Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Jane Austen'la ilk kez tanışan okurların düşünceleri genellikle yazanın oldukça sınırlı bir konu -ölüm veya cinsellik, açlık veya savaş, suçluluk veya Tanrı gibi meselelen herhalde hiç önemsememiş toprak sahibi küçük bir İngiliz zümresinin davranışlanını konu edinmiştir-benimsediği, bu yüzden modern kaygılara hitap etmeyeceği yönünde olur Austen romanlarını ele almayı zorlaştıran bu unsur göz ardı edilmemelidir, Austen'in eserlerindeki nitelikli dayanıklılık ve inceliğe ancak bu şekilde yaklaşabiliriz. Gelmiş geçmiş en büyük romanlar, teknik yenilikçiliğin yanı sıra muazzam bir kapsama da sahiptirler, insan tecrübesini Jane Austen'in hiçbir zaman başaramadığı kadar geniş ve derin bir şekilde incelemişlerdir Yine de bir Austen romanından iddiası olmayan şeyleri -mesela en büyük romanlardaki manevi derin liği- beklemek haksızlık olur Gelgelelim aradığımız sınırlı malzeme lerden yaratılmış sanatsal bir ustalık ise, hayal kırıklığına uğramayacağımız kesindir
«Terapi süreçleri ilerledikçe danışan giderek geçmişi ve kendi çocukluğu ile yüzleşir. Bu dönemde danışanda anne ve babayı suçlama eğilimi olabilir. Yine de seans sırasında anne ve baba tarafından çocuğa aktarılan, yine onların yaptıkları ve yapmadıkları şeylerden dolayı meydana gelen travmalardan dolayı anne ve babanın suçlanmaması daha uygundur.
Sayfa 278
Reklam
Yıllar önce Afrika’da yaşarken, iki Liberyalıyla tanışmıştım. İkisi de firar etmiş askerdi. Biri subay, diğeri er. Sahip oldukları tek şey silahları ve kirli kıyafetleriydi. Benden yardım istediler. Ama önce anlattılar her şeyi... ABD Liberya’daki resmî orduya yılda dört yüz milyon dolar yardım yapıyordu. Bu parayla Liberyalılar, ABD’den silah
Sayfa 122Kitabı okudu
Zweing Berlin'de sosyal çevresinden dolayı karşılaşmasının imkansız olduğu insanlarla karşılaşıyor hatta aynı masada oturuyordu. Kimdi bunlar? Alkolikler, morfin bağımlıları, üzeri yırtık pırtık sefiller, suçlular, ünlü dolandırıcılar. Bu kişiler Zweig'ın romanlarda okuyup da inanamadığı kişilerdi. Zweig bu kişileri görmekle kalmıyor kafelerde bir araya geliyor, yakından tanıyordu. Bu insanları tanımak konusunda garip bir zevk duyuyordu. Kişinin şöhreti ne kadar kötü ise tanımaktan aldığı zevk o kadar büyük oluyordu. Kendi çevrsindeki kalbur üstü insanlardan o kadar sıkılmıştı ki yaşamaktan başka hiç bir amacı olmayan zamanlarını, sağlıklarını, paralarını muzır işlerle heba eden tutkulu, çılgın insanları görmekten, tanımaktan keyif alıyordu. Romanlarında ve novellalarındaki kişileri bu azgın topluluk içinden devşiriyordu. Çeşitli milletlerden bin bir insanla tanışan Zweig, her çiçekten bal alan arı misali zihnini, dimağını besliyor, her tanıştığı kişiden bir şeyler alıyordu. Genç bir Rus'tan o dönem daha üne kavuşmamış Karamazov Kardeşler'in en güzel pasajlarını tercüme ettirerek okuyor, bir İşviçreli kız sayesinde Munch'ın resimlerini tanıyordu. Berlin'de yaşadığı yarım eğitim döneminde belki Viyana'da bir ömür boyunca göremeyeceği çeşitlilikte insan tanıyordu.
Sayfa 56 - Destek YayınlarıKitabı okudu
Eğer altında Tanrı'nın ya da insanın imzasını görürsem, o kanun benim için yok hükmündedir! Düşün; Tanrı'nın iyiliği ve kötülüğü senden gelir. Sen ne kadar iyiysen Tanrı'n da o kadar iyi. Senin üstüne çıkamayan bir Tanrın ne kadar kudret doludur? Düşün; acı çekmeyi bilmeyen bir Tanrı, merhameti öğütle yemez. Tanrın, düşmanının
Sayfa 32 - Panama
Tüm meslek hayatı boyunca gördüğü en kötü kekemelik vakasıydı. Danışan, hayatı boyunca tek bir an haricinde hep konuşma zorluğu yaşamıştı. Bu istisna, o on iki yaşındayken bir tramvaya asıldığında gerçekleşmişti. Kondüktör tarafından yakalandığında sıvışmanın tek yolunun kendini axındırmak olduğunu düşünmüş ve zavallı kekeme bir çocuk olduğunu göstermeye çalışmıştı ama kekelemeye çalıştığı o anda bunu yapamamıştı. Böyle bir niyeti olmadan ve terapötik amaçlar olmaksızın tezat niyeti uygulamıştı.
