“Başka bir gezegene, oradaki kayaların yapısını incelemek için araç gönderebilecek kapasiteye sahip bu şizofrenik insanlık, milyonlarca insanın açlıktan ölmesini umursamayabiliyor. Mars’a gitmek, yanı başındaki komşuya gitmekten daha kolay görünüyor.” Demiş Jose Saramago 1998 yılında Nobel Edebiyat Ödülü’nü aldıktan sonraki konuşmasında. Aslında
Okumadan önce korkutmuştu hacmi!
Kalın gelmişti gözüme!
Ah o lanet olası ön yargılar!
"Sen bu kadar çok şeyi, bu kadar az sayfaya sığdırabilmeyi nasıl başardın
Lev Tolstoy!"
Evet doğru duydunuz!
En son bu duyguyu
-Herhalde incil'i de okudun?
-Evet, okudum.
-İncil de edebiyat yönü olan bir kitap. Hangisi daha etkileyici?
-Kur'an.
-Niçin?
-Çünkü Kur'an, doğru söylüyor...
Tehlikeli Oyunlar bölümünden mezun oldum :) Zor ve yorucu, bir o kadar da düşündürücü bir okuma sürecinin sonunda diploma mahiyetinde bir inceleme yazmaya çalışacağım.
Siz hiç sığınacak bir liman aradınız mı? Pişmanlıklar, ayrılıklar, ölümler, aldatılmalar, yalanlar, bunalımlar, kalabalıklar sizi yorduğu, ruhunuzu yıprattığı zamanlarda bir limana sığınmak istediniz mi? Her şey üstünüze üstünüze geldiği vakit sığınacak hayalleriniz var mı? Her hayal aslında bir liman mı? Peki bu kitaptan yardım almak ve ona
"Herkes kendi hayat yolunda acılar çekip iyileşir."
İyileşir mi sahiden?
Her acının bir sonu var mı?
Ölüme gözü açık giden o kadar insan varken "iyileşmek" sözcüğüne ne kadar doğru diyebiliriz? Bazen iyileşemiyorsun. Alışmak da değil... Düpedüz yitirmek...
Yitirmek.
"Yakın birini ölüm sonucu kaybetmek."
Eser
Hacı Agalansak da mı Hacılansak, Hacılanmasak da mı Hacı Agalansak?
Efendim? Peki, peki yeterince anlaşılmadı farkındayım… Biraz daha açık olmakta fayda var...
Kitaba tam 35 alıntı yapmışım. Daha fazlasını pek ala yapabilirdim. 105 Sayfalık bir kitap nasıl bu kadar anlam yüklü olabilir, nasıl bu kadar halimizi ve ülkemizi anlatabilir size
Kitap okuyan her okurun içinde az da olsa yazma isteği oluşur. Yazma işi ise göründüğü kadar kolay değildir. Son yıllarda ülkemizde yazarlık atölyeleri artmakta, 'yazar olabilirsin' tarzı kitaplar çok okunmaktadır. Genelde bu tür kitapları okuduğumuzda 'herkesin yazar olabileceği" vurgusu yapılır. Bu ne kadar doğrudur? Herkes
Burun
Ne güzel olurdu yazar bir burun metaforuyla açık açık ben bunları anlattım deseydi..
Nedense her kim Burnu ele almışsa kendisine göre yorumlamış. Biri metafor burnu: her işe burnunu sokma değimiyle , kimi kaybolan bir burun yalnızca burnunu kaybeden kişiyi ilgilendirir başkasını ilgilendirmez ifadesiyle kimi de burun metaforunu kişinin yarına olan güvencesini, yoksulluk uğruna kişililiğini hatta aklını kaybetme durumuyla ilişkilendirmiş.
Peki sizce hangisi doğru?
Kabul ediyorum kitabın sert, gerçekçi ve alaycı bir anlatımı var. Ama yine de kullanılan "Burun" metaforu bana hikayaye gizem katmış gibi geldi. Bu metafor yalnız basit bir eleştiri olmaktan ziyade, çok daha fazlası olsa gerek..
BurunNikolay Gogol · Karbon Kitaplar · 20175,2bin okunma
Bilimkurgu seviyorum diyenler bu kitabı kaçırmamalı..
Öncelikle kitaba ilk başladığınızda dünyalar, isimler ve siyasi yapılar hakkında kafanız karışabilir. Ancak 25-30 sayfa sonra kafanızda bir şema oluşuyor ve kitap kesinlikle o andan sonra akıp gidiyor. Yazarın yarattığı dünyayı bu kadar ustalıkla tanıtması ve betimlemesi gerçekten takdire
Birçok insanın ilk mangasıdır. Pdf dosyasını açıyorsunuz, başlık bölümünü geçtikten sonra karşınıza şöyle bir diyalog çıkıyor :
Shinigami 1 :Kahretsin
Shinigami 2: 2 kafatası gene ben kazandım
Shinigami 3: Nereye gidersen git, bu Shinigami dünyası çorak
Oyunlarla Yaşayanlar, Oğuz Atay’ın tiyatro eseri. Kısacık toplamda 108 sayfa ama her bir sayfası dolu dolu. Tehlikeli Oyunlar eserine oldukça benziyor ama daha çok içinden bir bölüm gibi… Hani deseler; “Oyunlarla Yaşayanlar, Tehlikeli Oyunlar’ın yayınlanmayan bir bölümüdür, ilk kez iletişim yayınlarından okurun beğenisine sunulmuştur.” Vallahi