Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Kafamda Deli Sorular :D
Aritmetikçilerce gözlemlenmiştir ki, 9'un çarpımlarmı oluşturan sayılar kendi aralarında toplanınca ya 9 ederler ya da 9'un küçük katlarından biri olurlar. Örneğin, 9'un çarpımları olan 18, 27, 36' da; 1 'le 8'i, 2'yle 7'yi, 3'le 6'yı toplayarak 9 elde edersiniz. Örneğin, 369 da 9'un bir çarpımıdır; bunda da 3'ü, 6'yı ve 9'u toplarsanız, 9'un küçük katlarından biri olan 18'e va­rırsınız. Yüzeyden bir gözlemci, böylesine harikalı bir düzen­liliğe ya rastlantının ya da tasarının eseri diye hayran olabilir, fakat usta bir cebirci bunun bir zorunluluk eseri olduğu sonu­cuna hemen varır ve bu sayıların doğal yapısında her zaman bu sonucun çıkması gerektiğini belitler. Sorarım size, acaba evre­nin bütün ekonomisinin de, hiçbir insan cebirinin güçlüğü çö­zecek bir anahtar sağlayamamasına karşın, benzer bir zorunlu­lukla yönetilmesi olası değil midir?
423 syf.
9/10 puan verdi
Felsefe daima yolda olmaktır!
“Soruşturulmayan, üzerinde düşünülmeyen bir hayat, yaşanmaya değmez.” -Sokrates Eser adı üstünde tam bir felsefeye giriş mahiyetindedir. Birçok felsefe kitabının aksine ne ağdalı, anlaşılması güç, zorlu, keşmekeş bir dile ve anlama sahip ne de okumayı sıkıcılaştıran, gereksiz bilgi yığıntısından oluşan vakit kaybı bir türe mensup. Gayet
Felsefeye Giriş
Felsefeye GirişAhmet Arslan · Adres Yayınları · 20131,414 okunma
Reklam
_Eğer birinin ruhunu görmek istiyorsanız, ona hayallerini sorun. _İnsan doğasındaki en derin prensip, "takdir edilme" isteğidir. _Alaycı tiplerin aslında acılarını gizlemeye çalıştığı gerçeği doğrudur. _İnsanın dünyadaki durumu, kedinin kitaplıktaki durumu gibidir; görür ve duyar ama hiç bir şey anlayamaz. _Yanlış anlayanlar tarafından
592 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
23 günde okudu
. . . . SOFIE’NİN DÜNYASI . . . .
Roman sosuna batırılmış bir felsefe giriş 101 kitabı Bir Şüphenin Romanı: ‘’Sofie’nin Dünyası’’ Keşke ergenlik dönemimde okumuş olsaydım dediğim, bana ahlar vahlar çektirmiş, felsefeye giriş kitabı niteliğinde bir kitaptır; ‘’Sofie’nin Dünyası. 3000 yıllık felsefe tarihini özetlemeye çalışırken idrak yetisi yeni yeni palazlanmaya başlamış,
Sofie'nin Dünyası
Sofie'nin DünyasıJostein Gaarder · Pan Yayıncılık · 202036,5bin okunma
176 syf.
·
Puan vermedi
Eksilmeyen Işık'a ithafen
"Bilgimiz, dışımızdaki nesnelerden geleni eklerle düzenleniyor inancına dayanarak metafizik olayları çözemiyorum. Bir de tersini deneyeceğim. Dışımızdaki nesneler, bilgimizden gidenlerle düzenleniyor inancına dayanarak bakacağım metafizik olaylara..." İmmanuel Kant bu argümanlarla yola çıkmıştır spiritualizme. Doğanın karşısına us'u
Pratik Aklın Eleştirisi
Pratik Aklın EleştirisiImmanuel Kant · Türkiye Felsefe Kurumu · 2000593 okunma
Mevlana Celaleddin-i Rumi
Mevlana Celaleddin-i Rumi
VE
Karl Jaspers
Karl Jaspers
'İN BENZEŞEN İNSAN ANLAYIŞI Hasan ÇİÇEK İnsan, tarih boyunca hem dış âlem, hem de kendisi üzerine düşünmüş ve araştırmalar yapmıştır. Hatta düşünce tarihinin belli dönemlerinde insan üzerine düşünme, dikkatleri insana çekme yoğunlaşır. Böylece
Reklam
416 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
·
25 saatte okudu
Müslüman toplum
Kitap 1981 yılında Cambridge University Press tarafından yayımlanmış ve 31 yıl sonra 2012 tarihinde ise ilk kez Türkçeye tercüme edilmiş. 31 yıl önce yayımlanmış bir kitap neden şimdi basılmış diye düşündüm? Yüzlerce yeni kitabın yayımlandığı bu zaman diliminde o kadar kitap varken bunun tercüme edilmesi, bunun 'önemli bir değer' olduğunu
