Elimdeki kitap yarım asırlık, dile kolay elli iki yıldır kainatta yer kaplamış, sonra elden ele geçmiş, kim bilir hangi hisli adamın okudukça ruhunu coşturmuş, kimleri şaşırtmış da sonra zihninde İslam'a dair yeni kapılar açılmış.
İstanbul'un Fatih matbaasında basılan ve içerisinde Sezai Karakoç'un üç kitabını barındıran ciltli bir kitapla şenlenmişti bir kaç ay önce kitaplığım.Çok cüzi fiyata edindiğim bu kitabın elime geçişi beni hayli sevindirmişti, Sezai Karakoç'un tüm kitaplarını okumalı, Müslüman'ın eşya ve hadiseleri hangi zaviyeden değerlendirmesi gerektiğini bir de ondan dinlemeli.Allah nasip ederse İstanbul'a yolum düştüğünde de yanına uğrayacağım Üstad'ın.Çoğu kişinin bu dava adamının yaşadığından haberi dahi yoktur.
Neden mi?
Çünkü o ne iktidar ne de mal, makam, şöhrete tamah etmedi, aşkını Mona Roza'sına nakşederek köşesinde çalışmalarına devam etti.
Allah bu mütefekire hayırlı ömür bizlere de ondan azami derecede istifade etmeyi nasip etsin.
Kitaba gelince Allah'a inanışdan, Peygamberin Müminler için ifadesine, kaderin Müminin eşyaya bakışında nereye denk düşmesi gerektiğine, batı mütefekkirlerinin iç muhasebelerinin İslam zaviyesinden tenkidine (Sartre, Camu, egzistansiyelist yani varoluşçulara) ve ilerleyen sayfalarda Oruç, Hac, İslam'ın öngördüğü cezai sistem ile Batı'nınkinin muhasebesi ve savaş meselesine dair yazılar yer alıyor içerisinde.
Ufuk açıcı, hedef tayin edici bu kısa ve öz kitabı tüm dostlarımın derhal okumalarını şiddetle tavsiye ederim, Allah'a emanet olunuz.
