Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
724 syf.
·
Puan vermedi
Türk Entelijansiyası’nın Kuran’ı
Askerde okuduğum ve beni en çok yoran kitaplardan biridir. Okuması çok zor bir kitaptı. Özümseyenleri geçtim, bitirebilenin kalçasından öpüleceği kitaptır. Kesinlikle herkesin sevebileceği bir kitap değil. Kanmayın popüler mecrada herkesin Selim gibi takıldığına, ilk yayımlandığında gerçek bir ilgisizlikle karşılanmış bu roman. Günümüzdeyse tam
Tutunamayanlar
TutunamayanlarOğuz Atay · İletişim Yayınları · 202061,5bin okunma
Saramago’nun yazdığı sayfalar, en azından Toprağın Uyanışı’ndan itibaren, tıpkı halk edebiyatı adı verilen metinler gibi, yüksek sesle okumaya yönelikti. Zaten biz yıllar boyu bunu tartıştık durduk. Üslubunun ideolojik bir işlev gördüğünden bahsettik. Sanki sesler önce anlatıcıya ulaşıyor, ondan da bize, sadece kendi içinden çıkmıyor bu sesler, işitme ve düşünceye dayalı bir zihinsel deneyimin sonucu değil, sanki bizzat duymuşuz gibi, ilk dile getirildiği gibi, dışarıdan, aşağıdan, yukarıdan, şimdiki zamandan ve geçmişten gelmiş gibi. Sanki yazar bir topluluğun, bir sınıfın, dünyada varoluş biçimlerinden birinin sözlüsüne dönüşmüş gibi. Dahası, kendimiz ile “sesler” arasında daima, güncel ve güncelleyicü bir öğe olarak, onun ironik arabuluculuğunu, kasvetli ve gizem bozucu gülümsemesini hissediyoruz. Gerçeklik denilen kurmaca karşısında bize şöyle demek istiyor sanki: “Biz böyleyiz, insan denilen bizler böyle varlıklarz, ezelden beri, ümitsiz.”
Sayfa 21 - Kırmızı Kedi Yayınevi
Reklam
155 syf.
·
Puan vermedi
·
6 günde okudu
“İnsanın Anlam Arayışı” kitabına dair sürekli alıntı yapılan şu söze denk geldiğimde bu kitabı okumak istemiştim. Bu söz Nietzsche’nin “Yaşamak için bir nedeni olan kişi, hemen her nasıla dayanabilir” sözüydü. Yazar kitabın bir çok yerinde bu söze tekrar tekrar yer vermiş ve varoluş felsefesi ile bağdaştırmıştır. Sevgilerimiz, acılarımız, kayıplarımız, hüznümüz, mutluluğumuz bizim anlam bütünlüğümüzün birer parçasıdır. Yaşanacak en kötü acıda bile anlamımızı bulabilir ve hayata devam edebiliriz. Tıpkı yazarın kamp hayatında yaşadığı yıllardan sonra varoluşunun anlamını bulup hayata devam ettiği gibi. Acılarımız ve kederlerimizin anlamımız olması ümidiyle! Yazar ve varoluşçu psikiyatrist Viktor Frankl (1905–1997) olağanüstü bir hayat yaşadı. İkinci Dünya Savaşı sırasında kaldığı Auschwitz kampında yaşadığı dram dolu günler onun anlam arayışına neden oldu. İronik bir şekilde, karısının, ebeveynlerinin ve erkek kardeşinin kaybı gibi deneyimler onun insan doğasına ilişkin felsefesini şekillendirildi. Ve kendi terapi yöntemi olan "Logoterapi" bu kamp günlerinde ortaya çıkmaya başladı. Yazar kitapta ilk olarak kendi yaşadığı kamp günlerini, duygu durumlarını ve verdiği anlam savaşını anlatıyor. Daha sonra ise logoterapi hakkında okurla detaylı bilgiler paylaşıyor. Freud'un psikanaliz terapi yöntemlerinden sonra Frankl'ın logoterapisi de oldukça yaygınlaşmıştır.
