Bu kitabı bir cümle ile özetle derseniz şunu söyleyebilirim:
Yalnızca okursanız anlayamazsınız, içine girerseniz çıkamazsınız!
Lou Salome küstahça sayılabilecek bir notla Dr. Breuer ile görüşme talebini iletmiş ve bunda başarılı olmasıyla olaylara ilk adımımızı atmış oluyoruz bizde. Her şeyin başı sayılabilecek bu notun sonrasında olanlar ise
İdeolocya Örgüsünü okumak benim için çok serencamlı geçti. 79 günde anca bitirişimin altında yatan sebeplerine değinmek istiyorum.
Bu eser hakkında Üstad Necip Fazıl diyor ki:
"Bu eser, benim bütün varlığım, vücut hikmetim, her şeyim... Ben, arının peteğini hendeseleştirmeye memur bulunması gibi, bu eseri örgüleştirmek için yaratıldım.
Öncelikle, zamanında babamın kitaplığından aşırıp kendi kitaplığıma dahil ettiğim, lakin yıllar boyunca tozunu almak dışında başka bir ilişki kurmadığım bu değerli eseri, bir etkinlik marifetiyle elime alıp okumamı sağlayan değerli okur dostlarım
Bu kitabın ismi ilgimi çektiği için aldım açıkçası ve psikolojiye merakımdan dolayı. Beklentimi karşıladı mı dersiniz hayır karşılamadı. Gereksiz ayrıntı ve gereksiz bilgilere yer verilmiş yazarın ilk kitabı bu sanırsam çok amatörce ilk hikayeleri sona doğru biraz daha iyi. Eleştirdiğim çok nokta oldu bu kitapta hastaya teşhis koyuyor hastalığını buluyor iyileşme sürecine yeterince yer vermiyor ve bahsettiği hastalıklar bir kaç tane dışında öyle ilginç değil. İkinci eleştirim hastaya inanmasa bile bunu hastaya hissettirmemesi gerekir bence çünkü oraya giden hastaların inanılmaya, anlaşılmaya ihtiyacı var bunu hissetmediği an psikiyatriye gitmeyi bırakır ve öylede olmuş. Bir diğer eleştirim ise güzel sorular sorup hastanın kendindeki sorunu kendi fark etmesi daha mantıklı olur. Sevdiğim, takdir ettiğim tek yön ise alzheimer hastalığı için yeni tedavi ve erken teşhis için yöntemler geliştirmesi. Okunmaya değer mi derseniz hayır boşa vakit kaybı çok daha güzel psikoloji ile ilgili kitaplar var o yüzden tavsiye etmiyorum.
Khaled Hosseini nin de dediği gibi kitabın isminin geldiği yer çok özel ve güzel. Fakat maalesef kitabın içeriği de ismi kadar muhteşem olmasına rağmen bir okadar da keder dolu. Ben şahsen her sayfasında Meryem ve Leyla adına için için gözyaşı döktüm. Ne mutluki unutamayacağım kitaplar arasında yerini aldı.
Coğrafya kaderdir "mottosu"nun Arap toplumları için, "kaderin laneti coğrafyadadır" olarak değişse çok daha doğru bir teşhis olacağına inanıyorum. Çünkü cihata ve şeriata böylesine körü körüne inanan bireylerin fazlaca bulunduğu erkek egemen toplumlar da kadınlar ve çocuklar hayatı yaşıyor olarak değil, ruhları günden güne eziyet edilerek öldürülmeye mahkumdur. Ne yazık ki yazgısı böyle olan toplumlarda birileri yok olmadan (Raşit gibi), mutluluk ve daha önemlisi iç huzur, akvaryuma atılmış bir balığın, tekrar engin denizlere dönmesi kadar olanaksızdır...
Keşke insanlarımıza televizyonlarımızda yayınlanan, beyin yıkayan, insanı günden güne körelten o sözde dizileri izlemek yerine böyle kitapları okumayı 1k uygulaması dışında da tavsiye edebilsek.
Bin Muhteşem GüneşKhaled Hosseini · Everest Yayınları · 2020100,4bin okunma
“Bir masal iki parçanın bir araya gelmesiyle yapılır: Bu parçalardan biri masalın bedeni, öteki canıdır denebilir. Beden masalın kendisi, can ondan çıkan derstir.”
-
Jean de La Fontaine
1. Giriş:
Bu makale çalışması yalnızca Aisopos ve masallarına dair değildir. Aisopos öncesi Antik Yunan'da karşımıza çıkan masalsı metinlere, Aisopos'un hayatına,
Öncelikle arkadaşlar bu incelemeyi bir pedagog bir öğretmen veya bir eğitimci edasıyla yazmadığımı belirtmek isterim. Kaleme alırken bir sosyolog ve 20 yıl bu eğitim sisteminin içinde olan bir fert olarak kaleme aldım. Elimden geldiğince bilimselliğe girmemeye sadece kendi alanımın noktalarına değinmeye çalışacağım. Önce kitap hakkında sonrada
Veremi başlangıç aşamasındayken iyileştirmek kolay, anlamak zordur; ancak doğru bir zamanda teşhis konamazsa ya da doğru bir ilkeyle tedavisi yapılamazsa, bu sefer onu anlamak kolaylaşıp, iyileştirmek zorlaşır. Aynı durum devlet işleri için de geçerlidir; bu alanda ortaya çıkan güçlükler, eğer onları uzaktan görüp kavrama yeteneğine sahip kişiler tarafından üstüne gidilirse, kısa sürede halledilebilir; ancak, öngörüsüz devlet adamları tarafından ele alınırlarsa, sorunların herkesin çıplak gözle görebileceği ve artık çaresi bulunamaz bir boyuta ulaşması fazla sürmeyecektir.
Biraz spolier içeren bir inceleme olacak, şimdiden özür dilerim. Ama emin olun okuma zevkini azaltacak bir şey yok.
Plastik çiçekler, plastik evler, plastik insanlar. Gösteri Peygamberi namı diğer Survivor, (İtiraf edeyim, yarışmayla ilgisi var mı diye çıkış tarihlerine baktım) okuduğum ikinci kitabı Chuck Palahnuik'in. Tıkanma gibi her şey
Prenses Palatine, 17. yüzyılın başında yazdığı mektuplarda kendini tarif eder:
“Gövdem korkunç derecede şişman, küp gibiyim, sarı lekeli cildim kırmızı renkte…”
i.imgyukle.com/2020/04/22/QFEQ...
Kitap bu cümlelerle başlıyor; sonrasında
Georges Vigarello
Batı medeniyetinde şişmanlığın ayıplanmasından önceki
---------İBRAHİM AMCA--------
Bir Yahudi çocuğun Türk bakkaldan hırsızlığı ile başlar hikaye…
İbrahim Amca bir Türk. Fransa’da yaşıyor ve mütevazı bir bakkal dükkânı var, daha doğrusu küçük bir marketi...
Ondan alışveriş yapan bir sürü site sakini var dükkânının çevresinde. Her milletten, her dinden, her renk ve ırktan pek çok insanlar… Bu