MÖ Beş Milyon: Bilinen en eski insan benzeri maymun cinsi olan Australopithe- cus Afrika'da ortaya çıktı.
MÖ İki Milyon: Homo habilis ve dişisi ellerini kullanarak yonttukları taşlarla aletler yapıyordu ve hâlâ Afrika'dan çıkmamışlardı.
MÖ 1,5 Milyon: Meşaleyi homo erectus ve femina erecta devraldı. Gerçekten de ateşi keşfeden ilk
İnsan zekasının düşünün ne kadar kısa sürmüş olduğunu düşününce kederlendim. İnsanoğlu intihar etmişti. Kendine hedef olarak kararlılıkla rahatı ve kolayı, düstur olarak da güveni ve istikrarlı dengeli bir toplumu seçmiş ve muradına ermişti ama sonunda gele gele bu duruma gelmişti işte. Zenginlerin rahatı ve serveti, emekçilerin hayatı ve işi güven altına alınmıştı. Bu kusursuz dünyada hiç kuşku yok ki işsizlik diye bir sorun olmadığı gibi çözülmemiş toplumsal sorun da kalmamıştı. Ardından büyük bir huzur gelmişti.
Yaşamının her evresini sefaletle geçiren yazarın kumar sorunu vardı ve biriken borçlarını kapatmak için kitap yazmak zorundaydı. Toplumsal olaylar konusunda sessiz kalmak istemez, reform isteyen halkın yanında olmayı tercih ederdi. Bunun üzerine Rusya'nın Avrupa ülkelerine nazaran hiç gelişmediğini düşünen bir grup aydın yeni bir reform
Roma kralı Tarquinius Superbus'un oğlu Sextus, soylu bir Romalı kadın olan Lucretia'yı kaçırmış ve Lucretia da kaçırıldığı haberini kocasına ve yakınlarına ulaştırdıktan sonra intihar etmişti. Lucretia'nın erkek kardeşi Brutus, Roma halkını kral Tarquinius Superbus'a karşı ayaklandırmış ve kızkardeşinin intikamını almaya yemin etmişti. Bunun üzerine kral Roma'dan kaçarak Etruria'ya sığınmıştı. Böylece Roma'da Krallık rejimi son bulmuş, yönetimin senato'nun (senatus) iradesine bırakıldığı Cumhuriyet rejimi kurulmuştu (MÖ 509/08).
Herkese Merhaba. Sen Bunu Okuduğunda Ben Ölmüş olacağım kitabının yorumuyla yeniden karşınızdayım.
Kitabımız, 15 yaşında bir genç kızın maruz kaldığı zorbalıklar nedeniyle intihar etmeye karar vermesi üzerine bir siteye kaydolmasını ve kalan son günlerini nasıl geçirdiğini anlatıyor.
Öncelikle kitabın adını çokca duymuş fakat bir türlü alıp
kıskanç adamların köleye ihtiyacı vardır.kıskanç adam sevebilir,ama hissettiği aşk sadece kıskançlığın bir kopyasıdır;bütün bunlardan da öte kıskanç adam bir özel mülk sahibidir
Amerikan ateistlerin ölüm karşısındaki tutumu üzerine yapılan bir araştırma şöyle sonuçlar verdi: Bu kişilerin yüzde 50'si bir anma töreni istemiş; Yüzde 99'u, destekli intihar isteyenlerin bu taleplerinin gerçekleştirilmesini ve bu kişilerden yüzde 75'i bu yöntemin zamanı geldiğinde kendileri üzerinde uygulanmasını talep etmiş; Yüzde 100'ü dindar hastane elemanlarıyla temas etmeyi istememiş. Bknz: nursestoner.com/myresearch.html
Not: Bu inceleme, bir incelemeden çok daha fazlasıdır.
Yazım uzun olduğu için ve anlaşılma kolaylığı sağlamak adına sekiz bölüme ayırdım ve böylece daha ilgi çekici olduğunu düşündüğünüz yerlere gidip okuyabilirsiniz:
– Giriş
– Kitapla İlgili Düşüncelerim
– Nietzsche'nin Ailesinin Sağlık Geçmişi
– Nietzsche'nin Sağlık Geçmişi
– Turin
"Bazen sadece kaybedersin Kumru. Bazı yollar sadece kaybetmek için yürünür. Bazı insanlar kaybedeceğini bile bile yürür. Bazen kaybetmek tek seçenektir."
