece bir nimet gibi geldiği ve tatlı rüyalardan başka bir şey getirmediği insanlar
Uzunca Alinin gece kalkıp tarlanın en güzel yerinden
pamuk toplaması hemen bütün köyde duyuldu.
Halbuki ırgatlar arasında gece kalkıp da hırsızlama
pamuk toplamayan belki de hiç kimse yoktu. Birkaç
yaşlının, birkaç çocuğun dışında. Köylüler Alinin
hırsızlama pamuk toplamasına tarifsiz öfkelendiler.
Sanki bu köyde hırsızlama ilk pamuk toplayanUzunca Aliydi. Alinin hırsızlığını andıkça herkes
dehşet bir öfkeye giriyordu. Ağızları köpürürcesine.
Irgatların Aliyi suçüstü yakalamak için alttan alta
giriştikleri hazırlık, verdikleri karardır
Efendimizﷺ Buhari'de geçen bir hadiste şöyle beyan etmiştir: "Katı kalplilik ve kabalıkla birlikte cimriliğin, sahibini cehenneme sürükleyen huylar arasındadır."(Buharî, Eymân, 9)
Ayrıca: "Cimrilikten daha kötü bir hastalık yoktur."(Heysemi, el-Mecmâu'z-Zevâid, c.9, s.315) diyerek, o hasretin bir hastalık olduğunu belirtmiştir, başka bir hadisinde ise daha dehşet bir ifade ile:
"Cimrilik ile iman aynı kalpte ve bir arada bulunmaz." (Nesaî,Cihad, 8; Ahmed b. Hanbel, Müsned, 2/256)