Müslüman Toplum
Müslüman ToplumErnest Gellner · Kabalcı Yayınevi · 20129 okunma
Yeni Diyalektik
_Tanrı, ilk ateisttir. Ateistler _Tanrı, ilk masondur. Masonlar _Orospu çocuğu. Marques de Sade _Herkesin tanrısı kendine benzer. Yamyamların tanrısı bir yamyam; savaşçıların tanrısı bir savaşçı; hırsızların tanrısı hırsız; aşıklarınki de aşk tanrısı olacaktır. Ralph Emerson _Trakyalılara göre tanrı, sarışın ve mavi gözlüdür. Öküzlerin elleri
20.yüzyılın en etkili ve üretken ateistlerinden biri iken son zamanlarda " Yanılmışım Tanrı Varmış" diyerek tanritanimazliktan vazgeçip Tanrı inancına dönen Antony Flew 'Nasıl olup da, hiç-bir özelliği olmayan gazlara can veren, bilinci ve zekayı yonlendiren bir kanunlar kümesi var?' gibi soruların cevabının ilahi bir kanun koyucuya kazem ettiğini görür. Daha sonra o, evrenin bizim geleceğimizi yormuşçasına insana uygunluğu ve baştan beri ince ayarları olduğunun ortaya çıkmasını, yine tesadüfle izah edilemez rür ve Tanrı'nın tasarımlayıcılığına başvurmanın kaçınılmaz Tığını belirtir. Üçüncü olarak, yine teleolojik delil bağlamında, 'yaşam nasıl başladı?' diye sorar ve bu kadar akılsız bir evrer nasıl olur da özgün amaçları, üreme kabiliyetleri ve genlerde kodlanmış anlamlı bilgi kümeleri olan varlıklar yaratabilir? diye devam edip, bu ve benzeri gerçekler için yapılabilecek yegane açıklamanın, sonsuz zekaya sahip bir Aklın varlığını kabul etmek olduğu sonucuna ulaşır. Flew'nun ateizmden dönüşü ve buna neden olan bilimsel gerekçeleri açıkça belirtişi, bazıları yaşlanmasına hamletse de, genel olarak delillerin, özelde de teleolojik delilin, yukarda belirtilen Hume, Kant ve Darwin eksenli itirazlara rağmen, hâlâ fazlasıyla güçlü ve ikna edici olduğunun en açık kanıtlarından biri olsa gerektir.
88 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Türkiye’nin Nietzsche’si Oruç Aruoba. Yazar, şair, felsefeci kısaca çok yönlü bir insan. Akademisyen olarak başladığı kariyerine yazar ve çevirmen olarak devam etmiş, edebiyatımıza inanılmaz katkıları olmuş. Bence Türkiye‘nin yetiştirdiği en önemli düşünürlerden biri. Hume, Rilke, Wittgenstein, Nietzsche, Von Hentig, Başo ve Celan‘ın eserlerini
Hani
HaniOruç Aruoba · Metis Yayınları · 20184,312 okunma
Reklam
Aritmetikçilerce gözlemlenmiştir ki, 9'un çarpımlarmı oluşturan sayılar kendi aralarında toplanınca ya 9 ederler ya da 9'un küçük katlarından biri olurlar. Örneğin, 9'un çarpımları olan 18, 27, 36' da; 1 'le 8'i, 2'yle 7'yi, 3'le 6'yı toplayarak 9 elde edersiniz. Örneğin, 369 da 9'un bir çarpımıdır; bunda da 3'ü, 6'yı ve 9'u toplarsanız, 9'un küçük katlarından biri olan 18'e va­rırsınız. Yüzeyden bir gözlemci, böylesine harikalı bir düzen­liliğe ya rastlantının ya da tasarının eseri diye hayran olabilir, fakat usta bir cebirci bunun bir zorunluluk eseri olduğu sonu­cuna hemen varır ve bu sayıların doğal yapısında her zaman bu sonucun çıkması gerektiğini belitler*. Sorarım size, acaba evre­nin bütün ekonomisinin de, hiçbir insan cebirinin güçlüğü çö­zecek bir anahtar sağlayamamasına karşın , benzer bir zorunlu­lukla yönetilmesi olası değil midir? *Belit: Aksiyom veya postulat, diğer önermelerin temeli ve ön dayanağı niteliğindeki önermelerdir. Belitlerin başka bir önermeye götürülmeye ve kanıtlanmaya gereksinimi yoktur.