Başımı ellerimin arasna alıp birkaç saniye kendime gelmeye çalıştım. Sanırım bunları kabullenmek istemiyordum. Sanırım oraya kadar yürümemizin intihar olduğunu
görmek istemiyordum. Kalbimin atışı üzerine üflenen titrek bir mum gibiydi. Başımı kaldırdım ve gerçeklerle yüzleşmeye, Uraz'ın satırlarını okumaya devam ettim.
Psikoterapi seansına hazır mısınız? "Çıkmam Lazım Hayat Kaçıyor " sıkıştığı yerde hareketsiz kalan, yaşam içindeki yolculuğunda yönünü, hedefini ve heyecanını kaybeden herkesi kendine getirecek oldukça başarılı kaleme alınmış,güldürürken düşündüren oldukça sıradışı bir kitap.
Hayat çok hızlı bir biçimde akıp giderken duyguların
Victor E. Frankl, 1905 doğumlu Yahudi bir psikiyatristtir. Nazi soykırımında Auschwitz toplama kampında tutuklu kalarak birçok acılara tanık olmuş ve bizzat da deneyimlemiştir. Ailesini de bu kamplarda kaybetmiştir. Bunca acıya maruz kalmış ama bu zorluklara rağmen hayattan vazgeçmemiştir. Kitapta da yazar ve okurlar olarak bunu sorguluyoruz.
"Emile Durkheim'in 'intihar' üzerine olan bu klasik eseri, değerli bir sosyolojik çalışma olmasına rağmen, bazı yazım ve çeviri hataları içermektedir. Özellikle, metinde bazı yerlerde karışık cümle yapıları ve anlam bütünlüğünü bozan ifadeler dikkat çekmektedir. Ayrıca, çevirideki tutarsızlıklar ve doğru olmayan terim kullanımları da okuyucunun anlayışını zorlayabilir. Bu hatalar, kitabın akıcılığını ve etkisini azaltabilir ve okuyucunun metni anlamakta zorlanmasına sebep olabilir."
Emile Durkheim’ın “İntihar” eseri, sosyolojik literatürdeki yerini sağlamlaştırmış olsa da, yazım ve çeviri hataları bakımından mükemmel olmaktan uzaktır. Kitabın orijinal dilindeki inceliklerin çeviri sürecinde kaybolması, anlamın saptırılmasına yol açabilmektedir. Özellikle Durkheim’ın kullandığı terimlerin ve kavramların dilimize aktarılmasında yaşanan zorluklar, eserin bütünlüğünü ve anlaşılırlığını etkilemektedir.
Yazım hataları ise okuyucunun metinle kurduğu bağlantıyı zedeleyebilir. Akademik bir eserde bu tür hataların bulunması, eserin otoritesini sorgulatır ve okuyucunun esere olan güvenini azaltabilir. Durkheim’ın titiz çalışmasının, editöryal süreçte gösterilen özenle eşleşmemesi, eserin kalitesine gölge düşürmektedir.
Bu hataların düzeltilmesi, Durkheim’ın tezlerinin daha doğru bir şekilde anlaşılmasını sağlayacak ve eserin akademik değerini artıracaktır. “İntihar” kitabının gelecek baskılarında, hem yazım hem de çeviri hatalarının giderilmesi, eserin toplumsal bilimlerdeki önemli rolünü pekiştirecektir.
EVLİLİK ÜZERİNE
200.000 Yıldır Çözülemeyen Problem
Evlilik, en genel tabiriyle, kanun karşısında dinen ve kültürel adetlere uygun biçimde yuva kurmak isteyen kişilerin birleşmesidir.
Elimize ulaşan kanıtlara göre bilinen ilk evlilik milattan önce 2350’li yıllara kadar uzanır.
Şahsi tahminim ise boşanmalarında aynı tarihte bulunduğu hatta belki
Çok az sayfası olan,ama düşündüren bir kitap. Kelimeler anlaşılmaz olduğundan değil,her cümlede farklı bir kadından farklı örnek aklıma gelmesinden. 132 sayfa ama düşünmekten ilerlemiyor kitap.O kadar çok alıntı yaptım ki, durduramadım kendimi. Bütün sayfalar hesabımın duvarında yazsa hayır demem. Anlaşılmak güzel bir his ve tesbitler muhteşemdi.