Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Ali

Ali
@jessep1nkman
Acıbadem
İstanbul
İstanbul, 25 Mart 2003
25 okur puanı
Mayıs 2020 tarihinde katıldı
Senden nasıl uzak kalınır, aklım almıyor.
Reklam
hani çok önceleri, "sadakat nedir?" diye sormuştun bana; ben de şöyle bir şey söylemiştim: sadakat, kişinin kendinde bir kişiye bir yer ayırması, ve o yeri hep onun için korumasıdır. 'sadakatsizlik' de, kişinin o yerin korunmasını savsaklamasıdır. 'ihanet' ise, kişinin, o yerine, başka bir kişiyi sokması. "olur mu ki bu" demiştin sen de: "başka bir kişiyi sokamaz ki o yere, o kişi; onun için açmışken o yeri başka bir kişi giremez ki oraya..
-berlin'de yalnızsınız değil mi?'' dedi. -ne gibi? -yani... yalnız işte... kimsesiz... ruhen yalnız... nasıl söyleyeyim... öyle bir haliniz var ki... -anlıyorum, anlıyorum... tamamen yalnızım... ama berlin'de değil... bütün dünyada yalnızım... küçükten beri... -ben de yalnızım...dedi. bu sefer benim ellerimi kendi avuçlarının içine alarak: ''boğulacak kadar yalnızım...'' diye devam etti, ''hasta bir köpek kadar yalnız.."

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
"insan, üzüntülü ve sevinçli zamanlarında, kalbinin dayanamayacağından fazlasını duyarlı bir kalple bölüşmek ister."
“-Bu gece günceme yazacağım. -Neyi? -Ateşten eli yanan çocuğun ateşi sevdiğini.”
Sayfa 279
Reklam
"isteyip istemediğimi doğru dürüst bilmediğim,fakat neticesi aleyhime çıkarsa istemediğimi iddia ettiğim bu nevi söz ve fiilerimin daimi mesulünü bulmuştum, buna içimdeki şeytan diyordum,müdafaasını üzerine almaktan korktuğum bütün hareketlerimi ona yüklüyor ve kendi suratıma tüküreceğim yerde,haksızlığa,tesadüfün cilvesine uğramış bir mazlum gibu nefsimi şefkat ve ihtimama layık görüyordum. halbuki ne şeytanı azizim ne şeytanı? bu bizim gururumuzun,salaklığımızın uydurması.içimizde şeytan yok içimizde aciz var, tembellik var, iradesizlik,bilgisizlik ve bunlardan daha korkunç bir şey hakikatleri görmekten kaçmak itiyadı var."
açıkça iğneliyordu beni. belki de ikimizi birden. ama senin de mutlu olmadığını söylemesi, itiraf etmeliyim ki hoşuma gitmişti. demek ki hala beni seviyordun, demek ki bensiz selanik senin için de tatsızdı. demek paris'e gelsem hala bir şansım olabilirdi.
“aramızda bir yakınlık duygusu yok. birbirimize benziyoruz sadece. benim gibi o da yalnız, ama yalnızlığın içine daha çok batmış. kendi bulantısını ya da ona benzer bir şeyi bekliyor olmalı. demek beni tanıyan insanlar var artık. yüzüme baktıktan sonra, “bu da bizden,” diyen kimseler var.”
Sahiden de sevginin iyileştirici bir gücü vardı. Elbette yalansız olanın,çıkarsız olanın,hakiki sevginin. Eğer sizi samimiyetle seven bir kadın varsa,mutlu olmanız için yeterince sebebiniz var demektir.
bugün yağmur hiç durmadı diye yazıyorum, bütün gün mutfakta pencerenin önünde oturdum, yağmurun camlardan akışını izledim, bu kadar suyun nereye gittiğini düşündüm, oluklardan mazgallara aktığını, kanallardan okyanuslara ulaştığını, okyanusta buharlaştığını, tekrar yağmur olup senin camlarından aktığını, birbirimizden uzak olsak da yeryüzünün bizi birbirimize bağladığını düşündüm.
Reklam
“Düşünmeden edebilir miydim? Gözlerimi kapayabilir, kulaklarımı tıkayabilir ama düşünmeden edemezdim.”
sevdiklerini kaybetme ve dostlarından uzun yaşamanın asıl acı yanının sizi inceleyen gözlerin bulunmaması olduğuna inanırdı; hiç kimsenin dikkat etmediği bir yaşamdan duyulan dehşet.
Bu kuru söz kalabalığı, sana dokunamadığım için. Seni kollarıma alıp uyuyabilseydim, bunca mürekkep şişede de durabilirdi.
ben aşktan daima kaçtım. hiç sevmedim. belki bir eksiğim oldu. fakat rahatım. aşkın kötü tarafı insanlara verdiği zevki eninde sonunda ödetmesidir. şu veya bu şekilde.. fakat daima ödersiniz… hiçbir şey olmasa, bir insanın hayatına lüzumundan fazla girersiniz ki bundan daha korkunç bir şey olamaz.
Anlamlı bir hayat, zorluklar içinde geçse de son derece tatmin edici olabilir, buna karşılık anlamsız bir hayat da ne kadar konforlu olursa olsun korkunç olabilir.
“Kaç güneş battı o gecede bilmiyorum ama bir daha hiç sabah olmayacak gibiydi. Bir söz kaç güneş batırır, o zaman öğrendim.”
Reklam
hiç kimseye kötülük etmiyorum, hiç kimse için kötü söylemiyorum, kötü düşünmüyorum, herkesin iyiliğini istiyorum. bir insanın yaşayabilmesi için bu yetmiyorsa, yemin ederim ki, yaşamakta gözüm yok..
“Böyle yapmayın,” dedi Charlotte. “Beni düşünün!” “Seni düşünmek mi?," diye yanıtladım onu. “Bunu söylemene gerek var mı?" Seni düşünmek.. Seni düşünmüyorum. Sen benim ruhumdan bile önce geliyorsun!
Sayfa 111
Herkes sevdiğine, sevgilisine sahip olmaya çalışıyor. Artık bu aşk değildir. Aslında birisine sahip olduğunda ondan nefret edersin, onu yok edersin, onu öldürürsün. Aşk özgürlük vermelidir; aşk özgürlüktür. Aşk sevileni çok, daha çok özgürleştirecektir, aşk kanatlar takacaktır ve aşk sonsuz gökyüzünü açacaktır. O bir hapishane, hücre haline gelemez.
Neden olduğunu bilmeden âşık oluyorsun; neden olduğunu bilmeden kızıyorsun. Bahaneler buluyorsun elbette; yaptığın her şeyi mantıklı hale sokuyorsun ama mantıklı olmak farkındalık değildir. Farkındalık, anda olan her şeyin tam bir bilinçlilikle gerçekleşiyor olması anlamına gelir; sen orada mevcutsun. Kızgınlık gerçekleşirken sen orada mevcut olursan kızgınlık oluşamaz. O sadece sen derin uykudayken gerçekleşebilir. Sen orada olursan varlığında hemen bir dönüşüm olmaya başlar çünkü sen oradaysan, farkındaysan pek çok şey mümkün değildir. Günah denilen tüm şeyler sen farkındaysan mümkün değildir. Dolayısıyla, gerçekte sadece tek bir günah vardır o da farkında olmamaktır.
''o gelmez artık!'' dedi.. ''nereden biliyorsun?'' dedim... '' gidişinden belliydi !'' dedi...