Sayfa 130Kitabı okudu
Reklam
Yan evde oturan başka küçük bir kız aynı koşullarda büyümüş olabilir ama bir nedenden ötürü karşılık verir. Pes etmez ve ona yönelik kötü muamelelere ve acıya katlanır. Onu boş yere suçlayan yetişkinlere ve başka insanlara hatalarını söyler. O da acı çekmiştir ama biraz farklı yetişmiştir. Dünyanın adil olmadığını, insanların kötücüllüğünü görmüştür ama bunu umursamamıştır. Hayatta ayakta duracak ve bir savaşçı olacaktır. Bu kadınla tanışan insanlar onun dominant, kalın derili ve uğraşması zor biri olduğunu düşünürler. Sertleşmiş bir kabuğu vardır ve en alakasız durumlarda kendini şiddetle savunur. Kendinin yönettiği ve etrafındakilerden hiç olumsuz tepkiler almadığı ilişkilerle ilgilenir. Anlaşması güç, ‘diş bileyen’, sinirli genç bir kadın olabilir.
Astroloji Ve Burç Yorumları
Astroloji, yıldız ve gezegenlerin diziliş ve hareketlerinden yola çıkarak yaşamı yorumlayan ve geleceği tahmin eden bir batıl inançtır. Astrolojinin çıkışı hakkındaki bir teori, Nuh tufanından sonra Babil'e dayanır. Babil Kulesi hakkında, hayatın gizemlerini ve insanların kaderini açıklamaya adanmış bir tapınak olarak bir tanımlama yapılmaktadır.
Sayfa 10 - GDKKitabı okudu
Kur'an ve Tevrat'ta balaam peygamber
Kur’ân-ı Kerîm’de ismi zikredilmeksizin, “Onlara şu adamın kıssasını anlat: Ona âyetlerimiz hakkında bilgiler verdik ve o -bunlara önce uyduğu halde- daha sonra bunlardan tamamen sıyrılıp uzaklaştı; şeytan onu peşine taktı ve bu suretle azgınlardan biri haline geldi. Biz dileseydik o kişiyi âyetlerimizle yüceltirdik; fakat o dünyaya sımsıkı
alamutun fedai leri
Alamut: Fedailerin Kalesi - Vladimir Bartol Bir tarafta Hasan Sabbah’ın yeryüzü cennetiyle yeni tanışan güzel köleler, diğer tarafta onun en güvenilir savaşçıları olan fedailer. Sabbah’ın yarattığı cennetin içinde gözleri açıldığında hepsinin hayatı hiç umulmadık bir şekilde değişir. Hikaye 11. yüzyıl İranı’nda, kendini peygamber ilan eden Hasan
koridor yayincilikKitabı okudu
Reklam
Tıp tarihine baktığımız zaman, bu şifalı maddenin 3000 yıldan beri kullanıldığını anlarız. Endüstri devrimi ve toplumsal devrimlerle birlikte, ilimde de devrim oldu ve araştırmaları yoğunlaştı. O andan başlayarak insan doğadan kopmaya başladı ve kendisini bilinmeyen bir akıntıya bıraktı. Böylece doğa ile insanın yüzyıllarca sürdürdükleri uyum,
EY OĞUL! Sana sekiz öğüdüm var. Yarın kıyamet günü ilminin senden davacı olmaması için bunları kabul et. Bunlardan dördüyle amel et, dördünü de terket. 1-) Terketmen gereken dört şeyden ilki: Gücün yettiği kadar, kimseyle herhangi bir mevzuda münakaşa yapmaktan sakın. Münakaşa; riya, haset, kibir, kin, düşmanlık, böbürlenmek gibi bütün kötü
"Görüşmecilerin yönlendirici olmayan dinleme ile uygulamaya başlamalarının gerektiği, Patterson ve Watkins'in (1996, s. 509; Lao Tzu'ya atıfta bulunarak) aşağıdaki alıntılarında açıkça belirtilmektedir: "MÖ beşinci yüzyılda yaşayan Çinli bir filozof olan Lao Tzu, Lider isimli bir şiir yazmıştır; lider kelimesi terapist ile, insan kelimesi de danışan ile değiştirilirse şiirin içeriği görüşme sürecine uyarlanabilir." Lider (Terapist) Bir lider, insanlar onun var olduğunu bilmediğinde en iyi liderdir; İnsanlar ona uyduğunda ve onu övdüğünde o kadar da iyi olmaz; Onu hor gördüklerinde ise en kötü olur. Ama az konuşan bir lider iyidir, İşi bittiğinde, amacı gerçekleşmiştir. Derler ki, "Bunu biz kendimiz yaptık." Lider ne kadar az yapıp az söylerse, İnsanları da o kadar mutlu olur; Lider ne kadar övünürse, İnsanları da o kadar mutlu olur. [Bu nedenle] duyarlı bir insan der ki: İnsanlara karışmaktan kendimi alıkoyarsam, kendilerine bakarlar. İnsanlara öğüt vermekten kendimi alıkoyarsam, kendilerini geliştirirler. İnsanları etkilemekten kendimi alıkoyarsam, kendileri olurlar."
Sayfa 30 - İthaki YayınlarıKitabı okuyacak
34 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.