İnsanın Anlam Arayışı
İnsanın Anlam ArayışıViktor E. Frankl · Okuyan Us Yayın · 202335,1bin okunma
124 syf.
·
Puan vermedi
·
25 saatte okudu
"Aşk örgütlenmektir bir düşünün abiler."
Merhabalar! Ece Ayhan (asıl adı Ece Ayhan Çağlar), 10 Eylül 1931 tarihinde Muğla'da doğdu. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'nde eğitim gördü. Ece Ayhan, 20. yüzyılın en önemli Türk şairlerinden biridir. Özgün dili, yenilikçi formları ve absürt öğeleriyle Türk şiirine yepyeni bir soluk getirmiştir. 12 Temmuz 2002 tarihinde
Şiirimiz Mor Külhanidir Abiler
Şiirimiz Mor Külhanidir AbilerEce Ayhan · Yapı Kredi Yayınları · 20222,305 okunma
86 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Hiçlik ya da Her Şey Hakkında Otokritik
Şahsî hayatı hakkında kulaktan dolma bilgilerden ziyade nesnel bir tutum sergilemek yerinde olacaktır. 1991 yılının Ocak ayında gözlerini dünyaya açan yazarın nevi şahsına münhasır kişiliği bizi eseri hakkında yanıltacaktır. Çünkü kendisini pek sevmemekle birlikte en azından saygıyı hak ettiğini düşünmekteyim. Kişisel görüşlerimin kalemimi
Hiçlik ya da Her Şey
Hiçlik ya da Her ŞeyTuğba Saydam · Kitapyurdu Doğrudan Yayıncılık · 2024103 okunma
98 syf.
10/10 puan verdi
·
18 günde okudu
Video: youtu.be/LWM1UdaEz7o Avare Düşünceler. E. M. Cioran'dan okuduğum 5. kitap. Avare Düşünceler, 94 sayfalık güzel bir deneme kitabı. Kitapta; acı, adalet, akıl, arzu, aşırılık, aşk, birey, din, doğa, düşünce, fanatizm, halk, hayat, ıstırap, insan, intihar, kader, keder, kişi, kuşku, madde, melankoli, mit, nesne, nostalji,
Avare Düşünceler
Avare DüşüncelerEmil Michel Cioran · sel yayınları · 2021283 okunma
Reklam
_Yaşam, ufacık şeylerden, küçük mutluluklardan oluşuyor. Hiçbir şey büyük ve kutsal değil. O yüzden sözde büyük olan şeylere ilgi duyarsan yaşamı ıskalarsın. Yaşam bir bardak çayı yudumlamak, bir dostla sohbet etmek, sabah yürüyüşe çıkmaktır, ama illa belli bir yere doğru değil, amaçsız, son belirlemeden hareket etmektir. Böylece herhangi bir
İronik Varoluş
Kalbin patlamaya hazırken ve kendimi bir intihar notu gibi bırakmak isterken sevenlerinin o tatlı tılsımına yeniliyorsun.
Sayfa 12 - DestekKitabı yarım bıraktı
Sen...
Nasıl oluyordu da, her türlü varoluş kanıtının tam da bu soruların cevaplarında gizli olduğuna inanılan bir dünyada, bir şehirde, bir çağda, bir coğrafyada, Mercan bir ütopya kadar ironik ve bir insan kadar gerçek durabiliyordu.
Sayfa 71 - Bu bilmişlik beni rahatsız etmiyor, çünkü Mercan'ın ilgilendiği şeyler gerçekten hayatının içinde yer alıyor; onları ciddiyetle, etrafına hiç aldırmadan, doğrudan doğruya hayatına dahil ederek yaşıyor bu çocuk, "Benim hayatım bu," diyor...Kitabı okudu
"Nasıl da harika ve yeni, aynı zamanda da ürkütücü ve ironik; tüm varoluş hakkında, bilgimle, hissettiklerim."