Sayfa 201 - İmge Kitabevi
Hume'un felsefesi, ister doğru olsun ister yanlış, on sekizinci yüzyıl makûlluğunun iflasını temsil eder. Locke gibi duyarlı ve empirik olma, hiçbir şeye güvenmeme, ama deneyim ve gözlemden elde edilecek bilgiyi arama niyetiyle yola çıkar. Ama Locke'tan daha iyi bir zekâya ve çözümlemede daha fazla kavrayış keskinliğine sahip olduğu ve rahatlatıcı tutarsızlıkları kabul etme kapasitesi daha az olduğu için, deneyimden ve gözlemden hiçbir şey öğrenilemez şeklinde feci bir sonuca ulaşır. Rasyonel inanç diye bir şey yoktur: "Eğer ateşin ısıttığına ya da suyun serinlettiğine inanıyorsak, bunun tek nedeni başka türlü düşünmemizin bize çok fazla acıya mal olmasıdır." İnanmadan edemeyiz; ama hiçbir inanç akla dayandırılamaz. Ayrıca bir eylem çizgisi, başka bir eylem çizgisinden daha rasyonel olamaz; çünkü hepsi irrasyonel kanılara dayanır. Bununla birlikte, bu son sonucu Hume çıkarmamış gibi görünüyor. I. Kitabın sonuçlarını özetlediği kuşkucu bölümde bile şöyle diyor: "Genel olarak konuşursak, dindeki yanlışlar tehlikelidir; felsefedekiler ise yalnızca alay konusudur." Bunu söylemeye hakkı yoktur. "Tehlikeli" nedensel bir sözcüktür ve nedensellikten kuşku duyan biri, bir şeyin "tehlikeli" olduğunu bilemez.
Sayfa 318Kitabı okudu
Hume'un saldırdığı bir diğer argüman, mucizelerden yola çıkan argümandır. Birçok din, mucizelerin olduğunu iddia eder. Ölüler dirilir, insanlar suyun üzerinde yürür, ölümcül hastalıklardan kurtulur; heykeller konuşur ya da ağlar, liste böyle uzayıp gider. Peki, sırf diğer insanlar bunu kabul ediyor diye biz de mucizelerin gerçekleştiğine inanmalı mıyız? Hume, inanmanız gerekmediğini söyler, bu konuya derin bir şüpheyle yaklaşırdı. Eğer biri, size, bir adamın mucizevi bir şekilde ölümcül bir hastalıktan kurtulduğunu söylerse, bu ne anlama gelir? Hume'a göre bir şeyin mucize sayılabilmesi için, bir doğa yasasına karşı gelmesi gerekirdi. Bir doğa yasası, "kimse öldükten sonra dirilmez," "heykeller asla konuşmaz" ya da "kimse su üzerinde yürüyemez" gibi bir şeydir. Bu yasaların geçerli olduğuna dair bol miktarda kanıt vardır. Ama bir insan mucizeye tanık olmuşsa, neden ona inanmamalıyız? Bir arkadaşınız koşarak odaya girseydi ve az önce suda yürüyen birini görmüş olduğunu söyleseydi, ona ne derdiniz? Hume'a göre ne olduğuna dair her zaman daha mantıklı bir açıklama vardır. Eğer arkadaşınız size suda yürüyen birini gördüğünü söylüyorsa, sizi aldatıyor ya da yanılıyor olması gerçek bir mucizeye tanık olmuş olmasından daha büyük bir ihtimaldir. Bazı insanların ilgi merkezi olmayı sevdiklerini, bunun için de yalan söyleyebileceklerini biliriz. Bu, olası açıklamalardan biridir. Öte yandan herkes hata yapabilir. Çoğu zaman gördüklerimiz ve işittiklerimiz konusunda yanılırız. Gözümüzün önündeki açıklamadan kaçınıp olağanüstü bir şey gördüğümüze inanmak isteriz.
Sayfa 156 - Alfa Yayınları
192 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
Felsefe severler için çok güzel bir eser. Fakat sayfa sayısı az olmasına ragmen benim gibi felsefe okumaya yeni başlamış biri için çok ağır. Ben terimlere takılmadan hızlı hızlı okudum haliyle bu da kitaptan aldığım zevki bir parça düşürdü. Elinizde bir felsefe sözlüğü olmalı ve açıp açıp bakmalısınız. Benim yeteri kadar bu alanada temelim olmadığı için çok az şey anlayabildim kitaptan ve bu yüzden biraz sıkılarak okudum. Fakat irdeleyerek okuyan ve felsefeye hakim birinin bu küçük hacimli eserden en az 500 sayfa okumuş kadar verim alacağına eminim. Yaptığım bir diğer hata yazarı tanımadan eseri okumaya başlamak oldu. Bu tip eserlerde yazarın hayatını, eğitimlerini, dünya görüşlerini bilmek eseri daha anlaşılır kılıyor diye düşünüyorum. Felsefe alanında derin okumalar yapmayı sevenlere mutlaka öneririm
İnsanın Anlama Yetisi Üzerine Bir Soruşturma
İnsanın Anlama Yetisi Üzerine Bir SoruşturmaDavid Hume · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20171,235 okunma
108 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.