Sayfa 61 - Say Yayınları
Reklam
insanlar ya birlikte var olacaktı ya da farklı kutuplara ve sınıflara bölünmüş biçimde yok olacaktı. Ne ironik ve acıydı ki İnsanoğlunu varoluş sahnesinde bir araya getiren etmen, kurduğu medeniyetin doğal bir gelişim aşamasi değil, dünya dışı bir düşmanın topyekûn tüm gezegeni tehdit ediyor olmasıydı. Çocuksu ve saf olan her duygu ayni zamanda birlestiricidir, ilginçtir fakat korku da böyledir.
Sayfa 393
"...Bugün itibariyle batılın en çok, hem de meşrulaştırılarak gösterildiği mecralar, fotoğraf, sinema (aslında film), televizyon ve sosyal medya denilen dipsiz kuyu.... Bu mecralarda, ister cinsellik, ister kan ve vahşet, ister trajedi, isterse mutantan varoluş pornografik bir karşılık bulur. Yani her şey ayan beyandır. (İstisnalar olmakla birlkte böyledir.) Açık seçik ortadadır. Olan (realite) bir daha sergilenir ve gerçek adeta gözümüze sokulur. Gözünüz yetmez, gönlünüzde tahribat yapacak kadar sertlik söz konusu olur. Buna itiraz ettiğinizde ise tuhaf ve ironik bir cevapla karşılaşırsınız: "Amacımız insanlara gerçeği öğretmek." Sanırsınız ki insanlığa hizmet söz konusudur. Hâlbuki kötülüğün enerjisi iyiliğin enerjisine göre daha hızlı yayılır. Tecrübe edilmiş bir gerçektir bu. İnsanlara kötüyü ne kadar çok sunarsanız insanlar onu o kadar içselleştirir. O kadar normalleşir kötü. Her şeyden önce göz alışmaya başlar. Gözün gördüğünden gönül etkilendiği için, kalbiniz buna ayak uydurmaya başlar. Bu tehlike sarmalı her tarafınızı ele geçirdikten sonra bilinçlenmiş olursunuz. Kötülüğü içselleştirmiş olarak tabi..."
Sayfa 59 - Şule YayınlarıKitabı okudu
269 syf.
8/10 puan verdi
Suskunlar
İhsan Oktay Anar'dan "Suskunlar". Kendine has üslubuyla özgün bir edebiyat dili yaratan Anar bu romanında bizi 17.yüzyıl İstanbul'unda dolaştırıyor. İstanbul'da günlük yaşamı, sokakları, çarşıları, camileri, bedestenleri, iskeleleri, tacirleri, esnafları öyle canlı tasvir etmişki adeta siz de ordaymışsınız gibi geliyor. Yazarın zamanın diline ve İstanbul'un günlük yaşamına hakimiyeti hayranlık uyandırıcı. Roman musiki, felsefe, teoloji, edebiyat, tasavvuf, mevlevilik üzerine müthiş bilgiler veriyor, aynı zamanda çok ironik ve eğlenceli. Varoluş, yaradılış meselesine de değinen çok ince gönderme ve metaforlarla dolu şahane bir metin var elinizde. Kalın Musa, Veysel Efendi, Davut, Eflatun, Cüce Efendi, Tağut, Zahir gibi unutulmaz karakterleriyle hatırlayacağınız bu romanı hararetle tavsiye ediyorum.
Suskunlar
Suskunlarİhsan Oktay Anar · İletişim Yayınevi · 20219,4bin okunma
Hayattaki en önemli şey üslup. Yani temelde, neticede önemli olan kişinin varoluş üslubu, kişinin eylemlerinde görülen karakteristik tarz. Insan kendini eylemleriyle tanımlamaktaysa eğer, o zaman üslup iki kat daha belirleyicidir; çünkü eylemi betimleyen üsluptur. Mutluluk öğrenilen bir durum. Öğrenildiği ve kendi kendini ürettiği için de idamesi dış koşullara bağımlı değil. Bu durum içerik konusunu çok ironik bir biçimde aydınlatıyor. Ve üslubun önceliğini vurguluyor.
İronik Varoluş
Kalbin patlamaya hazırken ve kendimi bir intihar notu gibi bırakmak isterken sevenlerinin o tatlı tılsımına yeniliyorsun
99 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.